Milli Eğitim Sistemi Ve Biz Müslümanlar
Yunus Emrenin dediği gibi "Okumaktan mana ne? Kişi Hakk`ı bilmektir. Çün okudun bilmezsen, Ha bir kuru emektir`` diyemedik.
Rabbimiz okumaya ve öğrenmeye son derece önem vermiş. Biz Müslümanlar da çocuklarımızı okullara göndererek Rabbimizin bu emrine uyduğumuzu zannediyoruz. Hatta eğitim ve öğretimin başlamasına yakın dönemlerde, camilerimizde okula gitmenin önemiyle ilgili hutbeler okunur. Bizler de çocuklarımızın okuyup adam olmaları için büyük fedakarlıklarla çocuklarımızı uzun yıllar devletin okullarına gönderdik. Temiz kalpli, iyi niyetli, alnı terli anne ve babalar; her minnet kabulüm, yeter ki çocuğum okusun diyerek çocuklarını okula gönderdiler.
Okula başlama yaşı 6 ya düştü. Okuldan mezun olma yaşı ise neredeyse 25` e yükseldi.Yani evlatlarımızın en değerli ve en verimli yılları okul sıralarında geçiyor ve biz Müslümanlar olarak çocuğumuz okul okuyor diye seviniyoruz. Ne yazık ki millet olarak hiçbir gün Yunus Emrenin dediği gibi "Okumaktan mana ne? Kişi Hakk`ı bilmektir. Çün okudun bilmezsen, Ha bir kuru emektir`` diyemedik. Hiçbir gün bu milli egitimin müfredatı, içerigi neye göre, kime göre, hangi kültüre ve inanca göre düzenleniyor diye soramadık. Çocuklarımızın kitaplarını açıp” Çocuğum! Senin de benim de ömrümüzü yiyen bu kitaplarda ne anlatılıyor?” diye bir gün olsun sorgulamadık.
Halbuki yıllarca eğitim sistemimizi Batı`dan getirilen Eğitimciler düzenlediler. Yıllarca müfredatlarımız yani çocuklarımızın zihinleri,düşünce sistemleri, hayata bakış açıları, kültürleri hatta ve hatta konuştukları kelimeler ve cümleler dahi Batılıların istedigi gibi oluştu. Bizler yani Müslümanlar hep şundan yakındık : Yahu hocam! benim çocuğum yoldan çıkmış. Adam olmuyor. Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim. Onun için ömrümü çürüttüm. Tüm bunları onun okuması için yaptım; ama o adam olmadı... Tüm emeklerim boşa gitti.`` Kur`an da derki:`` ÇALIŞIP DA BOŞA YORULMUŞ`` (Ğaşiye suresi 3. ayet) Evet hem biz ve hem o minnacık yavrularımız hem de gençlerimiz yıllarca devam eden boş bir çalışmanın ve boş bir yorgunluğun içindeyiz. Çünkü bu eğitim sistemi Hak`kı öğretmiyor ve üstelik Hak`ka duyarsız, şuursuz, umursamaz bir nesil yetiştiriyor.
Yaşlılarımız, hocalarımız, büyüklerimiz, gün görmüşlerimiz: “Yahu bu millet bozulmuş!” derler. Herkesin ortak kanısıdır bu. Çözüm arayıp da çözümün bulunamadığı derttir bu... Bu derde derman olacak ilaç biz Müslümanlardadır. İki üç tane başörtülü iffetli yavrularımıza dahi tahammül edemeyen bir sistemin içerisindeyiz. İnanın başörtüsüyle okula giden bu yavrularımızın herbiri baharın müjdecisi olan birer kardelendir.Çocuklarımıza yapılan tüm zulümlerin sebebi zalimlerin şu düşüncesinden kaynaklanıyor: Bu eğitim sistemi nasıl böyle örtülü dindar çocukların yetişmesine müsaade etti? Bugün başörtüsüyle gelen, yarın da Kur`an`ı eksen alan bir eğitim sistemini istemeyecegi ne malum? Kafirler Müslümanların en doğal olan haklarını yani inandığımız gibi yaşamamızı istemiyorlar. Kafirlerin inandığı gibi bir yaşamı, sömürüyü, zilleti, meskeneti kabul eden bir hayatı yaşamamızı istiyorlar. Onüç-ondört yaşındaki ergenlige yeni girmiş bir kız çocuğundan dahi sisteme yönelik bir itiraz yükselirse o sesi küfür boğmak istiyor.
Milli Eğitim sistemine biz Müslümanların müdahale etmesi gerekiyor. Geçenlerde Milli Eğitim Şurası toplandı. Birçok kesimin milli egitimden beklentileri ve talapleri vardı. Birçoğu değerlendirildi fakat üzülerek belirtiyoruz ki biz Müslümanların hiçbir talebi yoktu. Mehmet Akif: `` Ey milleti merhume! Sabah oldu uyan``diyor. Biz de diyoruz ki: ``Ey uyuyan millet! Ömrünü ve çocuğunun ömrünü uğruna feda ettigin okullarda okutulan müfredatlarla ilgili artık senin de bir istegin ve beklentin olsun`` Ey islami STK `lar ve Ey Müslüman veli! Çocuğuna okutulan derslerin Allah`ı ve Resulunü sevindirecek içerikte olması için AYAĞA KALK...
Allahım: Kur`an`ı şiar edinen bir eğitim sisteminde çocuklarımıza okumayı nasip et...
Abdulkadir Aydoğan / Elazığ - Yaş: 24
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfadan az olsun. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.