"Ailedeki huzur toplumsal huzuru etkiler"
Ebeveynlerin birbirlerine karşı anlayışlı olmalarının önemine değinen Uzman Psikolojik Danışman Abdülkerim Işık, ailedeki huzurun toplumsal huzuru etkilediğini belirtti.
Toplumda her geçen gün artan boşanmaların, aile içi şiddet ve çocuk istismarlarının önlemesi için aile içi iletişimin güçlendirilmesi ve her bireyin kendi üzerine düşeni itinayla yerine getirmesi gerekiyor.
Aile içi iletişimin ve eşler arasındaki diyaloğun sürdürülebilir bir evlilik ve geleceğe umutla bakan nesillerin yetişmesi için çok önemli olduğu vurgusunu yapan Uzman Psikolojik Danışman Abdülkerim Işık, İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Işık, "Aile içi iletişim, çağımızın en önemli ve temel problemlerinden biridir. Çünkü biz toplumun temel yapı taşı olarak aileyi görüyoruz. Aile içi iletişim, karı koca ile başlıyor. Sonrasında çocuklarla devam eden bir iletişim söz konusudur. Bu şekilde değerlendirdiğimizde birbirini tanımak önemli bir olgudur. Birbirlerini tanıyan, birbirlerini çok değişik yönleri ile bilen kişilerin kurmuş olduğu evliliklerin daha sağlıklı ve daha bilinçli bir aile oluşturduğuna şahit oluruz. Ama birbirini tanımayan, bununla birlikte birbirini tanıma iletişimine imkân ve fırsat vermeyen kişiler ve ilişkiler, gelecekteki ciddi sorunların da kaynaklarını teşkil eder. Bu yönüyle özellikle ailelerimizde geçmişten bugüne kaybetmiş olduğumuz önemli bir konu var. Bir, ebeveynlerinin var olma olgusudur. Çekirdek aile, dede, nine, amca, dayı, teyze gibi akrabalıklar çok zayıflamış durumdadır." dedi.
"Aile içi ilişkiler bayramlaşmadan ibaret olmuş"
Gün geçtikçe aile ilişkilerinin iyece zayıfladığını ve akrabalar arasındaki ilişkilerin de sadece kısa ziyaretleşmeden ibaret olduğunu dile getiren Işık, "Sadece ziyaret ve bayramlaşmadan öteye geçmeyen bir ilişki var. Aslında kültürel olarak da genel olarak kontrol mekanizması şeklinde tezahür ediyor. Yoksa aile içi ilişkilerde kurulan diyaloglar, eşlerin ortaya çıkan tartışmalarını ve aile büyükleri ve ailenin ileri gelenleri, çevre faktörü dediğimiz ebeveynleri halledebilir durumdadırlar. Çünkü onlarda büyük oranda birikim ve tecrübe ve benzer olayların birçok örneği vardır. Bunun altını çizmekte fayda vardır. Çekirdek ailenin bir ihtiyaç olarak kurulmasının yanında kopmadan çekirdek aileyi yaşatmak gerekiyor. Özellikle eşler arasında kullanılan dilin şiddetli olmaması, tahakküm edici, emredici, yargılayıcı ve eleştirici dil olmamasına dikkat edilmesi gerekir. Bunun yerine problemi, sorunu ortaya çıkaracak bir dilin kullanılması gerekir." ifadelerini kullandı.
"Eşler arasında kullanılan dil çok önemlidir"
"Karşı tarafın değerini gösterecek cümlelerin kullanılması, konuşmada ve tonlamada çok önemlidir." diyen Işık, sözlerine şöyle devam etti: "Konuşmalarda çocuğumuza, eşimize 'Bunu niye böyle yaptın?' demek yerine 'Böyle yapmış olman beni rahatsız etti. Şu şekilde yapmış olsaydık daha iyi olmaz mıydı?' gibi bir yaklaşım; karşı tarafı çok eleştirmeden, tahkir etmeden, üzmeden, yaralamadan problemi çözmeye yönelik bir yaklaşım olacak. Son zamanlarda özellikle çocuklarımızla ilgilenme çabamızda, çocukların geleceğini inşa etme çabamızda eşler arasında çıkan tartışmaların ve anlaşmazlıkların da ortaya ciddi sorunlar çıkardığı görülmektedir."
"Karşıdaki kişiyi, bu kişi özellikle eşi ise dinleme sabrını göstermelidir"
Son zamanlarda eşler arasında özellikle geçim sıkıntısı, ekonomik sorunlar veya ekonomik sorunlar yoksa bile daha fazlasını kazanma arzusunun eşleri tedirgin ettiğini kaydeden Işık, "Birçok konuda beklenmedik hareketler ve davranışlar yapmaya sevk ediyor. Ailenin yapısı dışına taşan bu davranış ve tutumlarda çoğu zaman eşler arasında güvensizliklere, huzursuzluklara ve çatışmalara yol açıyor. Burada da karşımıza son zamanların en revaçta olan aile problemi olan boşanmalar ortaya çıkıyor. Konuşmaya fırsat vermeyen, anlaşmanın yolunu kapatan, birbirini dinleme sabırsızlığına sahip eşler arasında boşanmanın olması muhtemel bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Çok yönlü olarak kurduğumuz aile yapımızda çok yönlü problemler yaşayabileceğimizi bilmemiz lazım. İnsan olmamız hasebiyle bütün yönleri ile anlaşamayacağımızı, uzlaşamayacağımızı da bilmemiz lazım ama katlanmaya değer bulmak, sevmek ve saygı duymak, eşler arasındaki aile bütünlüğünü korumak ve boşanmaların önüne geçebilecek çok önemli bir yaklaşım olacaktır. Bu yönü ile karşısındaki kişiyi özellikle de bu kişi eşi ise dinleme sabrını göstermelidir. Sonuna kadar onun ne dediğini anlamak lazım. Zamana ve dinlenen kişiye değer vermek lazım. İşte, sevgi dediğimiz şey burada devreye giriyor. Eğer bunu yapmasak var olduğunu sandığımız sevgi zamanla kayboluyor. Kaybolan sevgi doğal olarak çocukların annesiz, babasız kalmasına sebep oluyor." şeklinde konuştu.
"En ufak şeyde boşanma düşünülmemeli"
Evliliklerde bazı sıkıntı ve sorunların olabileceğini belirten Işık, boşanmaların önüne geçebilme adına eşlerin anlayışla birbirlerine bakmaları gerektiğini anlatıp, "Evlilik bağıyla bir araya gelip, aile bağı kuran insanların bu sorumluluklarını kesinlikle yaşamaları gerekiyor. En ufak bir şeyde boşanmaya gitmek, ayrılmayı düşünmek ya da ilk anlaşmazlıkta bu işin biteceğini hemen gündeme getirmek en büyük güçsüzlük ve zayıflıktır. Yoksa çocuk dünyaya geldiğinde yaşayacağımız her türlü probleme katlanmamız gerektiğini bilerek, gücümüz daha da artmalıdır çünkü sorumluluklarımız artıyor. Çocuklarımıza bunu yaşatma hakkımız hiçbir zaman yoktur. Bu yönü ile de aile kurumunu zedelemeden, aile kurumunun varlığını, kutsallığını, toplumun temel yapı taşı olduğunu unutmadan aileyi yaşatma gayreti eşler arasındaki iletişimden geçiyor. Bazen günlük hayatımızda kullandığımız dil, bizde öfke, kızgınlık, yorgunluk ve birikmişlikten kaynaklı şiddet diline dönebilir. Bu konuda hepimizin çok hassas ve duyarlı olması lazım. Çünkü şiddet dilini fark etmemizin en hızlı yöntemi, en pratik olanı aynı dili, aynı cümleleri, aynı yaklaşımı bize karşı hissedeceklerimizi aklımıza getirmemiz yetecektir." dedi.
Son olarak Işık, "Karşımızdaki insana önem vermemizin, saygı duymamızın temel yönlerinden biri de kendimizi onların yerine koymaktır. Kendimize yapılmasını istemediğimiz hiçbir şeyi biz de başkasına yapmamalıyız, davranışlarımızı kontrol etmeliyiz. Geleneklerden kopmadan, büyük aile modelini yok saymadan çekirdek aile içinde yaşadığımız bir gerçektir. Çocuklarımızı severek, onlara ilgi göstererek, onları dinleyerek, eşler arasındaki ilişkiye de zaman, fırsat ve sabır göstererek aile içi ilişkilerimizi daha sağlıklı hale getirebiliriz. Muhtemel boşanmaların, aile parçalanmalarının ve çocukların ortada heder olmasının önüne geçebiliriz." ifadelerini kullandı. (Cemil Özdaş - İLKHA)