• DOLAR 32.352
  • EURO 34.78
  • ALTIN 2402.019
  • ...
Korku ve Ümit Arasındaki Mısır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Mısır’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaşmasıyla siyasi ortam gittikçe ısınmaktadır. İstedikleri adaylar arasında rekabet ortamının oluşması için aday sayıları azaltılmaktadır. Mısır’da iktidarı ellerinde bulunduran askerler, ellerindeki gücü halka devretmekten kaçınmaktadır. Zira Mısır’ın siyasi tarihi bu manzaralara yabancı değil. Nasır döneminden Özgür Subaylar darbesine ve Mısır’ın son inkılâbına kadar altmış yıla yakındır yönetim askerlerin elinde. Şimdilerde ilgi çeken soru “acaba Haziran sonuna kadar askerlerin yönetimi sona erecek mi?”

Biraz geriye dönülürse durum daha da belirginleşir. Ömer Süleyman, Mübarek, döneminde Mısır güvenliğinden sorumlu birinci adam ve onun birinci yardımcısıydı. Mısır halkının inkılâbının başlarından itibaren ortalıktan kaybolmuştu. Aniden sahneye çıkıp cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıkladı. Özgürlük, demokrasi, güvenlik, ekonomik ve dış destekten bahsediyordu. Mübarek’in taraftarlarının desteğine sahipti. Bugün demir parmaklıklar arkasında yaptıklarının hesabını vermesi gerekirken nasıl olur da cumhurbaşkanlığı adaylığına soyunuyordu? Acaba özgür ve şeffaf bir seçim ortamında inkılâp güçleriyle yarışmakta olduğunu bilmiyor muydu? Ya da kazanacağına inandığı için mi yuvasından çıkmıştı?
Senaryo devam ediyor. Bazı deliller öne sürülüp Ömer Süleyman’ın başvurusu red edildi. Diğer taraftan İhvan’ın yöneticilerinden Heyret Eş–Şatır ve Selefilerin adayı Hazım Ebu İsmail’in salahiyetleri Yüksek Seçim Kurumu tarafından red edildi. Bunlardan birincisi Mübarek döneminde rejime karşı suç işlediği ve mahkûmiyetini tamamlamadığı, ikincisi ise annesi yabancı kökenli olduğu bahanesiyle seçim dışı bırakıldılar. Oysa Hayret Eş–şatır ve Hazım Ebu İsmail, Mısır halkının büyük çoğunluğunun desteğine sahip adaylardı.

Halkın yüzde yetmişinin bu iki İslami akıma destek verdiği parlamento seçimlerinin üzerinden fazla zaman geçmediği halde her iki akımın adayları seçim dışı bırakıldı. Böylece askerler bir adım daha ileri attılar. Seçim sahnesi rekabet için daha şeffaf hale getirilmektedir. Yüksek Askeri Şuranın desteklediği geçmiş rejimin menfaatlerini koruyan ve elbette Batının ve ABD’nin desteklediği çehrenin ortaya çıkması için gerekli çalışmalar yapılmaktadır. Bu günlerde Amr Musa’nın ismi zikredilmekte ve ortamın onun için hazırlandığı söylenmektedir.

Bu arada eş-Şatır’ın adaylıktan alınması İhvan arasında önemli bir tartışmanın çıkmasına sebep oldu. Bazıları bu durumda seçime girmenin bir anlamının olmadığını savunurken, bazıları da seçime girilmesi gerektiğini ileri sürüyorlar. Diğer taraftan eski bir İhvan mensubuyken daha önce ayrılan Doktor Ebu Mün’im Ebu’l Fütuh, bağımsız aday olarak girdiği seçimde İhvan gençliğinden bir kısmının, ıslahatçı ve milliyetçi bazı çevrelerin desteğini kazanmış görünüyor. Onun kabiliyetinin İhvan’ın ikinci adayı olan Muhammed Mersi’den daha fazla olduğu ileri sürülüyor. Ebu’l Fütuh, yaptığı son açıklamada birinci merhalede seçimi kazanacağını dile getirdi. İslami akımların adayları sadece bunlarla sınırlı değildir. Tanınmış bir akademisyen olan Dr. Selim el Ava’ destekçileriyle birlikte sahnede görünüyor. O da eski bir İhvan üyesidir.
Böyle karmaşık bir durumda Mısır’ın cumhurbaşkanlığı seçimi, hangi yöne doğru hareket edecek? Hakim rejim ile halkın yani İhvan’ın asıl adayları seçim dışı bırakıldılar. Mevcut durumda orta bir siyasi çizgi izleyen Amr Musa’nın uluslararası geçmişiyle birlikte ülkedeki askerlerin ve Batılı güçlerin ilgisini çektiği ve desteğini alacağı görülmektedir. Mevcut durumun devam etmesi ya da sona ermesi için ciddi bir rekabet yaşanacak. Ancak askerlerin ülke yönetimini halka, yani İhvan’a bırakmaya hazır görünmediği gerçeği ortadadır. İhvan’ın da bu yönde ciddi endişeleri bulunmaktadır. Asıl adamları seçim dışı bırakılırken Ebu’l Fütuh’u mu destekleyecekler, ikinci adaylarını mı, yoksa yarıştan mı çekilecekler? Bu sorunun cevabı tamamıyla netleşmiş sayılmaz.

Bu macerada Yüksek Askeri Şuranın, ülkedeki basın organları, devlete bağlı kurum ve müesseselerin üzerindeki büyük nüfuzundan dolayı sahip olduğu büyük etki unutulmamalı. Bu durum inkılâpçı çevreleri ciddi bir şekilde  endişelendirmektedir. Özellikle Selefi akım bu aşamada cadde ve meydanları terk etmeyi düşünmüyor ve askerlere yönelik sert eleştirilerine devam ediyor. Mısır’da eski rejimi sürdürmek isteyenlerle inkılâpçılar arasındaki ayrılık ileriki günlerde daha da şiddetlenebilir, protesto ve tehdit edebiyatı daha ciddi boyutlara ulaşabilir.

Ülkede huzursuzluğun artması ve siyasi kargaşanın oluşması –ki ortamı buna hazırlayama çalışan– Yüksek Askeri Şura için yeni fırsatların doğmasına yol açacak. Bu durumda ülke güvenliğini sağlama bahanesiyle müdahalede bulunma tehlikesi gün gibi ortadadır.

Yazan: Muhammed Arami
Kaynak: İslamic Awakenin
Çeviren: Hanefi Aydın / Doğruhaber
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir