Van'da Halkın Gündemi
Kritik ve sıkıntılı zamanların ardından bahar mevsiminin sıcak yüzü ile karşılaşan Vanlıların sıkıntılarını, endişelerini ve temennilerini dinledik.
VAN - Art arda yaşanan depremlerden sonra bastıran ağır kış koşulları nedeniyle sıkıntılı günler yaşayan Van halkı, en çok da yetkililerin duyarsızlığından şikayetçi . Halk, seçim zamanları kapılarını çalan kişilerin zor günlerde kendilerinden çok uzakta olduğunda, hem fikir
İşte Van halkının kendi dilinden sıkıntı ve sorunları
Nizamettin Atacan "Depremde Van halkı yalnız bırakıldı. Özellikle belediye başkanından yana hayal kırıklığına uğradık. Seçildiği ilk dönemlerde gelip gidiyordu. Ama son zamanlarda hiç ilgilenmiyorlar. Depremde diğer belediyelerin hepsinin ilgisini gördük. Ama bizim yanı başımızdaki belediye başkanının ne yüzünü ne de yardımını gördük.
Tüm mahallelerin yolları çamur altında ama kimse ilgilenmiyor. Valilik te yeterli değil. Yardımları baya dağıttılar ama asıl ihtiyaç sahibine değil de rastgele dağıtıldı. Özellikle bankalar tarafından esnaf mağdur edildi. Borçlarımızı erteletebilirlerdi. Ama maalesef kimse bir çaba sarf etmedi. Milletvekilleri ise sadece seçim dönemlerinde yüzlerini gösteriyorlar."
Şahin Buran (Sanat Sokağı Esnafı)"Büyükşehir olma yolunda olan bir ile yakışmayacak şeyler yapılıyor. Yıllardır sanat sokağında kunduracılık yapıyoruz. Ama birden gelip sokağı kapattılar. Gecekonduyu andıracak kulübeler yapılıyor. Ama belediye ne sokak planını ne de buradaki esnafı düşünüyor. Yalnızca parayı verdikleri için o insanlara istedikleri yerlerde kulübe açtırıyorlar. Defalarca başvurduk ve bunlar daha güzel bir yerde yapılabilir bizimde yolumuz kapanmaz dedik. Ama maalesef parayı veren düdüğü çalıyor. Yıllardır açık olan ve dokusunu koruyan sokağı bozup diğerlerine peşkeş çekiyorlar. Ne şehir planı ne de biz diğer esnafların hakkı gözetiliyor."
Fuat Dost ve A.Haydar Çağaç (YYÜ öğrencileri)"Deprem günü buradaydık. Ama depremden sonra burada yapabileceğimiz bir şey yoktu. Dolayısıyla memleketimize gittik. Depremden önce şehir merkezinde evlerde kalıyorduk. Ama döndüğümüzden bu yana barınma sorunu yaşıyoruz. Depremden dolayı evi boşaltmak zorunda kaldık. Ama şimdi ev bulamıyoruz. Şu anda üniversitede konteynırlarda kalıyoruz ama dışarıda kalan arkadaşlar var. İkinci dönem herkes gelecek. O zaman evlere geçmek zorundayız. Ama kiralarda sıkıntı var. Dolayısıyla riskli olan evlere geçmek zorunda kalacağız. En büyük endişelerimiz bunlar."
Hacı İbrahim (esnaf)"Bence şu an kafa yormamız gereken en önemli gündem Suriye. Çünkü Suriye meselesi ümmetin bir meselesidir. Orda her gün orda onlarca insan ölüyor. Filistin meselesine nasıl sahip çıkıyorsak Suriye'ye de öyle sahip çıkmamız gerekir. Oradaki kardeşlerimiz için daha duyarlı olmalıyız. Şu bir hakikattir ki, Esed rejimi gibi, Esed'in yerine geçecek olan rejim de kukla bir rejim olacaktır. Çünkü Ulusal Konsey adıyla bir araya gelenler de İslam'dan renk almamış insanlar. Hatta İsrail, Esed rejimi ile de, gelecek olan rejimle de müttefik olacağını söylüyor. Ama kimin geleceği endişesi bizi şu an yönlendirmemeli. Çünkü biz, Kur'an'ın bize öğretmiş olduğu 'bir insanın dünyadan daha değerli olduğu' öğretisine inanıyoruz. Bu nedenle Önemli olan oradaki kardeşlerimizin zulüm altından kurtulmasıdır. Tek umudumuz ve beklentimiz ise Müslümanların uyanık olması ve hazırlanmış olan kukla otoritelerin boyunduruğuna girmemeleri."
Mehmet Salih Karaman (öğrenci)Eğitim sisteminde değişiklik diye her zaman birkaç biçimsel düzenleme yapılıyor. Oysa eğitimin sorunu daha farklı ve içerikle alakalıdır. Hâlâ ortaokul Türkçe kitapları hazırlanırken Atatürk ile ilgili en az üç temaya yer verme zorunluluğu var. Eğitim artık bu ideolojik dayatmalardan kurtulmalıdır. Eğitim süreci hazırlanırken tarihimize ve kültürümüze bağlı referanslar kullanılmalıdır. Batı'da hazırlanmış elbiseleri artık üzerimize giyemiyoruz. Bize ya dar geliyor ya da geniş. Onların ayrı bir tarihi ve kültürleri var. Bizim de ayrı bir dokumuz var. Ve eğitimde de bu farklılıklar gözetilmelidir. Eğitimin özü bir medeniyet tasavvurudur. Kendi medeniyetine özgü bir eğitim modeli geliştirilmelidir. Dolayısıyla bir Doğu İslam milleti olarak düşündüğümüzde Kur'an'dan uzak ve ona zıt bir eğitim sistemi düşünemeyiz. Eğitimin başarısı ancak bu öz ve değerler gözetildiğinde mümkün olabilir."
Ubeydullah Karaman (öğrenci)
"Bence en önemli sorun ülkemiz gençliğinin durumudur. Bugün gençler için tek yaşantı ve görev eğlence ve oyun haline gelmiş. Birileri bunu gençlerin önüne koymuş ve gençliği buna bağımlı hale getirmiş. Geçliğin kendisini bulmaması için her türlü faaliyet gençlik üzerinde denenmektedir. Amaç gençliğin özüne dönmesini engellemektir. Ve bunun sonucunda değerlerine yabancılaşmış yönsüz bir gençlik ortaya çıkmaktadır. Eğitim sistemleri ve ailelerin bilinçsizliği de bu amaçlara hizmet etmektedir. Günümüz gençliğinin dinamizmi heba ediliyor. Kıblesiz ve yönsüz bir gençlik yetişiyor. Toplumun önüne konulan yol nereye götürüyor bu sorgulanmıyor. Gençler ise ideal ve olgun insanın nasıl olacağını, buna götüren kaynakların neler olduğunu bilmiyor. Tüm vaktini ve enerjisini oyun ve eğlence salonlarında harcıyorlar. Gerek devlet ve gerekse aileler bu gidişi engellemek ve düzeltmek için elinden geleni yapmalıdır."
Murat Öztunç (kitapçı)" Toplumumuza baktığımızda en önemli sorun var olan cehalet ve bilinçsizliktir. Okur yazar ve meslek diploması alan insan sayısı çoğalıyor belki ama, asıl bilmesi gerekenleri ve yüce insanî değerlere ulaştıracak olan hakikatleri bilenler çok az maalesef. Tarihe de baktığımızda toplumların çökmesinde ve hastalık kapmasında en önemli etken cehalet ve Hak'tan uzaklaşmadır. Bizim toplum da gittikçe değerlerine yabancılaşmaktadır. Ve bu gidişin önüne geçmenin tek yolu ise okumaktır. Kur'an'dan ve dinimizin bize sunduğu kaynaklardan beslenmektir. Biz de toplumdaki bu ihtiyacı görüp ona göre bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Özellikle insanları kitaplara daha yakınlaştırmak ve toplumda var olan bilgisizliğin önüne geçmek için kitap kampanyaları yapıp insanların ucuz bir şekilde kitapları temin etmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bu amacımız doğrultusunda çalışmalarımız ve hizmetlerimiz devam edecektir."
Selman Muğuç (İlahiyat Fakültesi Öğrencisi)"Depremden dolayı yaşanan travmaları ve psikolojik bozuklukları gidermek için Hacettepe Üniversitesinden Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik ekipleri geldi üniversitemize. Bunların amacı üniversite öğrencisine psikolojik destek verip eğitim öğretime motive etmekti. Ama sözde psikolojik destek veren bu insanlar oldukça önemli hassasiyetleri de göz ardı ediyorlar. Açık saçık olan bayan görevliler ilahiyat öğrencilerine psikolojik destek vermeye çalışıyor. Ama bu normal bir şey değil. İlahiyat bir uzmanlık alanı değildir sadece. Bu bölümü okuyan insanların bazı hassasiyetleri var. Psikolojik danışmanlıkta bile bireysel farklılıklar gözetilmiyorsa başka nerde gözetilebilir ki tüm ekip bayanlardan oluşuyor ve hassasiyetler gözetilmiyor. Bu trajikomik bir durumdur."
Abdullah Öztürk "Van büyük bir deprem yaşadı ve insanların düzeni bozuldu. Herkes bırakıp bir yere gitti. Biz de batman'a gittik. Ama bir çadır dışında yardım almadık. Fakat bu süreçte oldukça üzücü olan şeylerle karşılaştık. İnsanlarda inanç ve kanaat eksikliği var. Bu tür şeyler her zaman karşılaşabileceğimiz olaylar. İnsanlar kulluk bilincinden ve bu dünyanın geçici olduğundan yana gaflete düşmemelidirler. Özellikler insanların aç gözlü olduklarını ve gereksiz bir endişeye kapıldıklarını gördük. Bunun sonucunda da birbirlerinin haklarını ihlal ettiler. Kimi zaman ihtiyaçları olmadığı halde çeşitli yardımları alabilmek için birbirlerini ezdiler. Oysa biz Müslüman'ız, önce kardeşlerimizi gözetmeli ve daha kanaatkâr olmalıyız. İnşallah gereken dersleri çıkarmışızdır." (Serdar Anlamaz-İLKHA)