HÜDA PAR Genel Başkanı İslam Dünyasını Uyardı "TUZAĞA DÜŞMEYİN"
Siyonistler ve işgalci ABD himayesinde Suudi Arabistan özelinde yaşanan gelişmeler, İslam dünyası üzerinde yeni fitnelerin, savaş ve planların yapıldığını ortaya koydu. Yemen, Suriye, Irak ve Afganistan`da yaşanan acı tecrübelerin ortada olduğunu belirten Zekeriya Yapıcıoğlu`ndan İslam dünyasına çok önemli bir uyarı geldi. Yapıcıoğlu, Müslümanların yaşanan gelişmeler karşısında uyanık olması gerektiğine dikkat çekerek, Tuzağa Düşmeyin dedi.
Mehmet Erkan Yavuz-Fikret Özkan/DOĞRUHABER
Suudi Arabistan`da 11 prens ve 4 bakanın görevden alınıp gözaltına alınması ve hemen ardından Lübnan Başbakanı Saad Hariri`nin bu ülkede istifasını açıklaması dünya gündeminin ilk sırasındaki yerini koruyor. Yaşanan gelişmelerle ilgili gazetemizin kendisiyle yaptığı röportajda HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, önemli tespitlerde bulundu. Yapıcıoğlu, yaşanan gelişmelerin Suudi yönetiminde yaşanan basit bir taht kavgası olmadığına, emperyalistlerin yeni fitneler için alan açmaya çalıştığına dikkat çekti.
Sizleri Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu ile yaptığımız röportaj ile baş başa bırakıyoruz.
“OPERASYON ÇOK SADE BİR TAHT KAVGASI DEĞİLDİR”
Suudi Arabistan`da başlayan iç ve dış gelişmeleri değerlendirebilir misiniz?
Geçtiğimiz hafta 48 saat içerisinde çok sayıda önemli hadise gerçekleşti. İran dini lideri Hamaney`in başdanışmanı Ali Ekber Velayeti Beyrut`ta Lübnan başbakanı Hariri ile görüştü ve bu görüşmeden hemen sonra Hariri Riyad`a gitti. Aynı hafta içinde ikinci gidişiydi. Daha sonda Yemen`den Riyad havaalanına bir füze saldırısı yapıldığı haberi düştü. Hariri Suudi Arabistan`da katıldığı bir TV programında başbakanlıktan istifa ettiğini açıkladı. Aynı açıklamada “İran nereye müdahil olduysa, orada yıkım ve kaostan başka bir şey kalmadı… İran`ın bölgeye uzanan elleri kesilecektir.” dedi.
Bu haberlerin ajanslar tarafından servis edilmesinden saatler sonra gözaltı dalgaları başladı. Trump “kral ve veliaht prens ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar” diyerek desteğini açıkladı. İran, Hariri`nin istifası için “Trump ve Prens`in kararı” dedi. Nasrallah da Hariri`nin Suud tarafından istifaya zorlandığını söyledi. Daha önce 24 Ekim`de Veliaht Prens “ılımlı İslam”a döndüklerini ve Radikal düşünceleri yakında yok edeceklerini söyleyerek uluslararası destek talebinde de bulunmuştu.
Bunlardan başka şu hususları da ilave etmek gerekir. Suudi Arabistan günde 7 milyon varil ile en büyük petrol ihracatçısı. Petrolün fiyatı dolar cinsinden ve dolarla satılıyor. Dolar`ın rezerv para olmasının en önemli sebebi budur. ABD artık petrol ithal etmek sorunda değil. Çin günlük 8 milyon varil petrol ithal ediyor ve petrolün dolarla satılmasına itiraz etmeye başladı. Şanghay Uluslararası Enerji Borsası`nda kendi endekslerini kurma çalışmaları başlatmış durumda.
Suudi Arabistan`da meydana gelen son gelişmelerin bu olayların hepsiyle ilgisi vardır. Olay çok sade bir taht kavgası değil. Olay sadece ABD yandaşı olanların diğerlerini tasfiyesi de değil. Olayların sadece ekonomik sebeplerle ortaya çıkmış petro-dolar meselesi olduğunu söylemek de mümkün değil. Bu olayların aktörleri veya merkezinde yer alanlar bu hesapların yapıldığını bilerek her biri kendi hesabını öncelemek suretiyle kârlı çıkma hesabında.
Prens kendi krallığının önündeki engelleri kaldırmak istiyor. Bunu yaparken ABD`nin hoşuna gidecek hamleler ile destek sağlamak derdinde. Hariri senaryoda kendisine biçilen rolü oynuyor. Siyonistler kendilerini güvende hissetmenin formülünün çevrelerinin tamamen istikrarsızlaşması olduğuna inanıyor. Suyu biraz daha bulandırarak avlanmak istiyor. ABD her zaman olduğu gibi daha büyük şeytanlıklar yapmanın hesabında; yeni çatışmalar çıkarmak istiyor. Bütün bunlar büyük bir kaos ile sonuçlanabilecek gelişmeler.
“TRUMP`UN TALEBİNİN YERİNE GETİRİLME İHTİMALİ YÜKSEK”
Suudi Arabistan`da görevden alınan prenslerden Velid bin Tallal, Trump`a “yüz karası” demişti, Trump ise “budala” demişti. Bu şahsın da gözaltına alınması bir hesaplaşma mı? Veya nasıl okunmalı?
Aslında olay çok daha büyük bir mesele ancak Trump gibi birisinin böyle bir talepte bulunmuş olması ve bu talebinin yerine getirilmiş olması da çok uzak bir ihtimal değil.
“SUUDİ ARABİSTAN VE İRAN`I ÇARPIŞTIRMAK İSTİYORLAR”
Hemen ardından Lübnan başbakanı Saad Hariri Suudi Arabistan`da olduğu sırada Başbakanlıktan istifa ettiğini açıkladı. Akabinde Mahmut Abbas Kral Salman ile görüştü. Bu resme bakarak Lübnan ve Filistin özelinde yeni bir savaş planları yapılıyor diyebilir miyiz?
Hariri`nin istifa açıklamasında kullandığı sert ifadeler işin daha geniş çaplı düşünüldüğü izlenimi veriyor. Lübnan ve Yemen üzerinden Suudi Arabistan ve İran`ı çarpıştırmak istiyorlar.
“DOLAR REZERV OLMAKTAN ÇIKARSA ABD`NİN SALTANATI SONA ERECEK”
Trump, Suudi Arabistan`daki kaos gecesi yaşanırken şu tweeti attı : “Suudi Arabistan`ın Aramco`nun halka arzını New York Borsası`nda yapmasından ötürü çok müteşekkir oluruz. ABD için çok önemli!” Suudi yönetimi Aramco`nun yüzde 5`ini ABD`de halka arza açacağını duyurdu, ancak ABD tamamını istiyor. Aramco`nun değeri ise 2 trilyon dolar. Hatırlanacağı üzere Trump göreve geldiğinde ABD`nin dış borcunun olduğunu, bunu körfez ülkelerinin karşılayacağını belirtmiş ve ardından körfezde Katar merkezli bir kriz başlamıştı. Buradan hareketle operasyon ABD merkezli ve tamamen ekonomik denilebilir mi?
ABD dünyanın en büyük ekonomisi ama aynı zamanda en borçlu ülkesi. Toplam borcu 15 trilyon dolardan fazla. Ekonomik gücü doların rezerv para olmasından, enerji ve değerli madenlerin fiyatlarının dolar cinsinden olmasından ve bu borsalarda alış-verişin dolarla yapılmasından kaynaklanıyor. Sadece enerji başka bir para cinsiyle alınıp satılmaya başlarsa dolar rezerv para olmaktan çıkacak ve ABD`nin saltanatı sona erecek. En büyük petrol şirketi ve ihracatçısı bu nedenle ABD için çok önemli. Bu açıdan bakıldığında şirketin değerinden onlarca kat daha fazla bir ektisi olduğunu söyleyebiliriz.
“SİYONİZM`İN UŞAKLARI YENİ FİTNE PEŞİNDE”
İslam dünyası Siyonist ve işgalci ABD`nin himayesinde taşeronların eliyle kan gölüne çevrildi, (Suriye, Yemen, Irak, Afganistan…) son yapılan operasyonlar da yeni bir işgal planının habercisi olabilir mi?
Siyonizm`in ve uşaklarının yeni fitneler peşinde olduğu veya mevcut fitneleri körüklemek istediği çok açık. Allah korusun, fitneleri yeterince büyütebilirlerse, ondan sonra işgal planlarını da devreye sokacaklar.
“MÜSLÜMANLAR YANLIŞ YAPAN İDARECİLERE KARŞI SESLERİNİ YÜKSELTMELİDİR”
Bütün bunları göz önünde bulundurarak İslam ümmeti bunlardan nasıl bir ders çıkarmalı, bu planları nasıl akamete uğratır?
Onlar özellikle İslam dünyasına bir tuzak kuruyorlar. Kurdukları bu tuzakta bazı İslam ülkelerinin yöneticilerini de kullanmak istiyorlar. Eğer herhangi bir İslam ülkesinin yöneticileri kendi menfaatlerinin emperyalizm ile birlikte hareket etmekte olduğunu düşünür ve bu şekilde hareket ederlerse hazırlanan bu tuzağa düşmüş ve kardeşlerinin de düşmesine yardımcı olmuş olacaklar. Müslümanlar oyunu görüp tedbirlerini alırlarsa bu tuzakları emperyalistlerin başına patlar.
Bunun için bölge ülkeleri;
Başını ABD`nin çektiği Batı emperyalizminin hiçbirisine dost olmadığını ve asla olmayacağını anlamalı, hazırlanan tuzağın büyük olduğunu ve hepsini düşürmek üzere planlandığını görmeli, bölgeyi kaosa sürükleyecek hiçbir gelişmenin herhangi bir bölge ülkesinin çıkarına olmadığı anlaşılmalı; herhangi bir bölge ülkesinin aleyhine olacak bir şekilde kendi “ulusal çıkar”larını öncelememelidir.
Emperyalistlerin, aralarındaki çekişmelerden faydalanmasına fırsat vermeden sorunlarını adalet temelinde çözmeli veya en azından bu yolda diyaloglara başlamalı.
Karışıklıklar çıkarmak için elverişli bir zemin oluşturan iç sorunları hızlı bir şekilde çözme yolları aramalı.
Müslüman halklar yanlış yapan idarecilerine karşı seslerini yükseltmelidir.