KAMU VİCDANI DAHA ETKİN OLMALI
Kamuoyunda yükselen tepki sonucu KHK ile ihraç edilen doktorlarla ilgili 5. madde, TBMM Genel Kurulu`nda alınan kararla değiştirildi. Buna göre, söz konusu doktorlar özel hastanelerde çalışabilecek. Öte yandan yine aynı şekilde kamuoyundan yükselen tepki sonrası Mustafa Kemal`e hakaret` iddiasıyla hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan Emine Şahin serbest bırakıldı. Yaşananlar kamu vicdanının daha etkin olması gerektiğini gösterdi.
M. ERKAN YAVUZ- DOĞRUHABER
Son günlerde iki gelişmeye yönelik kamuoyunda oluşan tepki yanlıştan dönülmesinde etkili oldu. Birinci gelişme sağlık alanında getirilen kanunlar arasında yer alan 5. Madde ile FETÖ hafızalı soruşturmalar neticesinde KHK ile işinden edilen tabip ve diş hekimlerinin özelde de çalışması engelleniyordu. İkinci gelişme ise ‘Mustafa Kemal`e hakaret` iddiasıyla hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan Emine Şahin`in serbest bırakılması. Yaşananlar, kamu vicdanının daha etkin olması gerektiğini gösterdi. İki gelişmede de özellikle HÜDA PAR`ın çok sert eleştirileri ve tepkileri yazılı ve sosyal medyada mevcuttu. Yine aynı şekilde birçok STK ve parti temsilcisi iki gelişmeye yönelik tepkilerini dile getirmiş ve bu hukuksuzlukların sona ermesi çağrısında bulunmuştu. Gazetemize konuşan parti temsilcileri ve avukatlar kamu vicdanının daha etkin bir şekilde devreye girmesini ve hukuksuzluklar karşısında durulması gerektiğine vurgu yaptı.
HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük
HÜDA PAR OLARAK ÜLKENİN KAMPLAŞTIRILMASINA VE KUTUPLAŞTIRILMASINA KARŞIYIZ.
HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük, “Öncelikle HÜDA PAR olarak zulme ve hukuksuzluğa uğrayan kim olursa olsun, aynı düşünceyi paylaşmasak da insani ve hukuki olarak mağdurun yanında oluruz. Bu mağdurun fikrini savunduğumuz anlamına gelmez. Edirne`de yaşanan Emine Şahin meselesine de hukuki olarak baktığımız zaman bunun karşılığının zulüm olduğunu görürüz. Yani yaptığının hukukta cezai olarak bir karşılığı yoktu. En fazla kabahatler kanuna göre işlem yapılması gerekirken, 118 avukatın ideolojik davranarak kızılca kıyamet kopararak sanki Türkiye`de, adeta karışıklık çıkması için başsavcılığa baskı yaparak Şahin`in tutuklanmasını sağlamışlardır. Özellikle olayın bu yönünü görmek gerekir. Tutuklama kararını veren savcı ve hakimlerin hukuk adına değil, ideolojik davrandıklarını ve bunun üzerinden bir kesime parmak salladıklarını düşünüyoruz. Buradan net bir şekilde ifade ediyoruz; HÜDA PAR olarak ülkenin kamplaştırılmasına ve kutuplaştırılmasına karşıyız. Bunu kim yaparsa yapsın, biz bunun karşısında olduğumuzu ifade ediyoruz. Bu anlamda Emine Şahin olayında da bir kesimin meselenin aslından uzaklaşarak, içeride bir iç karışıklığa sebebiyet vererek, belli kesimleri karşı karşıya getirmenin hesapları olduğunu gördük.” dedi.
“ADALET, HUKUK HER KESİME EŞİT BİR ŞEKİLDE UYGULANMALIDIR”
Devletin hukuku balyoz gibi kullanmaması gerektiğinin altını çizen Elibüyük son olarak şunları söyledi; “Bizim de karşı çıktığımız ve kamuoyunun da ciddi anlamda tepki verdiği KHK`lı doktorların özel sağlık kurumlarında çalışmasıyla ilgili maddede değişikliğe gidilmesi, eski haline göre olumlu olmakla beraber yetersizdir. Devlet burada hukuku balyoz gibi kullanmamalıdır. KHK ile devletten atılan kimseler, zaten ihraç cezası ile devletten karşılığını görüyorlar. Bu adımdan sonra da devletin bu kişilere özel sektörü dahi kısıtlaması kabul edilebilir bir durum değildir. Devlet, vatandaşını açlığa ve bunun sonucunda da hırsızlığa sevk edecek düzeye getirmemelidir. Doktorlarla ilgili çıkarılan maddenin bir karşılığı da bu anlama geliyor. Yani devlet burada diyor ki, ‘Seni devlet kapısından atıyorum, ama yetmez. Sana özelde çalışma fırsatı da vermiyorum açlıktan öl!` hakikatten bu çok acı bir durumdur. Siz bu yasayla sadece kişinin kendisini değil, aynı zamanda ailesini, çocuklarını da cezalandırmış oluyorsunuz. İnsani olarak bakıldığı zaman bunu bir yere koymak mümkün değildir. Bu ve benzeri meselelerde insani nokta çok önemli. Hukuk insanların tepesinde bir balyoz gibi durmamalı, insanlar hukuku sığınacak bir liman olarak görmelidir. Ama maalesef bugüne kadar Türkiye`deki hukuk sistemi sığınılacak bir liman değil, zulmün ve adaletsizliğin aracı olarak kullanıldı. Adalet, hukuk her kesime eşit bir şekilde uygulanmalıdır.”
Mazlum-Der Genel Sekreteri Av. Kaya Kartal
“UMUYORUZ Kİ MİLAT OLUR”
“Türkiye`de özellikle son dönemlerde sosyal medya baskısıyla insanların tutuklanıp aynı zamanda da bırakıldığı bir döneme girdik.” diye konuşan Mazlum-Der Genel Sekreteri Av. Kaya Kartal ise, “Aslında bu herkesim için sıkıntılı bir süreç. Çünkü burada sesi çıkanın hukuktan yararlandığı bir durum ortaya çıkıyor. Bu hukuk güvenliği açısından her kesim için bir risk taşıyor. Bu noktada kamu vicdanından bahsederken, temelde hak ve adaleti esas alan bir vicdandan söz edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bu düzeyde temiz bir vicdan devreye girerse ve bahse konu vakıalar dahil olmak üzere, Türkiye`de birçok alanda benzer hukuksuzluklar yaşanıyor. Çok basit iddialar üzerinden kişiler tutuklanıyor. Bu sadece İslami kesime yönelik de değil, yerine göre diğer görüşlere mensup kişiler de tutuklanıyor. Bizim burada her şeyi bir tarafa bırakıp, hak ve hukuk esaslı olarak bir çaba içerisine girmemiz gerekiyor, toplumun duyarlı insanları olarak. Kurulacak adil bir mekanizmanın herkesin faydasına olacağını görmemiz gerekiyor. Sadece fayda eksenli bakılsa bile bunu arzulamamız gerekir. Bütün bunların yanında bizler Müslümanlar olarak aynı zamanda adalet eksenli bakmak zorundayız. Eğer bir adaletsizlik süreci varsa bunun mekanizmalarıyla, ahlakıyla adil bir çerçeveye bürünmesi için uğraşmamız gerekiyor. Edirne örneği önemli bir örnekti, ama maalesef tek örnek değil. Bundan sonra da devam ederse tek örnek olmayacak. Umuyoruz ki artık herkes için adil, herkes için hukuk güvenliği sunan bir zemine geçmek noktasında bir milat olur.” şeklinde konuştu.
İHAK Başkanı Cihad Gökdemir
“TOPLUM BÜYÜK BİR DAYANIŞMA GÖSTERDİ”
Edirne`de yaşanan olay son dönemlerde Kemalizm`in yükseltilmek istenmesine yoğunlaşılmasına karşı, kamu vicdanının sesinin yükselmesinin önemine değinen İHAK Başkanı Cihad Gökdemir, “Türkiye`de bunlar ilk defa yaşanmıyor. Muhafazakâr camia bu hanımefendinin provokatör olduğunu söyledi. 10 Kasım günlerinde Türkiye`nin her yerinde olan fakat üzerine gidilmediğinde üstü kapatılan küçük olaylardan bir tanesiydi. Bu da bu olaylardan biriydi. Fakat olayın çok üstüne gidildiği için birçok komplo teorisi ortaya kondu. Burada toplum büyük bir dayanışma gösterdi ve bunun sonucunda Emine Hanım serbest bırakıldı. Ancak halen yıllardır bu kadar basit sebeplerden dolayı cezaevinde yatanlar var. Bunların bazıları tahliye oldu. Fakat 28 Şubat psikolojisinin oluşturduğu akıl tutulmasıyla hapse atılan insanlar var. Bu olaylara yoğunlaşıp bu insanların cezaevlerinden kurtarılması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“İNŞALLAH BU HUKUKSUZLUKTAN DA VAZGEÇERLER”
Meclise sunulan Sağlıkta Şiddet Yasası olarak bilinen torba kanunda yer alan 5. Maddenin kısmî olarak düzeltilmesine de değinen Gökdemir şöyle konuştu: “KHK ile meslekten ihraç edilen sağlık çalışanlarının SGK ile anlaşmalı sağlık kuruluşlarında çalışmasını engelleyen maddenin düzenlenmesi de kamuoyunun tepkisiyle oldu. Zaten ilk haliyle çıksaydı tam bir hukuk skandalı olurdu. Ama şu haliyle bile çok makul değil. İnsanlar adeta tazminat ödeyerek kendilerini aklar konumuna getiriliyor. İnşallah bu hukuksuzluktan da vazgeçerler. Ama şunu söylemek gerekir hakkınızı aradığınızda mutlaka bir sonuç alıyorsunuz bu ülkede.”