• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
YENİDEN SOĞUK SAVAŞ
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

FİKRET ÖZKAN- DOĞRUHABER

Rus eski çifte ajan Sergey Skripal ile kızı Yulia, İngiltere'nin Salisbury kentinde bir tür sinir gazı ile zehirlenerek öldürüldü. Yaşanan bu olayın ardından ABD ve Avrupa Birliği`nden Rusya`ya eşine çok rastlanmayan bir tepki geldi. Yaşananlar üzerine ABD yönetimi, İngiltere'de eski bir Rus ajanın zehirlenmesi olayından sorumlu tutulan Rusya'nın ABD'de görev yapan 60 diplomatını sınır dışı etme ve Seattle'daki Rus konsolosluğunu kapatma kararı aldığı bildirildi. ABD`nin Rus diplomatları sınır dışı etmesiyle başlayan “Rus Diplomatlar Krizi”ni değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nadir Devlet, Batılı ülkelerin gelişmelere bu kadar eşzamanlı tepki vermesinin endişe verici olduğunu söyledi.

EN SERT TEPKİ ABD`DEN

ABD ve bazı AB ülkeleri koordine bir adım atarak çok sayıda Rus diplomatı sınır dışı etme kararı aldıklarını açıkladı. Rusya`ya en sert tepki ABD`den geldi. ABD, 60 Rus diplomatı sınır dışı etme ve Seattle`daki Rus Konsolosluğu`nu kapatma kararı aldı. 28 AB üyesi ülkeden 16`sı da çok sayıda Rus diplomatı sınır dışı etme kararı aldı.

TÜRKİYE YAPTIRIM UYGULAMADI

Avrupa kanadındaki kararı, AB ile Türkiye arasındaki liderler buluşması için Bulgaristan`ın Varna kentinde bulunan AB Konseyi Başkanı Donald Tusk açıkladı. Tusk, önümüzdeki günlerde ve haftalarda, aralarında yeni sınır dışı kararlarının da yer alabileceği, koordineli ek önlemlerin gündeme gelebileceğini söyledi. Rus diplomatları sınır dışı etme kararı alan ülkeler arasında; Fransa, Almanya, Romanya, İsveç, Polonya, Çekya, Litvanya, Hollanda, Danimarka, İtalya, Letonya, Estonya, Macaristan, İspanya Hırvatistan ve Finlandiya bulunuyor. Norveç, Ukrayna, Arnavutluk ve Kanada da benzer karar alırken, Türkiye`den konuya ilişkin açıklama Bakanlar Kurulu Toplantısı`nın ardından Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ`dan geldi. Bozdağ, Rusya`ya herhangi bir yaptırım kararı almayı düşünmediklerini açıkladı. Dışişleri ise, Skripal`e yönelik saldırıyı kınadı.

“HAYRA ALAMET DEĞİL”

ABD`nin ülkesindeki 60 Rus diplomatı sınır dışı etmesi ve Seattle`daki Rusya Başkonsolosluğu`nu kapatmasının ardından Ukrayna, Kanada ve AB üyesi 14 devletin daha, ülkelerindeki Rusya kordiplomatiğini sınır dışı edeceğini açıklaması, dünya gündemine bomba gibi düştü. Küresel siyasete “2`nci Soğuk Savaş Dönemi” hatta “3`üncü Dünya Savaşı” endişesinin gölgesi düşerken, İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nadir Devlet, Batılı ülkelerin krize bu kadar eşzamanlı tepki vermesini “Hayra alamet değil” diye değerlendirdi.

“SKRIPAL SALT İNGİLTERE`Yİ DEĞİL, TÜM BATI`YI RAHATSIZ ETMİŞ”

Krizin, İngiltere Başbakanı Theresa May`in, eski bir Rus askeri istihbarat ajanı Sergei Skripal ile kızına 4 Mart`ta yapılan kimyasal saldırının ardından, İngiltere`deki 23 Rus diplomatını “persona non grata” (istenmeyen adam) ilan etmesi ve Rusya`ya göndermesiyle başladığını hatırlatan Devlet, “Rusya bu sorumluluğu üstlenmedi. Ancak Sovyetler Birliği`nden ABD`ye göçmüş ve kimyasal silahlar laboratuvarında bizzat çalışmış olan Tatar kökenli Vil Mirzayanov bu kimyasalın Sovyet laboratuvarlarında imal edildiğini ifade etmiş, İngiliz bilim adamları da bu iddiayı teyit etmişlerdi. Soğuk Savaş döneminde yurt dışındaki muhaliflere KGB tarafından kullanılan bu metodun tekrar gündeme gelmesi anlaşılan yalnız İngiltere`yi değil, diğer Batı ülkelerini de ciddi olarak endişeye sevk etti” dedi.

“RUSYA`NIN SALDIRGANLIĞI ARTIYORDU”

Rusya Devlet Başkanı Putin`in son dönemdeki saldırgan tavırlarının ABD ve AB`nin Rusya`ya uyguladığı ambargoların devam etmesine neden olduğunu ifade eden Devlet, “Rusya Gürcistan`a saldırarak iki bölgesini koparmış, ardından Ukrayna`dan Kırım`ı ilhak etti. Halen ülkedeki ayrılıkçıları her şekilde desteklemeye devam ediyor. Suriye`de Batı`nın tercih etmediği Beşşar Esad rejimine bilhassa askeri alanda yardım ediyor. Karşılığında aldığı hava ve deniz üslerinden ayrılmayacağını da bildirdi. En son olarak da, tam seçimlerin arifesinde, yeni geliştirdiği nükleer başlıklı füzeleri ile hemen her ülkeyi tehdit etmesi başkentlerde ‘Acaba bu nevi silahlanmalar ciddi bir dünya savaşına mı götürecek` soruların sorulmasına neden oldu” diye konuştu.

GERİLİM 3`ÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI`NA GİDER Mİ?

Rus diplomatların sınır dışı edilme kararlarının dünyayı yeniden kutuplaşmaya ve ciddi çatışmalara götürmesinin olası olduğunu belirten Devlet, “Aslında sınır dışı edilecek diplomatların hepsinin casus olması da gerekmiyor. Trump`ın bu kararı 2016 yılında Başkan Obama`nın 35 Rus diplomatını ihraç etmesinden 15 ay sonra gerçekleşti. O dönemde Rusya, ABD Başkanlık seçimlerine karışmakla suçlanmıştı.  Tabii Rusya Federasyonu da karşılık olarak bu ülkelerin diplomatlarını sınır dışı edecektir. Neticede ilişkiler daha da gerginleşecek, görüşmeler yapılsa bile sonuç alınamayacak gibi görünüyor. Hatta mesela Suriye`de bir hata sonucu silahlı çatışmaya bile gidilme tehlikesi mevcut.  Batının bu derecede eşzamanlı tepki vermesi hayra alamet değil” ifadelerini kullandı.

İSLAM ÜLKELERİ KRİZİ FIRSATA ÇEVİRMELİ

Son yaşanan olayların Soğuk Savaş öncesi çıkar çatışmaları olarak nitelendiren HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz, “Batı bloku ile Rusya arasında yaşanan diplomatik krizde Beyaz Saray`da yapılan şahin atamaların da etkisi olduğunu düşünüyorum. Siyonizmin etkisindeki Batı Bloku Rusya`yı cezalandırmak istiyor. ‘Casus Krizi` olayın görünen yüzüdür. Asıl sebep ise Rusya`nın oyun kurucu olma rolünü artırması, İran`a ve Şam rejimine yardım etmesi ve Türkiye`yi NATO`dan uzaklaştırma çabası içine girmesi gibi sebeplerden dolayı Batı Blok`unun kendi emperyalist emellerini Rusya`nın geciktirdiğini düşünmesinden dolayı Rusya`yı cezalandırma yoluna gitmişlerdir.  NATO müttefiki Türkiye`nin Rusya`ya yönelik diplomatları sınır dışı etme uygulamasına kesinlikle müdahil olmaması gerekir. Tam tersine İslam dünyasında oyun kurma potansiyeli olan ülkelerin çıkar çatışmasından istifade ederek kendi bölgelerindeki çatışmaları kendi aralarında çözerek bir fırsata dönüştürmelidirler.

 

KUTU

SOĞUK SAVAŞ

Soğuk Savaş, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD ile Sovyetler Birliği arasında sürdürülen sürekli gerginlik ve sınırlı çatışma biçimidir. Soğuk savaş geriliminin azaldığı ya da çok yoğunlaştığı dönemler de olmuştur.  "Soğuk Savaş" deyimini ilk kez 1947 yılında ABD'li Bernard Baruch kullanılmıştır. II. Dünya Savaşından sonra Orta, Doğu ve Güneydoğu Avrupa'da SSCB'nin etkisi artmaya başlamış ve bu bölgedeki ülkeleri bir ölçüde kendi şemsiyesi altına almıştır. Bundan korkan ABD ve İngiltere, Batı Avrupa'da ve başka yerlerde ve Sovyet yanlısı komünist partilerin iktidara gelmemesi için çeşitli girişimlerde bulunurlar. Uyguladıkları Marshall Planı ile Batı Avrupa ülkeleri ABD'nin nüfuzu altına girerken, Doğu Avrupa ülkelerinde de Sovyet yanlısı komünist hükümetlerin kurulması ile Soğuk Savaş doruğa ulaşır. Bunun yanında ABD, Truman Doktrini çerçevesinde, Batı Avrupa'nın SSCB'ye karşı korunması için çaba harcar. Bunun sonucu olarak da NATO (North Atlantic Treaty Organization-Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) kurulur. Buna karşı, SSCB'de Varşova Paktı'nı kurar ve Çin'de ise Sovyet yanlıları iktidarı ele geçirir. Böylece soğuk savaşı daha belirgin hale getiren bloklar oluştur ve çeşitli çatışma konuları ortaya çıkar.

SOVYET RUSYA`NIN DAĞILMASIYLA SOĞUK SAVAŞ BİTMİŞTİ

Kore ve Vietnam savaşları, Berlin Sorunu, 1956-59 yılları arasında Ortadoğu'daki çekişme, U-2 casus uçağı olayı, Küba krizi gibi olaylar soğuk savaşın doruğunu oluşturur. Soğuk savaşta blok liderlerinin kendi blokları içerisinde yer alan ülkelerin içişlerine karıştıkları da olmuştur. 1962'den sonra (özellikle Küba bunalımından sonra) yavaş yavaş ortaya çıkan "detant" (yumuşama) dönemiyle karşıt iki blok, yerini daha karmaşık bir yapıya bırakır. Nükleer silahların yayılmasının önlenmesi konusunda görüşler vurgulamaya başladılar. İki blok arasındaki çekişmeyi sona erdirmek için 1975 yılında iki blok ülkelerinin katıldığı AGİK (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı) çerçevesinde Nihai Senet imzalandı. Fakat Asya ve Afrika'daki karışıklığın tırmanması bu detente (yumuşama) sürecini sona erdirdi. 1980'lerin başında yeniden soğuk savaş dönemine girildi. Fakat 1985 yılında SSCB Komünist Parti Genel Sekreterliğine Mikhail Gorbaçov'un gelmesiyle iki blok arasındaki buzlar erimeye başlar. 1989 yılında Doğu Avrupa'da başlayan rejim değişikliği ve soğuk savaşı simgeleyen Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla II. Dünya Savaşından sonra başlayan süreç sona ermeye başlar.1991'de ise SSCB'nin çökmesiyle Soğuk Savaş sona erdi.

Bu haberler de ilginizi çekebilir