• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
15 Temmuz gazisi Algan: O gece canımızı vermeye çıktık
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Türkiye halkı birçok askeri darbeye tanıklık etti, gördü ve yaşadı. Ülkede neredeyse her 10 yılda bir darbeler yaşandı. 27 Mayıs 1960... 12 Mart 1971... 12 Eylül 1980... 28 Şubat 1997... Son darbeden sonra birçok kez muhtıralar yaşansa da on yılda bir darbe' geleneği artık tarihe karıştı derken, 15 Temmuz 2016'daki 15 Temmuz darbe teşebbüsü yaşandı.

Kanlı darbe girişimine karşı bu kez sokağa çıkan halk, darbecilere direndi. Uzun yıllar sinsi bir şekilde devletin tüm kurumlarında örgütlenen FETÖ'cü teröristler, savunmasız sivil halkın üzerine ateş açmış, tankları halkın üzerine yürütmüş, savaş uçaklarıyla insanları bombalamıştı.

Bundan iki yıl önceki kanlı ihanet darbesinde 250 insan can verdi, binlercesi de yaralandı. O gece darbeci askerlerin açtığı ateş sonucu ağır yaralanan insanlar hala o gecenin izlerini bedenlerinde taşıyorlar. Bunlardan biri de Mardinli Halil Algan...

ABD destekli 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaşadığı İstanbul'da sokağa çıkan Algan, darbecilerin tanklarını durdurmaya çalıştı. Çıktığı tankın üzerinde darbecilere karşı direnirken vurulan 47 yaşındaki Algan, omuriliğinin kopması nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu.

Darbecilerin saldırısından sonra 45 gün yoğun bakımda mücadele veren Algan, daha sonra Ankara'da tedavi görmeye devam etti. 7 ay konuşma yetisini kaybeden Algan, 13 aylık tedavisinin ardından hayat mücadelesini kazanarak memleketine tekerlekli sandalyeyle geri döndü.

Yatağa mahkûm olan Algan, iki ayda bir Rehabilitasyon ve Fizik Tedavisine giderek tedavisine devam ediyor.

İLKHA muhabirlerinin evinde ziyaret ettiği Algan, önemli mesajlar verirken, FETÖ'cü darbecilerin en ağır şekilde cezalandırmasını istedi, ancak kurunun yanında yaşın da yanmaması için dikkat edilmesini istedi.

"Ya Rabbim! Ben ölüyorum"

O gece yaşadıklarını anlatan Algan, "İşten geldikten sonra televizyon seyrediyorduk. Kanalların hepsi darbeden bahsediyordu. Hemen dışarı çıktım ve caddenin anne baba günü olduğunu gördüm. İnsanlar emniyete doğru gidiyordu. Ben de diyordum ki 'polisler karşımıza çıkacak.' Meğerse biz emniyeti asker ve tanklardan korumaya gidiyorduk. Emniyetin önüne gittik. Orada Cumhurbaşkanının çağrısını anlattılar ve havaalanında beklediğini söylediler. Esenler Atış Alanı Köprüsü var, oradan ana yola indik. Ana yola inince insanların bir kısmı arabalı, bir kısmı arabasız yürümeye başladılar.  Bende arkadan yürüyordum. O esnada arkadan tanklar geldi. Arkamı döndüm, bir tank geliyordu. Tankın önünde durdum, yatmayı düşündüm. 'Yatacağıma tanka atlayayım.' dedim. Tankın üstüne atladım ve askeri dövmeye başladım. Ağladı, tutup onu öpmeye başladım. İçeride herhalde subaylar vardı, ben onlara tankı bırakın çıkın dedim. Beni tankın üstünde görenlerin de tanka çıkmasıyla tankın üstü doldu. Tank insanların arasına girdi insanları öldürmeye ve arabaları ezmeye başladı. Bir tane bayanın kocası şehit oldu, kendisinin ayağı koptu. Tank onları bariyerlere sıkıştırdı. Beyaz bir araç beni tankın üzerinde görünce arabasını tankın önüne sürdü, eşi ile beraber arabaydılar. Tank bir kartona basar gibi arabanın üzerinden geçti. İnsanlardan kurtulunca hızlanmaya başladı. O esnada herkes tankın üstünden atladı. Tankın üstünde 2 kişi kaldık. Tankın üstünde takozlar vardı. Takozlarla tankın içindeki askerlerin kafasına vurmaya başladım. Tanktakilere 'Çıkın, tankı burada bırakın.' dedim. İçerdekiler yukarıdaki askere G-3 uzattılar. G-3'ü askerden aldım. O esnada içeriden ateş ettiler 2 kurşun arkadaşıma isabet etti. Benimde Bir kurşun deriyi sıyırdı, diğeri koltuk altından girdi, akciğeri çizip omurilikten çıktı. O esnada ben dua etmeye başladım. 'Ya Rabbim! Ben ölüyorum.' dedim ve dualarıma devam ettim. En son kendimi bıraktığım yer aşağı yukarı 3 kilometre uzaklıkta başka bir topluluğun içerisine girmişim. Atış Alanı Köprüsünün yanında tankın üstüne atladım İstoç'un oralarında düşüyorum. Allah'tan orada bulunanlar beni alıp derhal hastaneye götürdüler. Yaklaşık 45 gün yoğun bakımda kaldım." dedi.

"Şehid olmayı çok istiyordum, gazilik nasip oldu"

Şehid olmayı çok istediğini ancak gaziliğin nasip olduğunu belirten Algan, sözlerine şöyle devam etti:

"Ankara'da tedavi görmeye devam ediyorum. İki ay evde iki ay hastanede... Tabi benim gibi tedavi gören asker ve sivil çok insan var. Ben Mardin'e tabut içerisinde köyüme gideceğimi zannediyordum. Yüce Rabbim şehadeti değil, gaziliği nasip etti. Yüce Rabbime binlerce şükürler olsun."

"O gece canımızı vermeye çıktık"

Algan, darbe girişiminde parmağı olanların en ağır şekilde cezalandırılmaları gerektiğini söyleyerek, "Bir daha darbe girişimi olsa onlar daha başlatmadan zararlı çıkarlar. 15 Temmuz darbe girişimini birçok insan bilmiyordu, bilse o anda herkes sokağa çıkardı.  O akşam belki milletin yüzde 30'u çıktı, bir daha olsa milletin yüzde altmışı çıkar. Hepimiz çıkarız. Vurulduğum için ben çıkamasam dahi çocuklarımız çıkar. FETÖ kim ki; darbeye bir kere kalkıştılar başlarına ne geldi gördüler. Darbe yapmak o kadar kolay değil. Vatanımız için canımızı vermeye çıktık, gazi olduk. Bir kere değil, bin kere değil, sonsuza olsa gene çıkarız." diye konuştu. (M. Salih Keskin, Mehmet Aslan - İLKHA)
















 

Bu haberler de ilginizi çekebilir