• DOLAR 32.556
  • EURO 34.932
  • ALTIN 2443.822
  • ...
"En mutlu günümüzü hüzne çevirdiler"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İslami hassasiyetinden dolayı 28 Şubat ve FETÖ yargısının kumpasları sonucu ağır cezaya çarptırılan Yusufi mahkûm İsmail Balka'nın ailesi, damatsız düğün yaptıklarını belirterek, en mutlu günlerinin hüzne çevrildiğini söyledi.

28 Şubat ve FETÖ'nün yargıdaki unsurları tarafından kumpaslar sonucu ağır cezalara çarptırılan Yusufi mahkûmların ve ailelerinin bitmek bilmeyen mağduriyeti devam ediyor. 20 yıldan beridir cezaevinde bulunan İsmail Balka, adaletin tecelli edeceği günleri özlemle bekliyor. Damatsız yapılan bir düğünle dünya evine girmenin hüznünü yaşayan Nurten Balka ise eşinin bırakılacağı günü dört gözle bekliyor.

Süreç içerisinde kendilerine reva görülen zulmü anlatan Balka ailesi, oğullarının tek suçunun Kur'an-ı Kerim dersi vermek olduğunu ifade etti.

Oğlunun 18 yıl önce İstanbul'da 2 aylık askerken tutuklanıp cezaevine konulduğunu belirten Mecit Balka (65), evladına türlü türlü işkencelerin uygulandığını dile getirdi.

Balka, "Van'a getirdiler ve işkencelerden geçirdiler. Yapmadığı şeyleri ona yüklediler. Bunlar da işkencelere dayanamayıp kabullenmişler. Sonra Van'dan Muş'a gönderdiler. Muş'ta 40 gün kaldıktan sonra Bitlis'e götürüldüler. Bitlis'te 2-3 sene kaldıktan sonra Amasya'ya gönderdiler. Amasya'da bir ay kalmadan Tokat'a yolladılar. Orada da 3-4 sene kaldı. Ondan sonra oğlumu Diyarbakır'a yolladılar. Şimdi ise Diyarbakır D Tipi Cezaevindedir." dedi.

"Oğlumun tek suçu Kur'an dersi vermekti"

Oğlunun tek suçunun Kur'an-ı Kerim dersi vermek olduğunu kaydeden Balka, şunları söyledi: "Mahallede bulunan 25'e yakın küçük çocuğa Kur'an-ı Kerim okumayı öğretiyordu. Oğlum hiçbir ücret istemeden cami cemaatine imamlık yapıyordu. Millet, ücret teklif ettiyse de o, Allah rızası için yaptığını söyleyip kabul etmiyordu. Ondan sonra oğlum Kur'an dersi veriyor diye 'örgüt' suçlamasıyla şikâyet edildi. Hâlbuki bugün her camide çocuklar Kur'an okuyor ve ders veriliyor. Oğlum o zaman da Kur'an dersi veriyordu. Hatta söylentilerden sonra ben kendim gidip oğlumu takip ediyordum. Vallahi Kur'an'dan başka bir şey yaptıklarını ne gördüm ne de işittim. Küçük çocuklara elifbadan başlayarak Kur'an dersi veriyordu. Şimdi ders verdiği o çocukların çoğu hoca olmuş ve evlenmişler."

"Cezaevine gidip gelirken çok mağduriyet yaşıyoruz"

Yıllardır çektikleri zulmün kendilerinde derin yaralar bıraktığını anlatan Balka, "28 Şubat sürecinde hem ben hem de eşim hastaydık. Daima yollara düşüyorduk. Hem göz hem de romatizma hastalığım var. İçimiz yanıyor. Görüşmeye gittiğimiz zaman çok zorluk çekiyoruz ve bu yüzden de bazen gidemiyoruz. Arabayla gidip geldiğimiz zaman 2 gün ayağım şişiyordu. Eşim de kalp, şeker ve tansiyon hastasıdır. Cezaevine gidip gelirken çok mağduriyet yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.

"En mutlu günümüzü hüzne çevirdiler"

Balka, en mutlu günlerinin hüzne çevrildiğini ifade ederek, "Oğlum cezaevinde ve bir yıl önce düğününü yaptık. Şimdi bir kız çocuğu var. Oğlumun kendi düğününe katılmasına izin vermediler. Düğününe katılması için 10-15 bin TL ücret istiyorlardı. Biz o parayı yatıramadık, imkânımız yoktu. Gelini eve getirdik, mevlit yemeği verdik. Düğün bize çok zor geldi. Vallahi o düğünde hep ağladık. Gelini damatsız getirmişim. Gelin nasıl damatsız olabilir? Benim oğlum cezaevinde, gelinim burada, ben de evde ağlıyordum. Bizim için damatsız düğünümüz işkence gibi geçti. En mutlu günümüzü hüzne çevirdiler." şeklinde konuştu.

"Af, çocuklarımıza da uğrasın"

Çıkarılacak olan afla ilgili yasa tasarısına değinen Balka, çocuklarının da af kapsamına alınması gerektiğini belirterek, "Af yasa tasarısıyla uyuşturucudan ve her türlü kötülükten hapse girmiş kişileri bıraktıracaklar. Bunlar yarın çıkacaklar ve yine aynı işi yapacaklar. Hiç olmazsa bu af teklifi, İslami hassasiyetlerinden dolayı tutuklanan çocuklarımıza da uğrasın. Bizim çocuklara niçin af çıkarmıyorlar? Buradan Cumhurbaşkanımıza seslenmek istiyorum: Eğer çocuklarımız bu aftan yararlanmayacaksa o zaman yeniden yargılama, adalet istiyoruz. Bunlar ne suç işlediler ki?" dedi.

"Dosyaları tekrardan gözden geçirsinler"

Yusufi mahkûmların dosyalarının tekrardan gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Balka, sözlerini şöyle tamamladı: "Benim çocuğuma ceza veren hâkim ve savcı FETÖ davasından yakalanmış ve şu anda Van F Tipi Cezaevindedirler. 'Terör' diye ceza veren bu hâkimleri tutukluyorsunuz ama çocuklarımızı bırakmıyorsunuz. Adalet Bakanlığı, kimin suçlu olup olmadığını zaten çok iyi biliyor. Adalet Bakanlığından rica ediyorum, bu dosyaları tekrardan gözden geçirsinler, bir el atsınlar."

"Yetkililerin halimize çare bulmasını istiyoruz"

Eşinin birçok cezaevine keyfi bir şekilde sürgün edildiğini söyleyen Nurten Balka da düğününde eşi yanında olamadığı için hüzün ve mutluluğu bir arada yaşadığını ifade etti.

Balka, "Ben yakalandığı süreci görmedim. Daha bir yıllık evliyiz. Aileden dinlediğim kadarıyla bayağı acı yaşanmış. Eşim, Şubat 2000'den beri cezaevinde. Neredeyse 19 yılını tamamlayacak. Birçok cezaevine sürgün edilmişler ve şehir şehir gezmişler ve bu zaman içerisinde bazı kazalar da geçirmişler. Düğünümüzde hüzün ve sevinç bir aradaydı. Çünkü eşim yanımda değildi. Yanımda olmasını hep isterdim. Evlenmeden önce 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Ondan sonra Cumhurbaşkanı açıklamasında, '15 yıldır haksız yere cezaevlerinde tutulan insanlar var.' derken bize bir umut oldu. 'İnşallah düğünde yanımda olur.' dedim. Nişan sürecinde yanımda olmadı, düğünümde olmadı ve şimdi bir çocuğum var. Çocuğum olunca da yanımızda olmadı. Hep bir umudumuz var ama artık o umudu neredeyse yitirmek üzereyiz. Yetkililerin halimize artık bir çare bulmasını istiyoruz. Bir 'af' var gündemde. Onların da bu kapsama alınmasını istiyoruz. Çocuğum yanımda ama babasız bir şekilde. Bu içimizde derin yaralar açıyor. 'Keşke o da burada olsaydı, sevinç ve hüznümüze ortak olsaydı. Bize bir şey olsa bu çocuğa ne olacak.' diye hep düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

"Dindar kesim olarak üvey evlat muamelesi görüyoruz"   

Söz konusu durumun Türkiye'den başka herhangi bir ülkede yaşanmadığını anlatan Balka, şu ifadeleri kullandı: "Cezayı veren de cezayı alan da suçlu. Bu çok abes bir durum. Bunların ikisi suçlu olamaz. Bunlardan biri suçludur. Bu hâkim ve savcılar, suçlu ve terörist olarak görüldü. Demek ki diğer taraftakiler suçlu ve terörist değiller. Artık bunların bırakılması lazım. Yani böyle bir ikilem içerisinde kalınıyor. İnsan, 'Böyle bir şey nasıl olabilir?' diye şaşırıyor. Bizim devletten başka bir yerde herhalde böyle bir durum yoktur ve olmamıştır. Dindar kesim olarak bize hep üvey evlat muamelesi yapılıyor. Bu tür şeylerden yararlanmayınca, 'devlet acaba bizi vatandaşı olarak görmüyor mu?' diye düşünüyorum. Yusufilerin hepsine de FETÖ'nün hâkim ve savcıları ceza vermiş. Brifingler ve gelen emirlerle zorla ceza verilmiş. Normalde bu cezaların iptal edilmiş olması lazımdı. Artık bizim de sabrımız taşıyor."

"Oğlum 20 yıldır tutuklu"

Anne Hanife Balka ise "Oğlum 20 yıldır tutuklu ve biz cezaevi yollarından geçiyoruz. Tokat, Amasya, Bitlis, Bingöl ve Van'a sürgün ettiler. Bu yollardan gidip gelmekle ben ve babası da artık mağdur olmuşuz. 'Evlendirin!' diye kanun getirdiler. Evlendirdik, yine de bırakmadılar. Af çıkarılıyor ama çocuklarımızı kapsamıyor. Suçları nedir ki bunlar af kapsamına girmiyor? Suçları; okumak, camiye gidip ders vermektir. Başka bir şey yapmamışlar. Askerken tutukladılar. Onu da bizi de mağdur ettiler." şeklinde konuştu.

"Suçları varsa açıklayın"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Balka, sözlerini şöyle tamamladı: "Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum: Bu cezayı verenler tutuklandı. Çocuklarımızın suçları varsa açıklayın. Çocuğu doğmuş, biz cezaevi yollarında perişan olduk. Cezaevine gitmeye gücümüz kalmadı. Yolda iki defa kaza yaptık. Ben de babası da eşi de mağdur. Biz de insanız ve vatandaşız. Başka devletlerden gelmedik ki bize bu zulmü reva görüyorlar. Diğerlerini bırakıyorlar. Bizim çocuklarımız kötü bir şey yapmamışlar. İslamiyet güzel bir şey. Kötü bir şey değil! Biz, oğlumuzun da bu aftan yararlanmasını istiyoruz, başka da bir şey istemiyoruz." (Emrah Deniz, Hamza Adiyaman, Muhammed Said Aksoy - İLKHA)

 










 

Bu haberler de ilginizi çekebilir