Çözülme: Yüzyılın Serüveni
Sur eski Belediye Başkanı Cemal Toptancı yeni kitabı Çözülme` ile ilgili gazetemizin sorularını yanıtladı. Toptancı, kitabın yazılış amacını şöyle nitelendirdi: Resmi ve ideolojik tarihin yazmadığı, Türkiyeli Kürdlerin son yüzyılda yaşadıklarını bir sivil tarih anlayışı içinde özetlemek istedim.
Muhsin Şenol-DOĞRUHABER
27 Mart 1994`te Diyarbakır`ın Sur ilçesine Belediye Başkanı olarak seçilen ve 3 yıl 8 ay bu görevde kalan Cemal Toptancı yeni bir kitap yazdı. ‘Çözülme` kitabıyla ilgili gazetemizin sorularını yanıtlayan Toptancı, kitabın yazılış amacını şöyle anlattı: “Resmi ve ideolojik tarihin yazmadığı, Türkiyeli Kürdlerin son yüzyılımızda yaşadıklarını bir sivil tarih anlayışı içinde özetlemek istedim.”
“TÜRKİYELİ KÜRDLERİN SON YÜZYILIMIZDA YAŞADIKLARINI BİR SİVİL TARİH ANLAYIŞI İÇİNDE ÖZETLEMEK İSTEDİM”
Kitabın Osmanlı sonrası Kürdlerin yaşadıklarının bir özeti olduğunu belirten Toptancı, “Siyasi arenamızda yaşadığımız son yüzyılımıza farklı bir pencereden bakmak için bu kitabı yazdım. Bu topraklarda, geçmişten günümüze yaşadığımız sıkıntılarımızı ve bu sıkıntıların gelişmesi ve izalesi yönünde, seküler ve mütedeyyin siyasilerimizin söz ve pratiklerini bu çalışmamda kısaca özetlemek için yazdım. Mustafa Kemal`den, Recep Tayyip Erdoğan`a kadar siyasi liderlerimizin Kürdlere bakışlarını ve bu hususta ki tasarruflarına bakmakta fayda gördüğüm için yazdım. Kısaca yaşadığımız son yüzyılda Kürdler için varlıklarını Kart-Kurt seslerinden türeyen bir cümle olarak niteleyen kafatasçı şovenlerden, günümüzde ülke üniversitelerinde Kürdoloji Bölümlerinin açıldığı, Devletin televizyon ve radyolarında Kürdçe yayın yapıldığı sürece nasıl geldiğimizi not düşmek için yazdım. Kısaca, resmi ve ideolojik tarihin yazmadığı, Türkiyeli Kürdlerin son yüzyılımızda yaşadıklarını bir sivil tarih anlayışı içinde özetlemek istedim.” Şeklinde konuştu.
“ATATÜRK`Ü KORUMA KANUNU`NA SADECE EDİRNE MİLLETVEKİLİ MEHMET ENGİNÜN MUHALEFET ETTİĞİNİ KİMLER HATIRLIYOR?”
Kitaptaki tüm konuların heyecan uyandıracak bilgilerle dolu olduğunu belirten Toptancı kitabındaki çarpıcı bilgilerin bazılarını şöyle sıraladı; “Şehid Şeyh Said`in kıyamına neden olan hilafetin kaldırılmasına, 158 mebus içinde sadece Gümüşhane mebusu Zeki (Kadirbeyoğlu) Bey`in muhalefet ettiğini günümüzde kaç kişi biliyor? Atatürk`ü Koruma Kanunu`na (5816 Sayılı Kanun) sadece Edirne milletvekili Mehmet Enginün muhalefet ettiğini kimler hatırlıyor? 1960 Pentagon kaynaklı askeri darbesinin perde arkasında ordumuzu milletten kopartmak ve onu inançsızlaştırmak için yapıldığını söylesem sizce heyecan uyandırmaz mı? İsmet İnönü`nün söylenildiği gibi Bitlisli Kürümoğullarından olmadığını, aslında bir Ermeni aileden geldiğini yazmam sizce heyecan uyandırmaz mı? Mesela CHP`nin tek parti döneminde ve hala mensuplarının İslam`a karşı düşmanlıkları nedeniyle sarf ettikleri sözler ile PKK`nin ve seküler Kürd siyasalının seçilmişlerinin de aynı halet-i ruhiye içinde, İslam`a ve Müslümanlara karşı düşmanca söz ve tavırlar içinde olma benzerlikleri gündeme getirildi mi? Umarım bu ve daha nice diğer konular aynı şekilde okurlar tarafından heyecanla okunacak konular olarak takdir görür diye düşünüyorum.
“KULP MUHAREBESİNDE 3 GÜN İÇİNDE 6.500 ŞEHİD VERİLDİ”
Tarih boyunca Türkler ve Kürtleri bir arada tutan temel nedenin Müslümanlık olduğunu vurgulayan Toptancı, “Malazgirt`te, Çaldıran`da, Sarıkamış`ta, Çanakkale`de, Kut`ül Amare`de, Muş`ta, Oğnut`ta, Bitlis`te, Kulp`ta (Pasur) ve Bingöl`de (Çapakçur`da) Müslüman Kürdler de, vatan sevgisinden önce, Müslüman kardeş sevgisi daha ağır basar. Mesela kitabımızın hemen baş kısımlarında, Enver Paşa`nın Hatıratında not düştüğü şu satırlara bir bakalım;” Sarıkamış ormanlarında, Erzurum`a kadar uzanan yollar üzerinde on binlerce Kürd gençlerinin cesetlerini bıraktık.” Tarih 7 Kasım 1916`dır, bu kez Mustafa Kemal`e bakalım Kafkas Cephesinde 16. Kolordu Komutanı olarak kaldıkları memleketim Diyarbekir günlerinde cephede bizzat 45 gün tuttukları günlüklerinden bir örnek verelim;”Batman Köprüsü ile Silvan arasında ve köprüden sonra yeni ölmüş iki beygir, insanlar ve hayvanlar açlıktan ölüyorlar.” Evet, açlıktan ölen insanlar ve hayvanlar arasında yaşayan Mustafa Kemal`in tanık olduğu bu manzara Kürdlerin yoğunluklu yaşadığı coğrafyadır. Sadece 1916 yazı Haziran ayında yapılan Kulp muharebesinde 3 gün içinde verdiğimiz kayıp 6.500 şehidimizdir ve bu şehidlerimizin %80 gönüllülerden teşekkül etmiş Kürd Milislerdir.
Sivas ve Erzurum Kongreleri öncesi aynı Mustafa Kemal Kürd şeyh ve meşaiklerine, Âlimlerine, Aşiret reislerine, Bey ve Ağalarına ve de Kürd kanaat önderlerine mektuplar yazar. Birlik ve beraberliklerinden söz eder.” şeklinde konuştu.
“YAŞADIĞIMIZ BÜTÜN ASKERİ DARBELER PENTAGON`UN EMRİYLE İCRA EDİLDİ”
Kitabında üç dönemden bahsettiğini dile getiren Toptancı sözlerini şöyle noktaladı: “Kısaca gerek hilafetin gerekse saltanatın kaldırılmasının ve özellikle Lozan`da yapılan antlaşma ile adına devrim denilen değişimlerin tamamıyla İngilizlerin etkisiyle hayata geçirildiğini ifade etmek isterim. Bu vesileyle birinci dönemi İngiliz vesayeti olarak görüyorum. İkinci döneme her ne kadar çok partili parlamento hayatına geçişimiz olarak bakıyorsam da, burada vazettiğim Amerikan vesayeti, aslında 1944`lerde başlamış olup neredeyse 2003`e kadar devam etmiştir. İkinci dünya savaşı sonrası aslında henüz açıklanmayan ve İsmet İnönü`nün şefokratik döneminde, ABD ile imzalanan gizli anlaşmalarla başlayan bir Amerikan vesayetinden söz etmek isterim. Yaşadığımız bütün askeri darbelerin birer Amerikan vesayeti tasarrufları olduğunu ve Pentagon`un emriyle icra edildiğini burada not düşüyorum.
Keza Amerikan vesayetinin günümüzde ülkemize verdiği zararın daha yeni yeni farkında olmaya başlayan milletimiz için, kurtuluş tarihimize milat seçtiğim 2003 yılı aslında Erdoğan`la başlayan bir sürecin adım adım ayak sesleri olarak milletçe tanık olduğumuzu söylemek isterim. Ve bu nedenle üçüncü döneme artık rüyadan uyanmış milletimiz için vesayetlerden ve darbelerden kurtuluş mücadelesinin verilmeye başlandığı süreç olarak görmekteyim. 15 Temmuz 2016 üçüncü dönemin bir anahtarı olarak tarihteki yerini almış bulunmaktadır.”