"Kronik hastalıklar psikolojiyi de etkiliyor"
Uzmanlar, kronik hastalıkların kişide güvensiz ve kaygılı hissetmeye yol açtığını; kronik hastalığı olan bireylerin yüzde 25`inin psikolojik sorun yaşadığını belirtiyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, kronik hastalıkların bireyin yaşamını geri dönüşümsüz olarak değiştirdiğini belirterek hastalarda güvensizlik, tetikte olma ve artmış kaygının görülebildiğini söyledi.
Belirsizlik, kaygıyı artırıyor
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, "Kronik hastalıklarda ne hastalık ne de sonuçları statik/öngörülebilir değildir. Hastalığın seyri de yeni geliştirilen tedavilerin etkinliği de kişiye göre değişken olduğundan, hastada hakim olan duygu, bu belirsizliğin getirdiği güvensizlik, tetikte olma hali ve artmış kaygıdır." diye konuştu.
Özellikle "ağır" kronik hastalıkları bir 'kriz' olarak değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, "Kronik hastalıklar, bireyin kimliğini, yaşamdaki rolünü, sosyal destek sistemlerini, gelecek hedeflerini olumsuz yönde etkiler. Kişiyi 'diğer insanlardan talep eden' konumuna getirir." dedi.
Kronik hastalıklar psikolojik sorunlara neden oluyor
Kronik hastalıklara verilen tepkilerin aşamalarını sırasıyla şok, inkar etme, kayıp duygusu ve yas reaksiyon, kaygı ve depresyon olarak sıralayan Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, kronik hastalığı olan bireylerin yüzde 25'inin psikolojik sorun yaşadığını ifade ederek "Bu sorun çok uzun süre devam ederse, hastalık üzerinde de olumsuz etkileri olur" uyarısında bulundu.
Tedaviye uyumluluk kişiden kişiye değişiyor
Kişilerin kronik hastalığa ve tedavisine uyumunu etkileyen etmenlerin hastalıkla ilgili etmenler, hastalık öncesi kişilik özellikleri, bireysel farklılıklar, fiziksel ve çevresel etmenler olduğunu belirten Baripoğlu, "Tüm bu etmenler bireyin hastalığa atfettiği yorumu, uyum sürecini, baş etme mekanizmasını ve krizden ne şekilde çıkacağını belirler." dedi.
Hastalığından utanan kişiler ilaçlarını kullanmak istemiyor
"Kişi hastalıkla ilgili farkındalık geliştiremez ve kronik şekilde 'inkar' evresinde takılıp kalırsa ya da hastalığı toplum içinde 'utanılacak, gizlenmesi gereken' bir olgu gibi yaşıyorsa, bundan kaçmaya çalışacak ve ilaçlarını aksatacaktır." diyen Yrd. Doç. Dr. Baripoğlu, "Hastalık öncesinde kaygı düzeyi aşırı yüksek olan bir kişi ise bunun tam tersi, sürekli hastalık belirtilerini izlediği gibi, ilaçları konusunda da aşırıya varan hassasiyet gösterecektir." diye belirtti.
Hastalığın tedavisinde aile önemli
Sürekli ilaç kullanan kronik hastalığı olan kişilerde bir süre sonra özellikle ilaç kullanımında sorunlar yaşanabildiğini vurgulayan Yrd Baripoğlu , "Burada tedavi ekibine, hastanın yakın çevresine ve aileye önemli görevler düşmektedir. Öncelikle var olan kronik hastalığı ve bunun psikolojik etkileri hakkında ciddi bir psiko-eğitim almalı, yasını yaşamalı ve normal bir adaptasyon süreci geçirerek tedavi için üstlenmesi gereken sorumlulukları alması sağlanmalıdır." ifadelerini kullandı. (İLKHA)