Öğretmenlerin ve halkın sorunlarına ilişkin basın açıklaması
Eğitim-Bir-Sen Silopi Temsilciliği tarafından öğretmenlerin sorunlar ve Dicle EDAŞ`ın haksız uygulamalarına ilişkin basın açıklaması yapıldı.
Eğitim-Bir-Sen Silopi Temsilciliği tarafından öğretmenlerin bölgede yaşadıkları sorunlar, Dicle EDAŞ'ın haksız ve hukuksuz uygulamaları, tarihi uluslarası ipekyolunda meydana gelen çukurların kapatılmamasına ilişkin bir basın açıklaması düzenledi.
Sanat sokağında gerçekleştirilen basın açıklamasına, Şırnak İl Şube Başkanı Abdullah Çatı, Silopi Şube Başkanı Bilal Aksoy ve öğretmenler katıldı.
Basın açıklamasını okuyan Basın ve Medyadan Sorumlu İlçe Şube Başkan Yardımcısı Selahattin Dizlek, İlk olarak 1998 yılından yürürlüğe konulan ve 2016 yılında Millli Eğitim Bakanlığı tarafından genişletilen sözleşmeli öğretmenliğin 2011'de kaldırılılmasına rağmen aradan geçen 5 yıl sonra tekrar getirilmesinin mağduriyetlere neden olduğunu belirtti.
Eğitim kurumlarında öğretmenler arasında kadrolu/sözleşmeli şeklinde ayrımın ortaya çıktığını ve bu durumun kurum içi çalışma barışını bozduğunu belirten Dizlek, "Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından 4 yıl boyunca ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi, sağlık ile işsizlik arasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenler odasında ayrımcılık oluşturan, öğretmenlik mesleğini ve öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına derhal son verilmeli, sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir." dedi
Mevcut bölgesel koşulların olumsuzluğu nedeni ile elektrik sıkıntısının yaşandığını, Dicle EDAŞ'ın abonlere orantısız faturalar kestiği, keyfi sayaç okuma ve kaçak adı altında rastgele cezaların kesildiliğini, yaz aylarında cihazlarını kapatıp memlekete giden öğretmenlerin dönüşlerinde kabarık faturalarla karşılaştığını belirten Dizlek, yapılan itirirazlarda ise olumsuz cevapla karşılaştığını ve Dicle Edaş'ın haksız kazanç elde ederek, abonlerini mağdur ettiğini vurguladı.
Ülkenin en çok çalışan uluslararası karayollarından biri olan ve bozulan tarihi ipek yoluna üç ay önce beton asflat dökmek yerine mıcır dökülmesinin ardından yolun adeta patates tarlasına döndüğüne vurgu yapan Dizlek, karayolları yetkililerinin çukurları kapatmaya davet etti.
Dizlek "Milli Eğitim Bakanlığının kalkınmada birinci derecede öncelikli olan yerlerde öğretmenlerin uzun süre kalmasını sağlamak için 27 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2. KHK ile sözleşmeli öğretmenlik ikinci defa bakanlığımızın istihdam tipleri arasına girmiştir. İlk olarak 1998 yılında getirilen ve 2006 yılında genişletilerek Bakanlığın istihdam tipleri arasına konulan sözleşmeli öğretmenlik 2011'de radikal bir kararla kaldırılmıştır. Ancak aradan 5 yıl geçtikten sonra bu ucube istihdam tipi tekrar getirilmiştir. Daha önce denemesi yapılan, birçok sıkıntı ve mağduriyetten sonra kaldırılmasında fayda görülen bu istihdam şeklini ikinci kez denemek; geçmişte olanları unutmak, aynı kısır döngüde birçok değeri heba etmek, öğretmenlerin aile hayatlarını hiçe saymak, geçerli mazeretlerine duyarsız kalmaktır. Temel olarak öğretmenin mesleki gelişimine, görev algısına katkısı olmayan, eğitimin niteliğine hiçbir olumlu etkisi bulunmayan, verimliliğini düşüren uygulamalar, kâğıt üstünde günü kurtaran, gerçekte geleceği heba eden geçici yönelimlerdir. Öğretmen açığı bulunan illerde ve istihdamda güçlük çekilen bölgelerde öğretmenin cebren kalmasını sağlamak, kadro istikrarını zoraki yöntemlerle temin etmek ve temel insan hakları ihlal edilerek uygulanmasında ısrar edilen sözleşmeli öğretmenliğin sorunları her geçen gün artmakta, uzun vadede yönetilmesi çok zor bir potansiyel biriktirmektedir. Eğitim kurumlarında öğretmenler arasında kadrolu/sözleşmeli şeklinde ortaya çıkan ayrım, kurum içi çalışma barışını bozmaktadır. Bu durum, öğretmenlerin verimliliğini düşürmekte, aynı niteliklere sahip ve aynı görevi ifa eden insanlar arasında bir nevi kast sistemi oluşturmaktadır. Sözleşmeli olarak istihdam edilenler kadrolu olanların sahip olduğu özlük haklarına sahip olmadıklarından, hak kayıpları ve mağduriyetler, pek çok davaya neden olmasının yanında Bakanlığa olan güveni de azaltmıştır." İfadelerini kullandı
Bölgede öğretmenlerin kalıcı olarak görevine devam etmesine yönelik adımlar atılmasına dikkat çeken Dizlek, "Sözleşmeli öğretmenlerin, statüleri nedeniyle, eğitim kurumu içinde öğrencilere karşı otoriteleri sarsılmakta, bu da eğitim-öğretim ortamını olumsuz etkilemektedir. Sözleşmeli öğretmenler eğitim kurumlarına yönetici olarak görevlendirilmeyerek, kariyer ve mesleki gelişim hakları ellerinden alınmaktadır. Yer değişikliği başta olmak üzere, kadrolu öğretmenlerin sahip oldukları hakların tanınmaması, bir yandan telafisi mümkün olmayan mağduriyetler oluşturmakta, diğer yandan hem öğretmen hem de Bakanlık için gereksiz ve uzun bir yargılama sürecine yol açmaktadır. Eğer maksat, sosyo-ekonomik açıdan yeterince gelişememiş bölgelerde öğretmenlerin kalıcı istihdamlarını sağlamaksa, bunun yolu mahkemelerden dönecek cebri tedbirler değil, cezbedici teşviklerdir. İstihdamda güçlük çekilen bölgelerdeki öğretmen açığı sorunu, sözleşmeli öğretmenlik, yer değiştirme yasağı gibi geçici önlemlerle değil, söz konusu bölgelerde öğretmenlerin kalıcı olarak görev yapmalarını teşvik edici yöntemlerle yapılmalıdır. Bunun içinde bu bölgelerdeki yerleşim yerlerinin sosyal, ekonomik, kültürel ve ulaşım imkânları dikkate alınarak kalkınmada öncelikli hale getirilmeli ve bu bölgelerde hizmet veren öğretmenlere ek ücret ve hizmet tazminatı verilebilmesi için ilgili mevzuatlarda gerekli düzenlemelerin yapılmasıyla çözüme kavuşturulmalıdır." dedi.
"Öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına derhal son verilmeli"
Öğretmeni eşi ile işi arasında tercihe zorlayan sözleşmeli öğretmenliğin son verilmesi gerektiğine vurgu yapan Dizlek, "Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından 4 yıl boyunca ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi, sağlık ile işsizlik arasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenler odasında ayrımcılık oluşturan, öğretmenlik mesleğini ve öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına derhal son verilmeli, sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir. Bu yönde Eğitimciler Birliği Sendikası olarak sloganımız: Sözleşmeli Öğretmenler İçin Kadrolu İstihdam'dır. Sözleşmeli Öğretmenlerin kadroya geçirinceye kadar kadrolu öğretmenler ile aralarındaki hak kayıplarının acilen giderilmesi gerekmektedir. Bu anlamda; Sözleşmeli öğretmenlere hızlı bir şekilde eş özrünün verilmesi ve Sözleşmeli öğretmelerin eş özürlerinin Ocak ayında yapılacak olan kadrolu eş özrüne dahil edilmelidir. Sözleşmeli öğretmen olan anne ve babalar çocuklarına kavuşturulmalı, çocukların anne ve baba hasreti, özlemi sonlandırılmalıdır. Sözleşmeli öğretmenler ile kadrolu öğretmenler arasındaki maaş ve ek ders ücret farkının acilen giderilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlere alan değişikliği hakkının verilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlere idareci olarak atanabilme hakkı verilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlere kariyer hakkı verilmelidir. Askere giden sözleşmeli öğretmenlerin askerlikte geçen süreleri öğretmenlikte geçen süreler içinde sayılmalıdır. Eğitimin kanayan yarası sözleşmeli öğretmenliğe neden olan eksikliklerin giderilmesi noktasında bölgemize has bazı sorunlarında acilen giderilmesi noktasında yetkili birimlerin derhal kendi alanlarında harekete geçmeleri gerekir. Bunları sıralayacak olursak; Bölgemizde bulunan öğretmenlerin konut sıkıntısının giderilmesi konusunda acilen TOKİ aracılığı ile öğretmen lojmanlarının yapılması için harekete geçilmelidir. Çocuklu öğretmenlerin mesai saatleri içerisinde görevlerini yerine getirirken çocuklarını bırakabileceği kreşlerin ve gündüz bakım evlerinin yapılmalıdır." Şeklinde konuştu
"DEDAŞ'ı haksız ve hukuksuz uygulamalarından vazgeçmeye çağırıyoruz"
Dicle Edaş'ın keyfi uyulamalarla kurumların haçelerine yerleştirdiği trafoların kaldırılmasınna yönelik çağrıda bulunan Dizlek, "Mevcut bölgesel koşulların olumsuzluğu nedeni ile özellikle elektrik sıkıntısının yaşandığı bölgemizde elektriklerin günlerce kesilmesi yetmiyormuş gibi bir de abonelere kesilen orantısız faturalar, keyfi sayaç okumalar ve kaçak adı altında rastgele kesilen cezalara karşı derhal yetkili birimler harekete geçmelidir. Yaz aylarında evdeki tüm elektrikli cihazları kapatıp memlekete giden öğretmenler ne yazık ki dönüşlerinde kabarık elektrik faturaları ile karşılaşmaktadır. Faturalara yapılan itirazlar ise ne yazık ki olumsuz cevaplanmakta, aboneler mağdur olmakta ve elektrik dağıtım şirketleri bu şekilde abonelerden haksız kazanç sağlamaktadırlar. Yine özellikle bazı köylerde bir abonenin ödenmemiş borcu yüzünden adeta cezalandırılırcasına tüm köyün elektriği kesilmekte veya düşük voltaj verilmek sureti ile mağdur edilmektedir. DEDAŞ okulları birer ticarethane olarak faturalandırmaktadır. Okullara kesilen faturalar ticarethane olarak faturalandırıldığı için yüksek faturalara mal olmaktadır. Bunun bir an önce düzeltilmesi ve haksız yere alınan tüm ücretlerin hesaplanarak kuruma geri iade edilmesi gerekmektedir. Yine keyfi uygulamalarla kurumların bahçelerine konulan trafoların zaman kaybedilmeden kurum bahçelerinin dışına çıkarılması için DEDAŞ derhal harekete geçmelidir. Buradan DEDAŞ'ı bu haksız ve hukuksuz uygulamalardan ve milletin sinir uçlarına dokunmaktan bir an önce vazgeçmeye çağırıyoruz." İfadelerine yer verdi
Karayolları yetkililierini uluslar arası ipekyolunda oluşan çukurları kapatmaya çağrıda bulunan Dizlek, "Ülkemizin en çok çalışan uluslar arası karayollarından biri olan tarihi ipek yolu ne yazık ki gerek tamamlanamayan çalışmalar olsun gerekse de kalitesiz malzeme kullanımından olsun en son yağışlı havalardan sonra meydana gelen çukurlarla dolmuştur. Daha üç ay önce tarihi ipekyoluna beton asfalt dökmek yerine adeta dalga geçercesine mıcır dökülmek sureti ile yoldaki çukurlar kapatılmış ancak işi sadece yapılmış göstermek için yapmış olacak ki şuan tarihi ipekyolu çukurlardan dolayı adeta patates tarlasına dönmüştür. Karayollarının İpekyolundaki bu ölüm çukurlarına, trafik levha ve işaretleri gibi eksikliklere kayıtsız kalması ise işin başka bir vehametini göstermektedir. Uyuyan Karayolları yetkililerinin harekete geçmesi için illa birilerinin bu çukurlardan dolayı kaza geçirip ölmesi veya sakat kalması mı gerekir. Buradan karayollarını derhal bu ölüm çukurlarını kapatmaya ve trafiğin güvenliğini sağlayacak trafik levha ve işaretlerini koymaya çağırıyoruz." Diye konuştu
"Öğretmenin sözleşmelisi veya kadrolusu olmaz" diyen Dizlek son olarak şunları söyledi;
"Değerli basın mensupları ve değerli halkımız, Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı yetiştiren öğretmenlik mesleği hak ettiği saygın yere gelmediği müddetçe eğitimde istediğimiz yere gelemeyiz. İnancımızın "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." Anlayışı bizlere öğretmenlik mesleğinin kutsallığını en açık şekli ile göstermektedir. Biz eğitimciler birliği sendikası olarak diyoruz ki: Öğretmenin ücretlisi, sözleşmelisi, kadrolusu olmaz, olamaz. Öğretmen öğretmendir ve yeri de sınıfıdır. Öğretmenler arasında ayrımcılığa sebep olacak ve öğretmenlik mesleğine saygınlığını kaybettirecek her türlü uygulamanın derhal son bulmasını istiyor ve bu tür uygulamaların her zaman karşısında öğretmenlerimizin yanında olacağımızı da halkımıza duyuruyoruz." (Ahmet Uçar - İLKHA)