HÜDA PAR Gn Bşk. Yapıcıoğlu: Türkiye Amerika ile savaşıyor
25. gününde devam eden Afrin Harekatı, Türkiye ve dünya gündemindeki yerini korurken, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, PYD/PKK`ye 4 bin tır silah ve lojistik destek sağlayan Amerika`ya dair önemli bir tespitte bulundu. Yapıcıoğlu, Türkiye orada YPG ile PKK ile savaşmıyor. Çünkü onlar Amerika`nın kara gücü. Amerika`nın askerleridir. Öyle ya Amerika onları eğitti, silah verdi; istikamet verdi, hedef gösterdi git vur` dedi ve onlar da gidip vurdu. Öyleyse onun isminin Coni olmaması, başka bir şey olması bir şey değiştirmiyor. dedi.
Mehmet Erkan Yavuz/DOĞRUHABER
Bursa`da partisinin 2. İl kongresinde konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gündeme dair önemli tespit ve açıklamalarda bulundu. Yapıcıoğlu, parti olarak kurulduğu günden beri adalete bakış açıları, FETÖ`nün geçmişi ve mağdur ettiği insanlar, ABD ile devam ettirilen stratejik müttefiklik, Afrin Operasyonu`nun yansımaları, terör çetesi israilin siyonist oyunları ve İslam aleminin içinde bulunduğu dağınıklığa dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.
“ONLAR AMERİKA'NIN KARA GÜCÜ, AMERİKA'NIN ASKERLERİDİR”
Türkiye`nin ‘Zeytin Dalı` adıyla başlattığı Afrin harekatı ile ilgili önemli tespitlerde bulunan Zekeriya Yapıcıoğlu, “Memleketin gündemini meşgul eden hususlardan bir tanesi de Afrin Operasyonu. Her gün hemen herkes bu konuda bir şeyler söylüyor. Biz başından beri söyledik. Diyoruz ki, keşke Afrin Operasyonu`nun yapılmasına ihtiyaç kalmasaydı. Keşke durum bu noktaya gelmeseydi. Niçin başladı Afrin operasyonu? Güya sözüm ona dost ve müttefik ABD, ‘ben 30 bin kişilik sınır ordusu kuracağım` dedi. Hükümet yetkililerimiz hop oturup, hop kalktı. Bu nasıl dostluk, nasıl müttefiklik? Bu müttefiklik hukukuna sığar mı? Dost dosta bunu yapar mı? ‘Yapmayın etmeyin, bakın bunu yaparsanız geliriz vururuz` dedi ve gitti girdi. Biz de o gün dedik, aslında Türkiye orada YPG ile PKK ile savaşmıyor. Çünkü onlar Amerika'nın kara gücü. Amerika'nın askerleridir. Öyle ya Amerika onları eğitti, silah verdi; istikamet verdi, hedef gösterdi ‘git vur` dedi ve onlar da gidip vurdu. Öyleyse onun isminin Coni olmaması, başka bir şey olması bir şey değiştirmiyor.” diye konuştu.
“SİZ ONA ‘DOST VE MÜTTEFİK` DEDİKÇE SİZİN BAŞINIZ BELADAN KURTULMAYACAKTIR”
Hükümet yetkililerinin işgalci ABD`yi dost ve müttefik olarak görmekten vazgeçmesi gerektiğini ifade eden Yapıcıoğlu, “Şimdi hala Türkiye diyor ki, ‘biz NATO üyesiyiz. Biz Amerika ile stratejik müttefikiz. Biz dostuz. Amerika şu desteğini kestiği zaman bu sorun çözülecek. Amerika destek verdiği müddetçe bölgede sorunlar devam edecek.` Daha geçtiğimiz gün hükümet sözcüsü Yozgat`ta söyledi. Sorun neymiş? Amerika'nın onlara destek vermesi. Biz ilk söyledik. Sorun Amerika'nın kendisidir. Sorun sivrisinek değil, bataklıktır bataklık. Bataklık Amerika'dır. Amerika'yı oraya davet ettiğiniz gün biz söyledik. Ey hükümet yetkilileri! Siz zannediyor musunuz ki, Amerika gelip oraya girdiğinde Suriye'nin mazlum halkının menfaatleri için çalışacak? Ya da bölgedeki diğer ülkelerin menfaatini gözetecek. Ya da onlara hayırlı olacak bir adım atacak? Böyle bir şey zannediyor musunuz? O bütün dünyanın kanını emse doymayacak bir vampirdir. Onun yeryüzünde bir tek dostu vardır, o da siyonist terör çetesi israil. Bir de onun menfaatleri... Siz ona ‘dost ve müttefik` diye hitap ettiğiniz müddetçe, sizin başınız beladan kurtulmayacaktır. Onun verdiği füzelerle sizin tanklarınız da vurulacak, yarın Allah korusun uçağınız da düşecek. Siz hala ‘dost ve müttefik` demeye devam mı edeceksiniz?” dedi.
“EMPERYALİSTLERİ DAVET ETMEK BÜYÜK BİR YANLIŞTI”
“Suriye'de olaylar baş gösterdiğinde yapmayın, etmeyin, Allah aşkına şu emperyalistleri buraya davet etmeyin, onlar gelirse hepinizin başına bela olur.” dediklerini anımsatan Yapıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Bu ümmetin iç meselesidir ey İslam ülkelerinin yöneticileri! Toplanın bir araya gelin. Şu ümmetin iç meselesini kendi aranızda çözün. Suriye'de mazlum bir halk var. Suriye'de zalim bir yönetim var. O halkın meşru, makul bazı talepleri var. Fakat bu talepleri yönetime kabul ettirmenin yolu silaha sarılmak değil, iç savaş çıkarmak değil. Çözüm olmaz. O zamanki hükümetin bazı yetkilileri dediler ki, ‘biz sabahleyin bir gireriz sınırdan, evelallah Şam'da Emeviye Camisi'nde ikindi namazımızı kılarız. Ne oldu? 2011'in 15 Mart'ında başlayan bu olaylar, 7 yıla yakın bir zaman geçti daha ikindi olmadı mı? Sizin saatiniz mi durdu. Yapmayın dedik. Sizin yanı başınızda yangın çıkarsa, bundan etkilenirsiniz dedik. Herhangi bir bölge ülkesi karışırsa, bölünürse bundan herkes zarar görür dedik. Bu bizim politikamız olamaz.”
“25 MİLYONLUK BİR ÜLKEDE 1 MİLYON KİŞİ ÖLDÜ”
Komşu ülkelerde yaşanan savaşlardan ders çıkarılması gerektiğine vurgu yapan Yapıcıoğlu, “Suriye'de olaylar başladığında dedik ki, ‘Ey batı, ey özgürlük savaşçısı, ey insanlığın değerlerinin savunucusu! Bakın Suriye'de insanlık ölüyor bir el atın` dedik. Allah akıl versin. Geldiler işte.. Geldiler 60 ülkelik bir koalisyon kurdular. İŞİD'i vuruyoruz diye yüzbinlerce ton bomba attılar. 1 milyon insan öldü; rejimin eliyle, rejimi destekleyenlerin eliyle, muhaliflerin eliyle ya da batılı koalisyonlarının eliyle. Ne fark eder. 1 milyon candan bahsediyoruz. 25 milyonluk bir ülkede 1 milyon kişi öldü. 25 milyonluk bir ülkede 5 milyon kişi yurtdışına kaçtı. Nüfusun yarısı yer değiştirmek zorunda kaldı. Baştanbaşa bir ülke harap oldu. Biz zannettik ki onlar geldiğinde oraya medeniyet inşa edecekler öyle mi? İnsan bir ders alır.” şeklinde konuştu.
“BİZ ÜMMETİN VAHDETİNİ GÜNDEMİMİZDE TUTMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
İslam ümmetinin vahdetini konuşmaya devam edeceklerinin altını çizen Yapıcıoğlu, şöyle konuştu: “Ümitlerimizi taze tutalım. Birileri şimdi bunun sırası mı, sizin başka gündeminiz yok mu? demesine bakmadan, aldırış etmeden biz ümmetin vahdetini, Müslümanların birliğini sürekli gündemimizde tutmaya devam edeceğiz. Hem de en üst sıralarda. Çünkü biz hastalığı teşhis etmiş bulunuyoruz. Bizim hastalığımız birbirimize kardeş nazarıyla bakmayı unutmuş olmamızdandır, ihmal etmemizdendir. Bizim hastalığımız birbirimizden ayrı düşmemizden dolayıdır. Küfrün bu kadar üzerimize gelmesinin sebebi onun çok güçlü olmasından değil, bizim güçsüz düşmüş olmamızdandır. Bizim güçsüzlüğümüz sayıca azlığımızdan değil, ittifaksızlığımızdan dolayıdır. Onlar maddi silahlara sahip, bizim silahımız bizim birlik-beraberliğimiz, kardeşliğimiz onların en güçlü silahlarından daha güçlüdür, ama biz o elimizdeki dünyanın en güçlü silahını ihmal etmişiz bir kenara bırakmışız. Bizim şimdiki imkanlarımız, şimdiki aklımız, şimdiki servetimiz, şimdiki kuvvetimiz bine katlansa biz bunun tamamını; şu ümmetin bir araya gelmesi için, Müslümanların yeniden kardeş olması için sarf edeceğiz. Adaletin tesis edilmesi için sarf ederiz. Başka bir yol da bilmeyiz. Yol varsa budur başka bir yol bilmeyiz.”
“28 ŞUBAT VE FETÖ MAĞDURLARI 20 YILDAN FAZLADIR ZULMEN CEZAEVİNDELER”
28 Şubat cuntacılarının ve FETÖ`nün oluşturduğu devlet hafızası ile 20 yıldan fazladır cezaevlerinde yatan masum insanların olduğunu, hükümetin derhal bu zulme son vermesi gerektiğini söyleyen Yapıcıoğlu, “Siz bir yerde bir zulüm yapıldığını tespit ettiniz, zalime de zalim dediniz. ‘Ey zalim! Sen bir zamanlar bu memlekette güya adalet dağıtıyordun ama sen zulmetmişsin` dediniz. Bir de ceza olsun diye onu oturduğu makamdan indirdiniz. Bazılarını da götürüp cezaevine kapattınız. Yeterli mi? Peki onun zulmettiği, onun zulmen cezaevine tıktığı, orada ömür tüketen insanlarla yan yana, bitişik koğuşta durmaya devam ediyor bu insanlar. Siz o mazlumların hakkını iade etmediğiniz müddetçe işinizi yapmış oluyor musunuz? Siz çıkıp diyeceksiniz ki memleketin adalet bakanı olarak, 'bizim hakim ve savcı olarak görevlendirdiğimiz, 10 yıl kol kola, yan yana yürüdüğümüz, her türlü imkanı verdiğimiz, Anayasa değişikliğinden sonra Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu`nu teslim ettiğimiz, bu şekilde Yargıtay`a da çöreklenmelerine fırsat verdiğimiz adamlar bizi kandırdılar. Vatandaşlarımıza zulmettiler. Öyleyse biz de onların cezasını veriyoruz. Ama onların zulmettikleri de cezaevlerinde yatmaya devam etsin.` Ya bu nasıl mantıktır. Bu nasıl adalet anlayışıdır. Böyle bir şey olur mu?” diyerek devam eden hukuksuzluğa dikkati çekti.
“GERÇEKTEN ADALET TERAZİSİ BOZULURSA, TOPLUMUN DENGESİ BOZULUR”
Adalet terazisinin bozulması halinde zulmün ayyuka çıkacağını belirten Yapıcıoğlu, böyle bir ortamda da birlik ve beraberliğin de ortadan kalkacağına vurgu yaptı. Yapıcıoğlu, “Gerçekten adalet terazisi bozulursa, toplumun dengesi bozulur. Gerçekten adalet terazisi doğru tartmazsa toplumsal huzur kaybolur. Zulüm ayyuka çıkarsa kardeşlik bozulur. Kardeşlik bozulursa birlik-beraberlik yok olur, sadece lafta kalır. Birlik-beraberlik olmazsa o zaman siz temelden sarsılırsınız. En düşük bir rüzgârda yıkılırsınız, yıkılmaya mahkum hale gelirsiniz. Gücü sizinkinin onda biri bile olmayan, bir avuç kendini bilmez gelir sizinle oynar, sizi sallar, sarsar, tehdit eder ve ediyorlar da.. Hâlbuki biz biliyoruz ki, toplu vurdukça yürekler; onu top sindiremez. Siz yüreklerin toplu vurmasını istiyorsanız, adaleti tesis edeceksiniz. Hiç kimse, ‘ben haksızlığa uğradım. Ben zulme uğradım` hissine kapılmayacak. Eğer böyle bir hisse kapılan varsa o da, o hislerinde yanılıyor olacak. Veya hiç olmazsa adaletsizlikleri, asgariye indirmek için bir çaba içerisinde olacaksınız. Göz göre göre haksızlıkların yapılmasına seyirciyi kalmayacaksınız. Zira zulme rıza zulümdür.” ifadelerini kullandı.