Ölü Bulunan Asker Cinayete Kurban Gitmiş
Bitlis`in Tatvan ilçesinde vatani görevini yaparken 14 Ekim 2011`de silahıyla birlikte firar ettiği öne sürülen ve olaydan 5 gün sonra Tatvan-Hizan kara yolu üzerinde vücudunun çeşitli yerlerinden kurşunlanmış olarak ölü bulunan askerin cinayete kurban gittiği iddia edildi.
Tatvan 10`uncu Motorlu Piyade Tugayı`ndan silahıyla birlikte firar ettiği belirtilen ve olaydan 5 gün sonra ölü bulunan Konya Cihanbeyli nüfusuna kayıtlı Ali Önal`ın (21) ailesi, aradan geçen sürede herhangi bir gelişme yaşanmamasından ve çocuklarının katilinin bulunamamasından yakındı. Geçtiğimiz günlerde olayla ilgili gelişmeleri öğrenmek üzere bir arkadaşıyla birlikte Konya`dan Bitlis`e gelen Bayram Önal, oğlunun ölümüyle ilgili sır perdesini çözmek için harekete geçti. Oğlunun cesedinin bulunduğu bölgede bir süre inceleme yapan Bayram Önal, yakınlarında bulunan Ören köyü sakinlerinden bilgi aldı. Köylüler, cesedin bulunduğu günden bir önceki gün akşam saatlerine doğru bir helikopterin cesedin bulunduğu alana inerek bir süre durduktan sonra tekrar yükselip gittiğini, ertesi gün aynı yerde asker Ali Önal`ı üzerinde askeri kıyafeti ve yanında silahıyla birlikte vücudunun çeşitli yerlerinden kurşunlanmış olarak bulduklarını iddia etti. Öldürülen askerin cesedinin helikopterle getirilip söz konusu bölgeye bırakılabilmiş olabileceğine dikkat çeken köylüler, iddiayı şu ana kadar sorun yaşamamak için herhangi adli bir merci ile paylaşmadıklarını söyledi.
Köylülerin ses kaydını mahkemede delil olarak kullanmak üzere alarak Bitlis Cumhuriyet Savcılığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Araştırma Komisyonu, Milli Savunma Bakanlığı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu`na verdiğini belirten baba Bayram Önal, olayın bir an önce aydınlatılması ve oğlunun katilinin bulunmasını bekliyor.
Oğlunun 19 Ekim 2011 tarihinde Hizan-Tatvan karayolu üzerinde askeri kıyafeti ve silahıyla kurşunlamış olarak bulunduğunu hatırlatan Önal, "Ancak biz olayı haber alıp Tatvan`a geldiğimizde bize, `Oğlunuz nöbette iken silahıyla birlikte firar etti` dediler. Kamera görüntülerini sorguladığımızda oğlumun kaçtığı bölgede kamera kaydının bulunmadığını söylediler. Biz de kendi imkanlarımızla yola koyulup kaçtığı iddia edilen güzergahlardaki kamera kayıtları bakmak istedik. Ancak nereye gittiysek, `Olay saatindeki kamera kayıtları yok` dediler. Son olarak Tugay Komutanlığı`nın hemen yanında bulunan Tatvan İmam Hatip Lisesi`nin kamera kayıtlarına baktık. İzlediğimiz kayıtlarda oğlum can havliyle kaçıyordu. Ancak üzerinde söylenenlerin aksine askeri kıyafet ve silah yoktu. Üzerinde iç çamaşırları vardı ve can havliyle kaçıyordu. Arkasından da askerler kovalıyordu. Biz görüntüleri delil olarak sunmak için çarşıdan CD almaya gidip döndüğümüzde görüntüler üzerinde oynanmıştı. Kaçış anından net bir görüntü gözükmüyordu. Ancak ceset bulunduğunda üzerinde askeri kıyafet çıkıyor. Yanında da silahı var. İntihar şüphesi var, deniliyor. Bu nasıl oluyor, aklım almıyor. Ben oğlumun intihar ettiğine inanmıyorum. Oğlum öldürüldü, olay örtbas edilmeye çalışılıyor. Yetkililerden bu olayı çözmelerini istiyorum." dedi.
Oğullarının failinin bulunmasını beklediklerini belirten Önal, olayın üzerinden 8 ay gibi uzun bir süre geçmesine rağmen herhangi bir gelişme yaşanmamasından yakındı. Çocuklarını vatani borcunu ödemesi için askere gönderdiklerini ancak Tatvan`dan çocuklarının cenazesinin döndüğünü belirten Önal, çocuklarının kaçması için ortada bir sebep yokken, `Firar etti` denilmesine anlam veremediğini, bu da yetmiyormuş gibi olaydan yaklaşık 5 gün sonra çocuklarının ölü olarak bulunmasıyla yıkıldıklarını söyledi.
Kapatılması istenen bazı durumlar olduğunu savunup oğlunun firar ettiği iddiasına tepki gösteren Önal, 19 Ekim günü askeri yetkililerin kendisini arayarak, "Git orada bir ceset var, senin oğlun mu değil mi bak" dediklerini anlattı.
Önal, "Cesedin bulunduğu yere gittik. Bir köprünün üzerinde oğlumun cansız bedenini gördüm. Teni hala sıcaktı. `Hastaneye götürelim` hemen dedim ama buna, `Güneşten dolayı sıcaktır` diye izin vermediler. Askerleri yetkililer, `Senin oğlun gezmeye gitmiştir, merak etme gelir` diyerek benimle dalga geçtiler." iddialarında bulundu.
Köylüler tarafından bulunan ceset üzerinde Bitlis Savcılığı tarafından yapılan otopside ise "19 Ekim 2011 günü ateşli silah yaralanması sonucunda meydana gelen kalp ve akciğer laserasyonu ve bunun sonucunda meydana gelen kanama sonucunda vefat ettiği anlaşılmıştır." denildi.