Mahmud Abbas ve Tehdit Dili
83 yaşındaki Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas`ın sağlığını yansıtan öksürüğü tehdit mesajlarını vermeyi önleyemedi.
Bu tehditlerin hepsini boş ve yersiz görmemek lazım.
Görüldüğü kadarıyla bunlardan bazıları çok ciddi. Bu tehditlerin önemli bir kısmı Gazze`deki Abbas`ın kendi halkıyla alakalıdır.
Mahmud Abbas BM genel kurulunda yaptığı konuşmada İsrail ile yapılan anlaşmaya bağlı kalmayacağı, özellikle de İsrail`in çoktan bozduğu Oslo ve Paris anlaşmalarına bağlı kalmayacağıyla ilgili daha önce yaptığı tehdidini yineledi. Ancak Filistin halkının büyük çoğunluğu bu tehdidi boş, anlamsız ve ağızda gevelenen ve bunun hiçbir zaman zemin bulmayacak bir söz olarak görmektedir.
Filistin halkının çoğunluğu başkanları durumundaki Abbas`ın böyle bir adımı ve söylemini desteklese de bunun gerçekçi olmadığı kanaatindedir.
İkinci tehdidi ise Amerika Birleşik Devletleri`ne idi.
ABD`nin arabulucu olarak rolünü kaybettiğine karar veren Abbas, özellikle Kudüs, mülteciler, güvenlik ve yerleşim birimleri konusundaki tutumu nedeniyle Amerika`nın bu özelliğini yitirdiğini ifade etti.
Ondan tehditten daha fazlası bekleniyordu. Oslo temelli barışın çöktüğünü ilan etmesi, Filistin halkının birliğine bağlı olduğunu, esirler belgesinde ifade edildiği üzere direnişin her türlüsüyle yola devam edeceğini ilan etmesi gerekiyordu.
Abbas`ın BM kurulundaki konuşmasında yaptığı üçüncü bir tehdit vardı ki bu en tehlikelisiydi. Bu tehdit, her gün Gazze`de direniş gösteren Filistin halkına karşı yeni yaptırımlarla ilgiliydi.
Abbas, Batı Yaka`da düşmanla yaptığı güvenlik koordinasyonunu Gazze`ye taşımak ve direnişi silahlarını teslim etmeye zorlamak için bu yaptırımlara başvuruyor. Abbas son tehdidiyle (İsrail ve ABD`ye karşı söylediği) önceki tehditlere güveni yerle bir etti.
Çünkü Filistin halkına içerde baskı yaparken, ambargo uygularken ve cezalandırırken, dışarıdaki düşmanla savaşmak mümkün değildir.
Mahmud Abbas bu tehdit diliyle uzlaşı çabalarına Filistin halkının hiç arzulamadığı halde bir darbe indirmiş oldu.
Fakat hâlâ umut var. Bu umut Filistin halkının birliğinde ve gösterdiği direnişindedir. Başkanların bu tür açıklama ve tehditleri çok fazla zarar vermeyecektir.
Büyük Dönüş Yürüyüşleri bunun delilidir.
Nasır Nasır / Filistin Enformasyon Merkezi