Karanlık odaklar neyin peşinde
Kirli dilleriyle topluma güvensizliği aşılayan karanlık odaklar algı yönetme yöntemleriyle yaptıkları haberlerle İslami değerlere saldırıyor. Yaşanan taciz ve cinayet vakıalarını ballandıra ballandıra anlatan medya organları haberleri izlenemez ve okunamaz hale getirdi. Konuya tepki gösteren Peygamber Sevdalıları Platformu Sözcüsü Yahya Oğraş ve Prof. Dr. Sefa Saygılı, medya eliyle algıların yönetilerek güvensizlik ortamı oluşturulmak istendiğine dikkat çekti.
Muhsin Şenol-Zeki Aras/DOĞRUHABER
İslami değerlere düşmanlığı meslek haline getirmiş odakların medyada kullandığı kirli dil zirve yapmış durumda. İslami faaliyet ve etkinlikleri kriminalize etmeye yönelik kullandıkları dil bir yana ahlaki erozyonu olduğundan büyük gösterme, sapıklıkları normalleştirme çabaları da dikkat çekiyor. Kamuoyu bu İslam düşmanlığını, yalan ve iftirayı meslek edinmiş çevrelerin neyin peşinde olduğunu merak ediyor.
İSLAMİ FAALİYETLERE DÜŞMANLIK
Toplumu değerleriyle buluşturma çabasındaki İslami faaliyetlere yönelik ulusalcı-Kemalist ve sol çevrelerden yoğun bir saldırı yapılmaktadır. İnsani ve ahlaki hiçbir faaliyetin içerisinde olmayan, fedakârlığın ve muhtaçlara yardımcı olmanın ne anlama geldiğini bilmeyen bu “karanlık odaklar” hayırlı çalışmaları baltalamak, engellemek, mahkûm etmek, eğer bunları başaramazlarsa iftiralarla karalamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Peygamber Efendimizi yeni nesillere tanıtma amaçlı siyer sınavlarına, kız ve erkek medreselerine yönelik karalayıcı, suçlayıcı ve ihbar edici bir dil kullanan bu karanlık odakların dış bağlantılarının ve özellikle de Siyonist terör çetesi ile olan bağının deşifre edilmesi birçok sorunun cevabını ortaya çıkaracaktır. Kamuoyu şimdi böyle bir adımın atılmasını beklemektedir.
YALAN HABERLERLE TOPLUMSAL ALGIYI DEĞİŞTİRME
Karanlık odaklar, kirli bilgiler, yalan haberler ile toplumsal algılar üzerinde oynama yapma, kimi ahlaksızlıklar üzerinden İslami değerlere düşmanlığı açığa vurma çabasına giriyorlar. Bu yalan haberlerden biri de Türkiye`nin taciz ve tecavüz olaylarında dünyada birinci sırada olduğu iddiasıdır. Bu yalan haber üzerine İslami faaliyet yürüten kurumları hedefe almakta, öte tarafta İslam Hukukunun bu konulardaki önleyici ve caydırıcı kurallarından söz etmemekte ya da o kuralları “çağdışı” diye aşağılamaktadırlar.
Bundan birkaç yıl önce yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre dünyada taciz ve tecavüzün en çok yaşandığı ülkeler şöyle sıralandı: Etiyopya, Hindistan, Kanada, İsveç, Srilanka, Güney Afrika, Fransa, ABD, Almanya, İngiltere…
İŞGALCİ SİYONİST ÇETEYİ MEŞRULAŞTIRMA
Siyonist terör çetesinin verdiği bilgiler üzerinden değerlendirmeler yapmak ve işgal altındaki bölgelerin tümünü “İsrail” olarak tanımlamak bu karanlık odakların en belirgin dili olarak kendini gösteriyor. İşgalci çetenin siyaseti doğrultusunda yazılar yazdırılmakta ve bunun için bizatihi terör çetesinin memurları görevlendirilmektedir. Bu doğrultuda en insanlık dışı katliamlar normalleştirilmekte, gerçeklerin üstü örtülmekte, mazlumlar terörist olarak gösterilmektedir.
“HABERLERİ İZLEYENLERİN VE OKUYANLARIN ALGILARI YÖNETİLİYOR”
Medya`da kötü bir algı operasyonu yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Sefa Saygılı, “Sanki ülkede bu tip olaylardan geçilmiyor gibi bir algı üretiliyor. Hâlbuki bu tip olaylar diğer ülkelere göre Türkiye`de çok daha az yaşanıyor. Bazı medya organları bu tip taciz, tecavüz veya ensest haberi gördüğü zaman ballandıra ballandıra anlatıyor. Bu haberi izleyen vatandaşlar ise sanki her tarafta çocukları için bu tip tehlikeler varmış gibi algılıyor ve haddinden fazla bir koruma altına alıyor çocuğunu. Bu da çocuğu tedirgin ediyor. Toplumda bir güvensizlik ortamı oluşturulmak isteniyor. Cinayet haberleri o kadar çok veriliyor ki sanki herkes bir birini kesiyor. Artık haberleri izleyemez durama getirildik. Haberleri izleyenlerin ve okuyanların ise algıları yönetiliyor.” dedi.
“TOPLUMDA GÜVENSİZLİK UYANDIRAN HABERLERE İZİN VERİLMEMELİ”
Özellikle dini eğitim veren kurumlara yoğun saldırı olduğunu dile getiren Saygılı, “ Dini eğitim kurumlarında bu tip olaylara daha az rastlanır. Temennimiz hiç yaşanmamasıdır. Ama insan faktörünü değiştiremiyorsunuz. Fakat bazı medya organları dini eğitim kurumlarında yaşanan bir olayı o kadar büyütüyor ki sanki her kurumda böyle olaylar oluyor. Hâlbuki en az dini kurumlarda oluyor. Fakat işte o bir kısım medya bu olayı gereğinden fazla abartıyor. RTÜK`ün veya devletin diğer kuramlarının bu tip haberleri çarpıtarak ve insanların algısıyla oynayan haberlere müdahale etmesi gerekiyor. Her şeyi devletten beklemekte olmaz tabi. Doğruhaber gibi diğer sorumlu medya organları ve STK`lar da bu işin üzerinde durmalı. Algıları yöneten ve toplumda güvensizlik uyandıran haberlere izin verilmemeli.” ifadelerini kullandı.
“NİTELİKLİ VE SAĞLAM BİREY YETİŞTİRME BİZİM ÖNCELİĞİMİZDİR”
Asıl gayemiz rutin hale getirdiğimiz bu sınavla rızayı ilahiyi kazanmak olduğunu belirten Peygamber Sevdalıları Platformu Dönem Sözcüsü Yahya Oğraş, “Hz. Peygamberin hayatını kendi hayatımızın merkezine yerleştirmek için sınavı özenle hazırladık bilhassa genç neslimizin bu konuda ki eksikliklerini tamamlamak için çaba sarf ediyoruz. Yeni neslimizin manevi olarak tedarikli olmasını istiyoruz inşallah bu uğurda çalışmalarımız devam edecektir. Malumunuzdur ki devlet büyüklerimiz dahil birçok kişinin şikayet ettiği gençlerimizde ki manevi boşluktur. Bizde bu şikâyetleri ve serzenişleri dinlemekle kalamayız, bir uğraş, bir ıslahat içerisinde olmamız gerektiğini düşünüyoruz. Biz Peygamber Sevdalıları olarak yeni neslimizin manevi duygulara sahip, kutsallarını önemseyen ve Allah`ın istemiş olduğu bir birey olmaları için onlara Hz Muhammed`in (s.a.v) hayatını öğretme çabasındayız. Yeniden insan olma, nitelikli ve sağlam birey yetiştirme bizim önceliğimizdir.” dedi.
“ÇALIŞMALARIMIZ SİYER SINAVIYLA SINIRLI DEĞİL”
Siyer Sınavı`nın yaptıkları çalışmaların sadece bir kolu olduğunu ifade eden Oğraş sözlerine şöyle devam etti: “Bunun dışında; haftalık sohbetler, genç kız ve erkeklere sosyal faaliyetler, seminerler ve Mevlit etkinlikleri gibi nice çalışmalarımız mevcuttur. ‘Yılın 12 ayını nasıl daha iyi bir şekilde geçirebiliriz` bunun üzerine çalışmalar yapıyoruz.”
“FAALİYETLERİMİZ ANADOLU`NUN HER NOKTASINDA ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE YAPILMAKTADIR”
‘Hakkı savunanların karşısında tarihin her döneminde batılı savunanlar çıkmıştır.` diyen Oğraş, “Bize karşı bir tavır sergileyenlere karşı gerek hukuki anlamada gerekse insani anlamda bunlardan önce bu insanların Hz. Peygamberin hayatlarını anlamamışlardır. Onun taşıdığı mesajı bu insanlara da ulaştırmamız gerekiyor. Hakkımızda kara propaganda yapanlar keşke bizi arayıp bir de bizi bizden dinleseler niyetimizi bizden öğrenseler. Bu işin arkasında suiistimallere yer olmadığı zaten aşikâr bir şekilde ortadır. Faaliyetlerimiz Anadolu`nun her noktasında şeffaf bir şekilde yapılmaktadır. Bu işin herhangi bir kastı yoktur, kimse boşuna hesap yapmasın. Art niyetle bunu gündem yapanları Allah`a havale ediyoruz. Hüsn-ü zannımızı koruyarak bilmediklerinden dolayı böyle bir işe koyulmuşlardır, diyoruz.” şeklinde konuştu.
“OLAYI KARANLIK YERLERE ÇEKENLERİ RABBİMİZ ISLAH ETSİN”
Kendilerine karşı art niyet besleyenlere seslenen Oğraş, “Şunu da ifade edelim, çalışmalarımızın sekteye uğraması için hala ısrarla bu tür yollar içine girenler şunu iyi bilsin ki, çalışmalarımızın devamı için elbette biz de hukuki olarak meselenin takipçisi olacağız. Ama yine ifade edelim ki bizim birinci gayemiz bizi anlamalarıdır ve bunu onlara tavsiye ediyoruz. Hz. Peygamberin sevdasını ve davasını herkes şiar edinir, halkımız Peygamberini seviyor. Bir sulandırma olayı var, meseleyi daha farklı noktalara çekmeye çalışan karanlık eller var. Bu noktada herkesin bizi anlamasını umut ediyoruz. Bu hayırlı işe herkesin bir şekilde yardım etmesi onlar içinde hayırlı olacaktır. Olayı karanlık yerlere çekenleri Rabbimiz ıslah etsin.” ifadelerini kullandı.