Halen 28 Şubat`ın Borç Faizlerini Ödüyoruz
28 Şubat süreci siyasi ve sosyal hayatın yanında ekonomiye de büyük darbe vurdu. Piyasa aktörlerinin ifadesiyle bu yüzden Türkiye`nin uğradığı ekonomik kayıp, 300 milyar doları buldu.
Dönemin mağdurlarından MÜSİAD Eski Genel Sekreteri Ömer Bolat, söz konusu dönemin Hazine üzerindeki olumsuz etkileri yüzünden edinilen borçların faizinin halen ödenmeye devam edildiğine dikkat çekti. Bolat, "Bu dönemde 4 kamu bankasının içi boşaltıldı. Tabii batan bankalar vatandaşın sırtına 50 milyar dolar yükledi. Bu 50 milyar doların ve artan bütçe açıklarının finanse edilmesi için ülkemiz 2001-2010 arasında 251 milyar TL faiz ödedi. Vahimdir, bu faizler halen ödeniyor.” dedi. Dönemin MÜSİAD Genel Başkanı Erol Yarar, “Eğer bu müdahale olmasaydı, Türkiye 2023 hedeflerini şu an yakalardı.” ifadesini kullandı.
Siyasi ve sosyal hayatı hedef alan 28 Şubat süreci, ekonomiyi de sekteye uğrattı. Post modern darbenin mağduru sanayici ve işadamları, müdahalenin ekonomide ve yatırımcıda oluşturduğu tahribatları Cihan’a anlattı. Söz konusu günlerde MÜSİAD’da Genel Sekreterlik görevinde bulunan derneğin eski başkanlarından Ömer Bolat, dini değerleri görünür aktörleri ve kurumları ticari hayatın dışına itme adına faaliyetler yürütüldüğünü ifade etti. Bolat, bu minvalde ambargolu isimlerin medyada yayınlandığına işaret ederek, “Bunların kamu ihalelerine girmelerinin engellenmesi, özelleştirme ihalelerinin dışında kalması hedefleniyordu. Ama 28 Şubat’ta kamu alanının yanında özel sektörde de ayrımcılık yapılıyordu. Süreç adeta Güney Afrika’da etkin olan totaliter rejimin Türkiye versiyonuydu.” yorumunu yaptı.
28 Şubat’ın hem asker ayağının hem sivil ayağının olduğunu dile getiren Bolat, "28 Şubat aktörleri bir koalisyonun üyeleriydi. Koalisyonda asker vardı, ABD ve Batı desteği ile İsrail desteği söz konusuydu. Siyasi aktörler dönemin muhalefet partileri idi. Anasol-D hükümeti ile ödüllerini aldılar. Diğer yandan TOBB, TESK, TİSK, Türk-iş ve DİSK Refahyol’u devirmek için 5’li çete kurdu. Kendi alanlarında rakiplerini yemeye çalışıyorlardı. TÜSİAD, bu koalisyona destek veriyordu. Doğal olarak onlar da ödüllerini aldı. Yine kuşku yok medya, post modern darbede önemli rol oynadı. Her gün kara propaganda uyguladı. Haberlerle psikolojik savaş yürüttü. Belki bunları yapmasa 28 Şubat başarılı olamazdı." dedi.
Bolat, 28 Şubat’ın başarılı olmasının ardından ganimet paylaşımının başladığını savunurken, şunları kaydetti:
“Darbenin sermaye ve medya destekçileri özel bankaların maliki oldu. Sonraları o bankaları bir bir batırdılar. 4 kamu bankasının da içi boşaltıldı. Tabii 21 Şubat bunalımı patlak verdiğinde özel ve kamu bankaları vatandaşın sırtına 50 milyar dolar yüklendi. Bu 50 milyar doların ve artan bütçe açıklarının finanse edilmesi için 2001-2010 arasında 251 milyar TL faiz ödendi. Vahimdir halen bu faizler ödenmeye devam ediliyor. 2001 bunalımı 28 Şubat’ın Türkiye ekonomisine getirdiği yıkımdır. Bu yıkımın sonucunda Türkiye yüzde 50 fakirleşti. 2000’de milli gelir 2 bin 180 dolara geriledi. Hâlbuki 1993’te 3 bin 200 dolardı. Türkiye 10 seneyi kaybetmişti. Yine kamu borçlarının milli gelire oranı 2001 bunalımında yüzde 91’e vurdu. Bütçe açıklarının milli gelire oranı yüzde 17 oldu. Enflasyon 3 hanelerde iken, faizler 4 haneli rakamlara fırladı. Yani Türkiye, 1999 depremi ile fiziken, 28 Şubat darbesi ile sosyal, siyasi ve ekonomik olarak 1997-2001 arasında dibe vurdu. Enkaz haline geldi."
Ömer Bolat, 28 Şubat’ta dindar sanayici ve ticaret erbabına tehdit yağdığını, ağır müeyyideler uygulandığını ifade etti. Bu dilimde MÜSİAD üyelerinin hedef alındığına, derneğe kapatma davaları açıldığına temas etti. 1997’de 2 bin 825 olan üye sayılarının 2002 başında bin 800’e gerilediğini duyuran Bolat, “Üyelerimizin şirketleri tehdit ediliyor, yeşile boyanan, hak levhaları bulunduran ticarethanelere maliye, sigorta müfettişleri gönderiliyordu. Pek çok firmaya ‘sizi batırırız’ tehditleri yapılıyordu. Hatırlardadır, Albayraklar, 13 Eylül 2001’de baskılara maruz kaldı. Gruba ağır vergi cezaları uygulandı. Albayrak ailesinden gözaltına alınanlar oldu.” diye konuştu.
28 Şubat süreci akıllara kapanan holdingleri ve mağdur hissedarlarını da akıllara getiriyor. Dönemin MÜSİAD Genel Sekreteri, bu holdinglerin büyük kısmının hatalı ve yanlış yönetimden kapandığına işaret etti. Bolat, sözlerini, "Gerek Sermaye Piyasası Kurulu gerek 28 Şubat yönetimi, holdinglere akan kaynağı kurutmak için büyük baskı uyguladı. Holdinglerin kayıt altına alınarak borsaya kote edilmelerini önledi." diyerek tamamladı.
EROL YARAR: 28 ŞUBAT OLMASA TÜRKİYE 2023 HEDEFLERİNİ YAKALAMIŞTI
28 Şubat’ta MÜSİAD Genel Başkanı olan Erol Yarar da "Tabii 28 Şubat ekonomik yapıda görülen değişimin sonucudur. Görünen figürler ile görünen figürleri bu olaya iten asker-sivil dayanışmasıdır. Sivillerin bir kısmını da kuşku yok sermaye grubu oluşturuyordu. 28 Şubat’ta Anadolu’da faaliyet yürüten şirketler güçlenmesine, sermaye tabanının genişlemesine bir tepki vardı." diye konuştu.
Post modern darbeyi yönetenlerin doğrudan ve dolaylı olarak ekonomiye zarar verdiğini belirten Yarar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“28 Şubat, 10 seneyi kapsayan ve içinde mali bunalımların bulunduğu büyük yaralara sebep olan bir süreçtir. Eğer Türkiye, 28 Şubat ile karşı karşıya kalamasaydı ve bugüne benzer politikalar uygulansaydı, 2023 hedefleri yakalanmış olurdu. Türkiye’nin senelere bölündüğünde ortalama yüzde 6 büyümesi gerekiyor. Böyle olsaydı yani siyasi gerilimler ya da kesintiler olmasaydı ülkemiz yüzde 60-70 daha fazla büyürdü. 250-300 milyar dolar mili gelir kaybına uğramazdı.”
28 Şubat’ta önemli şirketlerin ve finans kurumlarının hedef tahtasına koyulduğundan şikâyet eden Yarar, “Bu yolla halkın mevduatına ve bu mevduatı kullanan faiz dışı sisteme darbe vuruldu. Bunların her birine müfettiş gönderildi, yok edilmesi çabasına girildi. 2002’ye gelindiğinde Türkiye’de ortalama 1,5-2 milyar dolar seviyesinde olan finans kurumlarının hacmi şu an 30 milyar dolara geldi. 28 Şubat ve sonrası olmasa bu rakam 2002’de yakalanabilirdi.” diye dert yandı.
DOST SİGORTA’NIN ORTAKLARINA ÖZEL TİMLER BASKIN YAPMIŞ
Türkiye’de 28 Şubat döneminde MÜSİAD üyelerinin öncülük ettiği Dost Sigorta’ya baskınlar yapıldığını hatırlatan Erol Yarar, şirket ortaklarının mağduriyetini şöyle özetledi:
“Bütün kurucular 5 ilde gece yarısı operasyonu ile evlerinden alındı. Baskınlar 100-200 kişiden oluşan özel timler tarafından yapıldı. Dost Sigorta’yı hayata geçirenler Ankara’da sorgu alındı. Bu dindar sanayicilere ve ticaret erbabına bir gözdağıydı. İleti ‘Sizi içeri atar, ticari hayatınızı bitiririz’ idi.”
"DOST SİGORTA, BASKILAR YÜZÜNDEN KAPANDI"
Dönemin mağdurlarından Dost Sigorta kurucularından Mustafa Tekelli, şirketin hayat bulmasında 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın telkinlerinin etkili olduğunu kaydetti. Bu ricayı temel alıp, dindar yatırımcının hizmet sektöründe olmadığını görüp MÜSİAD üyeleri olarak Dost Sigorta’yı faaliyete geçirdiklerini belirten Tekelli, bu yüzden 28 Şubat döneminde baskılara maruz kaldıklarından söz etti. Tekelli, şirketin kurucularına yapılan polis operasyonları ve sorgu ile ilgili şunları aktardı:
“Bundan 14 sene evvel Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından yürütülen tahkikat dâhilinde İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kayseri’de Dost Sigorta kurucularının evlerine gece yarısı veya sabaha karşı baskın yapıldı. Ben ve arkadaşlarım emniyete alınıp sorgulandık. Kayıt dışı parayı kayıt altına aldığımız iddia edildi. Ülke dışında paraları neden ve nasıl topladığımız soruldu. Ardından maliye ve vergi kayıtları incelenince iddiaların doğru olmadığı anlaşıldı. Sonrasında Dost Sigorta daha fazla hayatta kalamadı ve kapandı.”