• DOLAR 34.381
  • EURO 36.843
  • ALTIN 2970.493
  • ...
Başka Eylül`ler Ölmesin! “KISÂSTA HAYAT VARDIR”
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ENES DURMAZ – İSTANBUL

Ankara Polatlı`da kaybolan 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara'nın cansız bedeni, köye bir km. uzaklıkta yeni dikilmiş elektrik direğinin dibinde gömülü bulundu. Vahşi cinayet Türkiye'nin kanını dondurdu. Sosyal medya üzerinden tepkilerini dile getiren on binlerce kişi çocuk istismarcısı ve katillerine idam cezasının gelmesini istedi. Konuyu gazetemize değerlendiren Sosyolog Ramazan Akkır ve İTTİHAD-UL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Beşir Şimşek, toplumun ıslah edilmesinin ve de cezaların caydırıcı özelliğinin artırılmasına dikkat çektiler. Kamuoyunun ortak talebi ise yüce kitabımız Kur`an`ı Kerim`de Bakara suresinde geçen “Kısâsta sizin için hayat vardır” ayetinin hayata geçirilmesi…

MEDYA KÖTÜLÜKLERİ SIRADANLAŞTIRIYOR

Olayın hukuki ve sosyolojik boyutu olduğuna dikkat çeken Sosyolog Ramazan Akkır, “Eylül ve benzeri çocuk kaçırma olaylarında hukuki boyut, kriminal boyutu son halkadır. Biz, toplum olarak maalesef hangi cezayı verip vermeyeceğimizi tartışıyoruz. Bu, eksik bir tartışmadır. Çünkü bu, zincirin bir halkası ve sonuçtur. Bu olayın temel sebepleri vardır. Sebepleri anlayamadan ve doğru analiz etmeden bir çözüm üretemeyiz. Bunun, temelde sosyolojik nedenleri var. Toplum olarak bu konuda sosyolojik arka plana inmeliyiz. Örneğin; medyanın ve yayımlanan filmlerin çok büyük bir etkisi var. Her filmde bir taciz veya tecavüz olayı var. Kötülük sürekli göz önünde bulunursa, kötülük sıradanlaşır. Şöyle bir örnek verebiliriz. Mesela, biz körfez savaşında ilk defa tankların üzerinden savaşı izledik. İnsanların ölümünü canlı canlı izledik. Böylece kötülük sıradanlaşmaya başladı. Savaş, ölüm, kan ve şiddet sıradanlaşmaya başladı. Burada özellikle medyaya çok büyük bir görev düşüyor. Kötülüğü sıradanlaştıracak bir haber dilinden uzak durulması gerekir.” dedi.

SEKÜLERLİĞİN ETKİSİYLE, DİNİ DEĞERLERİN ETKİSİNDEN UZAKLAŞMAYA BAŞLADIK

Her kesime düşen sorumluluklar olduğuna dikkat çeken Akkır, “Bu meselenin sosyolojik boyutu var, psikolojik arka planı var. Daha da ötesi ailelere kadar inen bir sorumluluk silsilesi var. Özellikle günümüzde artık aileyle çocuk arasındaki bağ kopmaya başladı. Örneğin birkaç gün önce bir haber vardı. Haberde, dünyadaki taciz olayları analiz edilmişti. İlk ondaki ülkelerde, Hindistan ve Afganistan`ın yanında ABD de vardı. Bu olaylar dünyada hızla artıyor. Bunun önüne geçebilmek için bir taraftan hukuki yaptırımları güçlendirmek, diğer yandan da sosyolojik, psikolojik ve aileye yönelik çalışmalar yapmak gerekir. Bir de modern zaman insanları, değerlerinden uzaklaşmaya başladı. Biz, sekülerliğin etkisiyle, dini değerlerin etkisinden uzaklaşmaya başladık. Böylece toplum bir anlam kaybına savruldu. Temel problem, modern zamanlarda insanın anlam kaybına maruz kalmasıdır. Çünkü modernlik, insanın sadece bireysel arzu ve isteklerini ön plana çıkaran bir söylemdir. Biz yeniden kendi değerlerimiz doğrultusunda bir değerler düzeni inşa etmeliyiz.” ifadelerini kullandı.

CEZANIN ISLAH EDİCİ ÖZELLİĞİ YOK!

Cezaların caydırıcı özelliğinin olmadığına vurgu yapan Akkır son olarak şunu söyledi; “Hukuki boyutlarına bakacak olursak, cezaların maalesef caydırıcı özelliği yok. Hırsızlığın, uyuşturucunun, tacizin ve tecavüzün bu kadar yaygınlaşmasının bir nedeni de budur. Çünkü cezanın ıslah edici özelliği yok. Örneğin bir suçlu basit bir suçtan dolayı cezaevine girdiği zaman, profesyonel bir suçlu olarak çıkıyor. Hapishaneler, Türkiye dâhil dünyanın birçok yerinde ıslah edici olma özelliğini kaybetti. Bu yüzden, bir taraftan cezai yaptırımları daha etkili hale getirmemiz gerekir, diğer yandan da sosyolojik ve psikolojik arka planını tespit edip, bir çözüm bulmamız gerekir.”

ALLAH KORKUSU OLMADIĞI ZAMAN BU CANİLERİ DURDURACAK HİÇBİR GÜÇ OLMUYOR

İTTİHAD-UL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Beşir Şimşek ise, “Sorunlarımızın kaynağı maneviyatsızlıktır. Gerek ailevi, gerek toplumsal bazda maneviyat eksikliği bizi bu hale getirdi. Bunun başka bir cevabı olamaz. Allah korkusu yaşamayan bir insan çocuğa da zarar verir başka canlılara da zarar verir. Toplum en masum bireyleri olan çocuklarımız bile güvende değildir. Artık çok kolay bir şekilde cinsel istismar, tecavüz gibi iğrenç durumlar yaşanabiliyor, bu hiç birimiz güvende değildir anlamına da geliyor. Ailelerin çocuklarını bu manada yeterince yetiştirememeleri, bu da ayrı bir sorundur. Sonuçta bu iğrençliği yapanlar yine bu toplumdan çıkıyor. Şayet aile içinde sağlam bir İslami terbiye almış olsalardı böyle çirkinliklere teşebbüs edemezlerdi. Az bir maddiyat karşılığında zayıf güçsüz çocuklarımız heba edilebiliyor, buna sebebiyet veren Allah korkusunun olmayışıdır. Allah korkusu olmadığı zaman bu canileri durduracak hiçbir güç olmuyor maalesef. Devlet bir tarafa bu hususta herkese görev düşüyor. Herkesin bu konuda hassas olması gerekiyor ve topyekûn bir ıslah durumu başlatılmalı.” dedi.

“EY AKIL SÂHİPLERİ, KISÂSTA SİZİN İÇİN HAYAT VARDIR, BÖYLECE KORUNURSUNUZ”

“Toplumun ahlak değerlerine uygun bir ıslahtan geçmesi gerekiyor.” diye konuşan Şimşek, “Bu tür suçları işleyenlerinde rehabilite edilmesi gerekiyor, olmasa da sağlam caydırıcı cezaların verilmesi gerekiyor. Bir tarafta kalplere Allah`ın korkusunun yerleştirilmesi öbür taraftan ise dünyevi olarak da caydırıcı cezaların olması gerekiyor. Bu iki durumda yoksa bunun önüne geçilemez. Öyle polisle, askerle veyahut her tarafa kamera yerleştirmekle bu işler son bulmaz. Gerekirse idam yasaları çıkartılmalı bunu ifade etmek toplumda ağır geliyor olabilir ama maalesef bir toplum yok olmakla tehdit altında. Bir adamın yada şahısın idamını tartışıyoruz belki ama öbür taraftan o adamın işlediği cürümle bir aile idam ediliyor, bununda düşünülmesi gerekiyor. Bakınız, Ağrı`daki çocuğun ailesi günlerdi televizyonlarda perişan halde aynı şekilde Eylül çocuğumuzun da ailesi perişan halde. Oysa bu konuda Allah`ın hükmü çok net ve açık; “(Bakara-179) Ey akıl sâhipleri, kısâsta sizin için hayat vardır, böylece korunursunuz.” Eğer biz bu müeyyideyi uygulayabilsek insanlar hayat bulurdu. Allah`ın bu emrini yerine getirseydik keşke, böylece hiçbir aile idam olmayacaktı. Maalesef idama karşı olanlar idam edilen ailelerden hiç bahsetmiyorlar. Ben bir din adamı olarak Allah`ın bu emrinin uygulanmasına destek veriyorum. Bu toplumun binlerce genci cezaevlerinde. Eğer bu müeyyideler olsaydı bu durum oluşmazdı. Bir ıslah iki müeyyide, bu iki hususu acilen uygulamaya koymak lazım. En başta ıslah yollarının sonuna kadar açılması gerekiyor ve gerekli adımların atılması elzem hale gelmiştir.” ifadelerini kullandı.

DİYANET, MEB, STK`LAR VE MEMLEKETİN ÂLİMLERİ BAŞTA OLMAK ÜZERE HERKESE İŞ DÜŞÜYOR

Her kesime sorumluluklar düştüğünün altını çizen Şimşek, “Islah faktörü eksik kalmışsa diğer ilim dalları ile bu toplumu düzeltmek çok zordur. Baktığımız zaman eğitim seviyesi her geçen gün artıyor. Gariptir ki suç işleme oranı azalmamakla birlikte artıyor. Demek ki eğitimden öte ihtiyaçlar vardır. Bu hususta başta Diyanet, MEB, STK`lar ve memleketin âlimleri başta olmak üzere herkese iş düşüyor. Herkes kendi sorumluluğun bilinciyle çalışması gerekiyor. Din âlimleri insanlara Kur`an`ın ahkâmlarını anlatması gerekiyor. MEB ve DİB`in, çocukları sağlıklı bir eğitim müfredatından geçirmesi lazımdır. Bir diğer hususta televizyonların da ıslah edilmesi gerekiyor. Televizyonlar gün boyu suça teşvik, cinsel konulara özendiriyor. Bunu da görmemiz gerekiyor. Bunlar suç üretiyorlar. Burada izlenen her şey gerçek hayatta da uygulanıyor. Bunların yerine daha yapıcı ahlaklı maneviyata dair programlar olsa inanıyorum ki durum daha farklı olurdu. “ şeklinde konuştu.  

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir