Tarih, Tahrik Ve Tahlil
Bazen sevmediğimiz bir huyumuzdan dolayı kendimize kızdığımız anlar olmuştur. Mesela gönlümüz hep az uyumaktan yanadır.
Bazen sevmediğimiz bir huyumuzdan dolayı kendimize kızdığımız anlar olmuştur. Mesela gönlümüz hep az uyumaktan yanadır bu cihette tutarlı olmaya çalışırız; ama uykunun dozunu kaçırdığımızda duygularımızla içten içe kendimize çok kızar ve özeleştiri yaparız. Tıpkı benim, “üniversitede derslerde güncel, tarihi veya siyasi konularda kendi fikrimi söylememe”me kızdığım gibi…
Okuduğum Tarih Bölümünde “ne işe yaradığını bilmediğim bir ders”e profesör bir hoca geliyor. Hoca hemen her derste konu ile ilgili ayet, hadis okur. Hoca, önceki dönemlerde derslerimize girmiş ve hocanın ayetli, hadisli ders anlatışına çokca şahit olmuştum. Bu dönemde de aynı üslûbunu devam ettirmekle beraber derste Türklerin İslam’a girmeden önceki hayatlarından övgüyle bahsediyor. Efendim Türkler zaten şöyleydi de zaten böyleydi… vs, hayretler içinde hocayı dinlerken içimden de: “Türkler o kadar iyiydi de İslam’a girmelerine ne gerek vardı...” diye geçirdim. Dakikalar böyle ilerlerken gayri-ihtiyari, hocanın sözünü böldüm. O kadar tahrik olmuşum ki, söze nasıl müdahale ettim ben de anlamadım. “Hocam” dedim. “İslamiyet’ten önceki Türklerden böyle bahsediyorsunuz, acaba bu İslam dini Türklere hiçbir şey kazandırmadı mı, İslamiyet’i böyle etkisiz eleman gibi göstermenin manası ne? Hâlbuki İbni Fadlan’ın eserinde İslam öncesi Türkler hakkında telaffuz etmekten hayâ edeceğim kıssalar var. Neticede İslamiyet’ten önce bütün milletler cahiliye dönemi yaşıyordu.” desek de ee... Profesör adam bu, “haklısınız, galiba biraz abarttım” diyecek değil ya. Zaten böyle konularda -hoca nezdinde- öğrencinin haklı gösterilme ihtimali milyarda bir gibi bir şey…
Neyse, ben hocadan daha müsamahalı açıklamalar beklerken hoca, nasıl bir alaka kurduysa Hür Adam filminden Üstad Bediüzzaman’ın Türkler fazileti hakkındaki sözlerini sıralamaya başladı. Bununla da yetinmeyip Üstad üzerinden Şeyh Said’i kötülemeye başladı. Her ne kadar Üstadla Şeyh Said arasında her hangi bir ihtilaf olmadığını, Üstad’ın “Allah, bana kalemle; Şeyh Said’e silahla cihad etmeyi nasip etti.” Söylediğini belirtmeye çalışsam da hiç biri kabul görülmedi. Münakaşaya birkaç doğulu arkadaşım da lehime katılınca diğer öğrenciler muhabbetten rahatsız oldular ve hocadan konun kapanmasını istediler. Hoca da son olarak tekrar konu ile ilgili aynı görüşünü belirttikten sonra Oğuz Hân’ı Allah’tan Türklere gönderilen bir “Nebi”dir dedi ve konuyu radikal bir şekilde kapattı. Ben de konuyu uzatmadım, zaten meseleye İslami bir bakış açısı getirmeye çalışırken ırkçılıkla suçlanmıştım.
İlk paragrafta belirttiğim gibi, derste konuşkan biri olmadığım için kendime çok kızıyorum. Sınıfta “suya sabuna dokunmayan biri” imajını verdiğim için kendime çok kızıyorum.
“Ne işe yaradığını bilmediğim bir ders demiştim ya, onu da açıklıyayım: Dersin adı “Türklerde İnsani Değerler.” Kanımca bu değer “bazılarınca” maksimum seviyeye ulaştı. Öyle ki, bu değer, insan türünü aşıp “Hayvansever” adı altında Kurban Bayramında Allah için kestiğimiz kurbanlıkları da kapsadı. Ne de olsa katliam yapıyoruz!
Son sınıf öğrencisiyim. Dört yıldır sınıfta sesimi çıkarmamıştım, bir kere sesimi çıkardım kimileri rahatsız oldu ve susturulduk… “Hayırlısı olsun.” Bu durum benim için kötü bir tecrübe olsa da benim; lise, dershane veya üniversite öğrencisi olan kardeşlerime tavsiyem: “Sağlam delillerle derslere katılımcı olun ve bun alışkanlık haline getirin.”
Veysi Karaduman / Sakarya – Yaş: 24
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.