• DOLAR 32.449
  • EURO 34.759
  • ALTIN 2438.03
  • ...
Antibiyotik kullanımı ve astım ilişkisi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Antibiyotik kullanımı ve astım ilişkisi

Astım; hırıltılı solunum, nefes darlığı ve öksürük semptomları ile karakterize, hava yolundaki anormal değişiklikler ve değişen derecelerde hava yolu daralması sonucu gelişen kronik bir hastalıktır. Aynı zamanda hava yollarının çevresel etkenlere karşı aşırı duyarlı olması da demektir. Hava yollarında ve hava yollarını döşeyen dokuda şişme söz konusudur. Bu şişme, zaman zaman hava akımını engelleyerek solunum sıkıntısına neden olur. Bu dönemlere astım nöbetleri denir. Hava yolu obstrüksiyonu (tıkanmaları) sıklıkla geri dönüşlüdür ancak bu süreç, hastanın hayat konforunu olumsuz etkiler. Günümüzde yaklaşık 300 milyon astım hastası vardır.

Genetik, çevre, beslenme, solunum sistemi enfeksiyonları, sigara dumanına maruz kalma, erken yaşta antibiyotik kullanımı astım hastalığını ortaya çıkaran sebepler arasındadır.

Antibiyotiklerin reçete edilmesinden kullanılmasına kadarki süreçte, birçok sorun da beraberinde gelmektedir.

Bunlardan bazıları

* Etkin olmadığı durumlarda antibiyotik kullanımları

* Uygun olmayan dozlarda antibiyotik kullanımları

* Ailelerin antibiyotik kullanma isteğinin fazla olması

* Hastanın ek sorunları çözüme kavuşturulmaksızın antibiyotiğin başlanması

* Hastalığa yol açan etkenin araştırılmasına yeterince önem verilmemesidir.

Şimdi gelelim antibiyotik ve astım aradaki ilişkiye…

2018 yılında Kosta Rica`da 2.817 okul çağı çocuğun dâhil edildiği bir çalışmada; çocukların 0-1 yaş aralığında antibiyotik kullanmasının astım hastalığını %130 kat artırdığı gözlenmiştir. Astım hastalığının daha çok 0-5 yaş aralığında görüldüğü düşünüldüğünde akılcı antibiyotik kullanımının önemi gözler önüne serilmiştir.

2018 yılında ve Kanada`da yapılan bir diğer çalışmada gebelik boyunca kullanılan antibiyotiğin çocuklardaki astımı %27, gebelik sonrası kullanılan antibiyotiğin ise %32 artırdığı tespit ediliyor. Bunun sebebi olarak antibiyotiklerin mikrobiyotayı (vücudumuzdaki mikroorganizmaların bütününe verilen isim) olumsuz etkilemesi olarak gösteriliyor.

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi`nin (CDC) verilerinin de yer aldığı çalışmaya göre; ayaktan gelen hastaların %12,6`sına antibiyotik reçete ediliyor ve yazılan tüm antibiyotiklerin %30`unun gereksiz olduğu belirtiliyor.

Yakın bir zamanda Japonya`da yapılan bir çalışmaya göre; doğum sonrası 0-1 yaş arası çocukların antibiyotik kullanmasının astımı güçlü bir şekilde artırdığı gösterilmiştir. Bu çocukların antibiyotik kullanım gerekçelerine bakıldığında solunum sistemi hastalıkları başta olmak üzere çeşitli sebepler bildirilmiştir. Şüphesiz, antibiyotik gerekli ise kullanılmalıdır. Hekim bilgisi dâhilindeki tüm uygulamaların devam etmesi gerekmektedir.

21 çalışmanın dâhil edildiği bir başka meta-analiz çalışmasının sonucuna göre 0-1 yaş aralığında antibiyotik kullanımı çocuklardaki astımın %27 artmasına neden olmaktadır. Bunun sebebinin bu yaştaki çocuklarda mikrobiyotanın bağışıklık sisteminde önemli bir rol üstlenmesi olarak gösterilmektedir.

Nisan 2018'de yayımlanan bir araştırmada; sağlık sigortası kapsamındaki 792.130 bebeğe ait tıbbi kayıtlar geriye dönük olarak değerlendirilmiş; hayatlarının ilk 6 ayında antibiyotik verilen bebeklerde bazı hastalıkların görülme riskinde artış gözlemlenmiştir. [Astım %109, alerjik rinit (bahar nezlesi) %75, anafilaksi (ciddi solunum yolu tıkanıklığı ile giden ölümcül olabilen bir hastalık) %51, alerjik konjuktivit (göz alerjisi)]

Hekimlerin elektronik ortamda reçeteleme davranışlarının analiz edilmesine imkân sağlayan Reçete Bilgi Sitemi`nden (RBS) yararlanılarak 2011 yılında düzenlenmiş reçeteler değerlendirildiğinde; reçete edilen 439.539.673 ilacın 55.878.010 kutusunun antibiyotiklerden oluştuğu tespit edilmiştir. Düzenlenmiş reçetelerin maliyet analizleri yapıldığında ise genel maliyetin %14,14`ünü antibiyotiklerin oluşturduğu görülmüştür. Veriler dikkate alındığında ülkemizde antibiyotiklerin akılcı kullanımının ne derece önemli olduğu açıktır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı tarafından gereksiz antibiyotik kullanımını önlemek amacıyla Akılcı İlaç Kullanımı Ulusal Eylem Planı yürürlüğe konmuş ve içinde antibiyotik bulunan reçete sayısı 5 yıl içerisinde %10`a düşürülmüştür. (http://www.akilciilac.gov.tr)

Unutmayalım ki antibiyotikler ateş düşürmez, ağrı dindirmez. Antibiyotiklerin özellikle grip ya da nezle gibi virüslere bağlı solunum yolu enfeksiyonlarında tedavide yeri yoktur.

Sonuç olarak; uygun ilaç, uygun dozda, uygun sürede kullanılmalıdır. Hasta kendisini iyi hissetse bile tedaviyi hekimin belirttiği süreden önce sonlandırmamalıdır. Bunun kararını hasta veya hasta yakınları değil, hekimin kendisi vermelidir. Yaygın ve yanlış kullanıldığında antibiyotiklerin faydadan çok zarar getireceği de asla unutulmamalıdır.

Ülkemizde antibiyotiğin bu kadar fazla kullanılmasının nedenleri arasında; hastaların antibiyotiği kullanma isteği, antibiyotik yazmayan hekimlerin kötü hekim olduğu düşüncesi, antibiyotiğin daha önceki zamanlarda reçetesiz alınabiliyor olması sayılabilir. Günümüzde yeni sağlık politikaları ile bu sorunların çözülmesi amaçlanmıştır.

Kaynak, Diyanet Dergi, Yazan Dr. Mehmet Günata

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir