Ubeydullah Durna`yı katledenler 7 yıldır bulunamadı
PKK yandaşları tarafından katledilen Mustazaf-Der Yüksekova Şubesi Başkan Yardımcısı Ubeydullah Durna`nın, aradan geçen 7 yıla rağmen katillerinin bulunmaması olayı faili meçhul kıldı.
PKK yandaşları tarafından katledilen Mustazaf-Der Yüksekova Şubesi Başkan Yardımcısı Ubeydullah Durna'nın katillerinin bulunmaması "Ubeydullah Durna'nın davası rafa mı kaldırıldı?" sorusunu akıllara getiriyor.
Hakkâri'nin Yüksekova İlçesi'nde PKK tarafından şehid edilen Yüksekova Mustazaf-Der Şube Başkan Yardımcısı Ubeydullah Durna'nın katledilmesinin üzerinden 7 yıl geçti. Aradan geçen bunca yıla rağmen faillerin tespiti ya da yakalanması adına devlet hiçbir şekilde bir adım atmadı ve olay faili meçhul olarak kaldı.
Hükümet yetkililerinin, kendi hükümetlerinden önce dahi pek çok faili meçhul cinayeti çözüp faillerini ortaya çıkardıklarını ve kendi dönemlerinde hiçbir cinayetin faili meçhul kalmadığını söylemesine karşı şehid Ubeydullah Durna cinayeti bir vesika olarak duruyor.
Ubeydullah Durna kimdir?
Peki, hükümet ve devletin faillerini bulmakta oldukça isteksiz davrandığı Ubeydullah Durna kimdir?
Şehid Ubeydullah Durna, 5 Şubat 1981 yılında Hakkâri'nin Yüksekova (Gever) İlçesi'ne bağlı Aksu (Gagewran) Köyü'nde doğdu. Ailenin en büyük çocuğu olan Ubeydullah'ın kendisinden küçük 5 erkek, 4 kız kardeşi bulunuyordu. İlkokul mezunu olan Ubeydullah, askerlikten sonra köy camisinde Kur'an eğitimi almış, daha sonra ailenin isteği üzerine İstanbul'a çalışmaya gitmişti. Yaklaşık iki sene İstanbul'da çalıştıktan sonra Yüksekova dönmüş ve akabinde de evlenmiştir. Ubeydullah, o yıllarda İslamî çalışmalarına ağırlık vererek kendisini yetiştirme gayretine girmiştir. Evliliğinde bir kız ve bir erkek olmak üzere iki çocuğu olan Ubeydullah, geçimini sağlamak için inşaat işçiliği yaparak geçimini sağlıyordu. İş hayatında sahip olduğu ahlak ile yanında bulunan insanların hep dikkatini çekmiş ve her zaman işini sağlam yapan ve sözünün arkasında duran biri olarak tanındı.
Son anları ve şehadeti
Onlarca kez kendi eliyle onardığı başkan yardımcılığı yaptığı dernek binasının yeniden hedefte olduğunu duyan Ubeydullah, ailesinden son kez ayrılarak derneğe gitti. Daha çatıyı onarmasının üzerinden bir gün geçmemişti ki PKK/BDP(şimdiki HDP) yanlıları yeniden derneği yakmaya çalışıyorlardı. Ubeydullah ve arkadaşları saldırganları iki-üç kez püskürttüler. Dışarıda iki-üç kez püskürtülen saldırgan grup daha kalabalık ve silahlı bir şekilde olay yerine gelmişlerdi.
Polis oradaydı kameralar kayıttaydı
PKK elemanları ve BDP yanlıları o gün polisi bırakarak Mustazaf-Der şahsında Yüksekova'nın imanlı gençlerini hedef almaya başladılar. Bir anda Mustazaf Der'e yönelen PKK/BDP'liler, ellerindeki molotofları dernek binasına atarak derneği içindekilerle birlikte yakmaya başladı. Polis oradaydı ve kameralar açıktı. Dernek binasında mahsur kalan Ubeydullah ve arkadaşları son çare olarak derneğin çatısına çıktılar. Pusuda bekleyen karanlık eller, PKK/BDP'lileri saldırganların bulunduğu grubun içinden biri uzun namlulu silahla ateş etmeye başladı. Açılan ateşle hedef alınan Ubeydullah Durna vurularak şehid edildi. Olayın üzerinden geçen 7 yıl geçti ama davayla ilgili en ufak bir gelişme yaşanmadı. Davanın üstü adeta örtülerek zaman aşımına bırakıldı.
Dava avukatı Mehmet Mehdi Oğuz, 2016 yılında Ubeydullah Durna'nın cinayete ilişkin İLKHA'ya önemli açıklamalarda bulunmuş dosyanın tamamen akamete uğratıldığını ve adeta rafa kaldırıldığını vurgulamıştı.
"HÜDA PAR ve Mustazaflar Cemiyeti'ne mensup insanlara karşı birçok faili meçhul cinayetler işlendi"
Oğuz, o dönem yapılan röportajda şunları söylemişti: "Ubeydullah Durna'nın şehit edilmesiyle ilgili dosyalar tamamen rafa kaldırılmış durumdadır. Dolayısıyla cinayet faili meçhul bir konuma geldi. Devlet yetkililerinin, adli birimlerinin dosya aydınlatma gibi bir dertleri söz konusu değildir. Daha önceki demeçlerimizde de kamuoyuyla görüşmelerimizde yine şunu dile getirmiştik; bu bir siyasi ve bölgemiz açısından kritik öneme sahip bir cinayettir. O dönemlerde de bu cinayet aydınlatılmaz ise beraberinde başka cinayetleri de getireceğini söylemiştik, ama maalesef cinayet aydınlatılmadı. Cinayetin aydınlatılmamasıyla beraber birçok HÜDA PAR ve Mustazaflar Cemiyeti'ne mensup insanlara karşı birçok faili meçhul cinayetler işlendi ve halen bu tehlike varlığını sürdürüyor. Dolayısıyla o gün, o cinayet aydınlatılmış olsaydı, failleri adalet önüne çıkarılıp gerekli cezalar verilseydi belki de ondan sonra tekrar aynı cinayetleri işlemekten çekinecektiler."
"Emniyet içerisinde birileri bu cinayetin aydınlatılmaması için bir uğraş veriyor"
İlçede olay çıkaran PKK yandaşlarının, güpegündüz polisin gözleri önünde kapatılan Mustazaf-Der Yüksekova Şubesini hedef aldığını ve orada Ubeydullah Durna'nın şehit edildiğini anımsatan Oğuz, olayın polislerin gözleri önünde yaşanmasına rağmen faillerinin hala ortaya çıkarılmadığını belirtmiş, "Cinayet tamamen polislerin gözleri önünde ve emniyete yakın bir noktada gerçekleşiyor. Dolayısıyla bu olay akla şunu getiriyor; Emniyet içerisinde de birileri, bu cinayetin aydınlatılmaması için bir uğraş içerisinde olduğu ve buna göz yumduğu sonucu ortaya çıkıyor. Bu siyasi bir cinayettir, siyasi cinayetlerin aydınlatılması için arkasında siyasi bir iradenin olması lazım. Hükmet veya devlet yetkilileri eğer bu meseleyi ciddiyetle ele almış olsalardı, bu mesele çoktan aydınlatılır, failleri de yakalanırdı." ifadelerine dikkat çekmişti.
"Suçlar, cinayetler mustazaf bir kesime işlendiği zaman tamamen örtbas ediliyor"
Bu ülkede suçlar ve cinayetler mustazaf ve mazlum kesime karşı işlendiği zaman hemen örtbas edildiğini ifade eden Oğuz, "Zaman zaman AK Parti Hükümeti'nin çeşitli açıklamalarda bulunarak, 'Hükümetimiz döneminde aydınlatılmamış faili meçhulün kalmadığını ve faili meçhullere kesinlikle yer olmayacak' gibi söylemlerde bulunulduğunu görüyoruz. Ancak Ubeydullah Durna'nın cinayetinden tutun, bugün 6-8 Ekim olaylarında bile yapılan katliamlarda faillerin yakalanmasına kadar yeterince üzerine gidilmediğini görüyoruz. Maalesef Türkiye'de böyle bir kördüğüm var. Suçlar, cinayetler belli bir kesime mustazaf bir kesime, sahipsiz bir kesime işlendiği zaman tamamen örtbas ediliyor ve gerekli hassasiyet gösterilmiyor. Ancak arkasında devlet gücü olan veya belli bir çevrenin, belli bir siyasi ideolojinin arkasında olduğu birine yönelik suikast yapıldığı zaman, çok daha hassas bir şekilde olayın üzerine gidildiğini görüyoruz. Bu da adaletin bağımsız olmayışından, tek taraflı oluşundan, hak ve hukukun her zaman güçlüden yana olduğunu ortaya koyuyor." diye konuşmuştu.
Durna cinayetinin aydınlatılmamış olması büyük bir ayıp ve leke olarak bu işten sorumlu olan insanların önünde durduğuna dikkat çeken Oğuz, Adalet Bakanlığı'nın dosyanın aydınlatılması için gerekli talimatları vermesi gerektiğini dile getirmişti. (İLKHA)