• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
Daha önce uyarmıştık! KORKULAN OLDU
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

MEHMET DEMİR - HABER MERKEZİ

Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde zaman zaman arazi üzerinden ölümlü kavga ve saldırılar da yaşanıyor. Son olarak iki hafta önce yaşanan arazi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan olayda iki kişi hayatını kaybetmişti. Öte yandan arazi anlaşmazlıkları nedeniyle bölgede pek çok aile birbirlerine karşı kanlı bıçaklı hale gelirken, tüm uyarılarımıza rağmen devlet bir kadastro memurunu görevlendirip arazi sahiplerinin sınırlarını netleştirmiyor.

ŞANLIURFA`DA İKİ KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ

Şanlıurfa`da arazi anlaşmazlıkları aile ve aşiretleri birbirleriyle karşı karşıya getiriyor. Adlarına tapulu arazilerin kendilerinden habersiz başkasına verilmesi üzerine çıkan kavgalarda çoğu zaman kan akıyor, insanlar hayatlarını kaybediyor. Bir fitneye dönüşen arazi anlaşmazlığından en son iki hafta önce Viranşehir ilçesinde gerçekleşen silahlı saldırıda Ramazan ve Fadıl Gülsever isimli dayı ve yeğen, tarlalarında bulundukları sırada bir grup tarafından silahlı saldırıya uğrayarak hayatlarını kaybetti.

BİR YIL ÖNCE BUNU YAZDIK

Daha önce DOĞRUHABER gazetesi olarak arazi sorunu ve anlaşmazlıkları sorunu gündeme taşıyarak yetkililerin önlem alması gerektiği yönünde uyarıda bulunmuştuk. Kasım 2016`da yaptığımız haberin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala ciddi bir adımın atılmadığı, yaşanan son olayla ortaya çıktı. İşte daha önce bir türlü halledilmeyen arazi anlaşmazlıkları konusunda yetkilileri uyardığımız ilgili haberimiz...

“ARAZİLER ÜZERİNDEN HALKI BİRBİRİNE KIRDIRTMAK İSTİYORLAR”

Şanlıurfa'da, 1970'li yıllarda satın aldıkları köylerinin arazilerine, 2014 yılında çıkarılan 6537 numaralı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunun, gerekçe gösterilerek aralarında bürokrat ve avukatların da bulunduğu kişilerce el konulmaya çalışıldığını belirten bölge halkı, bu durumun, önü alınamayacak olumsuzlukları beraberinde getireceğini vurguladı.

Söz konusu kanunun öne sürülerek köylülerin yıllardır ekip biçtikleri arazileri köylüden habersiz bir şekilde başkalarının üzerine tapu edilmesinin arkasında bir tür ‘arazi mafyası' olduğunu belirten mağdurlar, yıllardır ekip biçtikleri arazilerinin hiç tanımadıkları birilerine, üstelik kendilerinden habersiz verilmesi karşısında ne yapacaklarını bilemez haldeler.

Özellikle Şanlıurfa'nın ‘aşiretçilik' gibi sosyal gerçekliğine dikkat çeken köylüler, bu soruna çözüm bulunmaması durumunda bölgede etkin olan aşiretler arasında önü alınamayacak kan davalarının ortaya çıkabileceği yönünde tedirginliklerini ifade ettiler.

Yaşadıkları sorunu ve mağduriyeti anlatan Şanlıurfa'nın merkez Haliliye ilçesine bağlı Göktepe, Kepirli ve Derman mahallesi sakinleri, bu süreçte yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekerek yetkililerden kimsenin mağdur edilmeyeceği bir çözüm yolunun bulunmasını istedi.

Çok sayıda köylünün tarım arazisinin köylülerden habersiz başkalarına verilmesinin tüm Şanlıurfa'yı birbirine kırdıracağına dikkat çeken Göktepe Mahalle Muhtarı Hüseyin Yalçın, "Köyde hazine olsa gelip üstüne çökecek insanlar var. Mafya gibi bir şey olmuşlar. Kimsenin haberi olmadan köyden bir parse alıyorsa ve bunun tapusu 48 saat içinde arsa sahibinin bilgisi dışında çıkartılabiliyorsa bu işin içinde bir şeyler var demektir." dedi.

2015 yılında Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile bir toplantı yaptıklarını toplantıda bu sorunun tüm köylülerle yapılacak istişare ile çözüleceği kararının alındığını hatırlatan Yalçın, köylülerden habersiz yapılan girişimleri kabul etmeyeceklerini söyledi.

TOPLULAŞTIRMA AŞAMASINDA OLAN ARAZİLERE TAPU ÇIKARILDI!

Köylerindeki arazilerin toplulaştırma aşamasında olduğunu ve bu nedenle arazilerine tapu işlemlerinin yapılamayacağına dikkat çeken Yalçın, "Şu anda köyümüz toplulaştırma içinde. Tarım Reformu, Tapu Müdürlüğüne bir yazı göndermiş. O yazıya göre 13 Ekim'den itibaren bu tarlalar ne alınır ne de satılır. Kanunen yasak olmasına rağmen adamlar 25 Ekim'de tapu çıkarıyor. Tapu Müdürlüğü bu işi nasıl yapıyorsa anlamadım." diye konuştu.

"ANKARA'DA VEKİLLERLE GÖRÜŞEMİYORUZ"

Sorunun çözümü için Ankara'ya gittikleri halde milletvekilleriyle görüşemediklerini ifade eden Yalçın,"Ankara'ya gittiğimizde bile vekillerle görüşemiyoruz. Kaçıyorlar bizden. Yetkililerle görüştükse de icraat göremedik. Yetkililerden rica ediyoruz. Bütün köylüleri birbirine kırdırmasınlar. Birkaç kinin menfaati yüzünden bunlar kan davalarına dönüşür. Bu işe bir el atmaları lazım. TİGEM'de yüzlerce arazi var. Oradan bir parça verip göndersinler. Bizim hazinelere mi göz dikiyorlar. Bunları da bize satsınlar. Ama başkaları geldiği zaman zorumuza gidiyor. Sen gelip benim köyümde hakkıma tecavüz ettiğin zaman ben seni bırakmam." diye konuştu.

"BU ARAZİLERİN TAŞLARINI TOPARLADIK, TA Kİ İŞLENİR HALE GELDİ"

1972 yılında, o dönem köy olan Göktepe'yi satın almak için tüm köylünün, ellerinde ne varsa sattığını söyleyen Halil Kurt ise, köylerini ve arazilerini kimseye vermeyeceklerini belirtti.

Kurt, "Burada olduğumuz müddetçe köyümüzü savunacağız. 40-50-70 yaşına kadar bu köyün dertlerini çektik. Bu arazilerin taşlarını toparladık, ta ki işlenir hale geldi. Senelerdir uğraştık. Cumhurbaşkanımızdan istirham ediyoruz köyümüze sahip çıksın. Köyler olarak hepimiz mağduruz. Daha önce burada 60 kişiyken bu sayımız 200-500 kişiyi buldu. Topraklarımız bile bize yetmiyor. Başka kişiler getirilip buraya sokulmasın."

Bu sorunun çözülmemesi halinde büyük katliamların yaşanabileceği noktasında uyarılarda bulunan Recep Demir ile Hüseyin Emek ise yetkililerden sorunun çözülmesini istedi.

"SATILACAKSA ÖNCELİKLE TARLA SAHİPLERİNE SATILMASI LAZIM"

Özellikle şehir merkezine yakın imara açık köylerdeki arazilere el konulduğunu ifade eden Faruk Emek, "Bu köyde 200-300 genç olarak babalarımız ve dedelerimiz zamanında her şeylerini satarak bu köyü aldılar. Sonradan iade meselesi çıktı. Şehir merkezine yakın ne kadar köy, imara açık olan yerleri aba altından satmaya çalışıyorlar. Elimizde olan 50-60 dönüm bir tarlamız var ancak bize yetiyor. Satılacaksa öncelikle tarla sahiplerine satılması lazım. Bütün milletvekillerimiz ile muhtarımız görüşmek istiyor ama hepsi kaçıyorlar. Demek ki işin içinde milletvekillerimiz de var." ifadelerini kullandı.

1970'li yıllarda satın aldıkları tarlaların çorak topraklar olduğunu söyleyen Mahmut Bulut, 40 yıldır yaptıkları çalışmalarla arazileri ihya ettiklerini dile getirdi.

Aynı sorunun yaşandığı Derman Mahallesi sakinlerinden Hıdır Derman da on yıllardır işledikleri ve verimli hale getirdikleri arazileri kimseye vermek istemediklerini belirterek, en büyük hak sahibinin kendilerinin olduğunu kaydetti.

Devletin bu sorunun çözümü için, söz konusu şahıslara TİGEM arazilerinden vermesinin daha uygun olacağını ifade eden Kepirli Mahallesi'nden Mahmut Emek ise, "70-80 kilometre ileriden gelip şehre yakın olan köyümüzü tercih edip elimizden almak istiyor. Taşını, toprağını toplayarak tarla haline getirdik. Dededen ve atalarımızdan beri buradayız. Biz vatandaş değil miyiz? İmara açılacak diye özellikle bu tarlaları seçiyorlar. Tarlalarımızı bize versinler biz alırız. Bize iade edilsin." diye konuştu.

Bu haberler de ilginizi çekebilir