İslam Ümmetinin yaşadığı değişim
Riyad Makaev - Doğruhaber/Analiz.
90`lı yıllarda emperyalizme ve zulme karşı bir mücadele veren İslami hareketler ve entelektüeller 28 Şubat`ın etkileriyle ve daha sonra ortaya çıkan “ılımlı İslam” projesiyle etkinliğini yitirdi. İslamî düşünce akımlarına neler oldu? İslam ümmeti yeniden dirilmeye ve samimi İslamî düşünceye sahip hareketlere ihtiyaç duyuyor.
Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde kaybetmeye başlayan İslamî düşünce, İslam Hilafetinin dağılmasıyla ortaya çıkan devletçiklerde Batı`nın yardımıyla İslam`ı bir hayat tarzı olarak kabul etmediği gibi, bir inanç olarak da neredeyse hayatın dışına çıkaracak politikalar icra etti. Bu yeni politikalara ve emperyalist düşüncelere karşı İslami hareketler ve entelektüeller senelerce mücadele ederek yeni bir nesil yetiştirdi. 80`li ve 90`lı yıllarda yetişen yeni Müslüman nesil çok samimi ve inandığı dava uğruna her zorluğu üstlenecek imana sahip idi. Okuyan, sorgulayan ve haksızlığın karşısında direnen bir nesil idi. İslamî akımın yeni yüzyılda dünya siyasetine hakim olacağına inanılıyordu. İslam ümmeti müthiş bir hareketlilik ve inanılmaz bir uyanış sergiliyordu. Seyid Kutuplar, Muhammet İkballer, Mevdudiler, Mehmet Akifler İslam ümmetini yeniden uyandırdı. Endülüs`ten Bosna`ya kadar, Bosna`dan Türkiye`ye kadar, Türkiye`den Kafkaslara ve Orta-Asya`ya kadar, Afganistan`dan Malezya`ya kadar, Ortadoğu`dan Afrika`ya kadar İslam ümmeti birleşmeye ve uyanmaya başlamıştı. Avrupa`nın ortasında Aliya İzzetbegoviçler, Kafkaslar`da Cevher Dudayevler gibi mücahitler yetiştirdi bu düşünce. Osmanlı İmparatorluğunu yıkan İngilizleri ve Sovyetler Birliğini Afganistan`da Afgan mücahitler yenebiliyordu. Bir avuç Çeçen mücahit Rusya`yı dize getiriyordu. Ne oldu da İslamcılık ruhu birden yok oldu gitti. Elimizde sadece Aliya İzzetbegoviç adına açılan okullar, İbni Haldun adında üniverseteler, Cevher Dudayev`in adına açılan parklar kaldı. Neden yeniden “Hz. Mehdi`yi” beklemeye başladık? Neden Asya`da emperyalizme karşı eskisi gibi mücadele veren Afgan mücahitler “terörist” oldu? Neden Rus emperyalizmine karşı mücadele veren Çeçen mücahitler “terörist” oldu? Neden Suriye`de, Irak`ta, Yemen`de, Libya`da, Arakan`da, Afrika`da kendi ülkelerinde var olmak için elinden geldiği ve bildiği kadar mücadeleye katılanlara topyekûn “terörist” deniliyor. Gerçekten aklım almıyor bunu…! Neden bir Müslüman eline silah alınca terörist oluyor ve öldürülüyor da, bir hırıstiyan yüzlerce sivili öldürse bile “akıl hastası” adı altında hapise giriyor? Neden dün meydanlarda emperyalizme karşı bağıran bir Müslüman bugün İslam ümmeti kan ağlarken hiç bir şey umurunda olmadan lüks yatlarda tatile çıkıyor? Neden binlerce yardım kuruluşları milyarca dolar para topladıkları halde Somali`de, Gazze`de, Yemen`de, Suriye`de yoksulların derdine derman olamıyor? Neden bir Müslüman Avrupa`ya göç ediyor ve oraya ulaşmak uğruna hayatını feda edebiliyor? Neden Müslüman özgürce düşüncesini söylemekten korkuyor? Neden cemaatlere, partilere, gruplara bölünüyor? Neden Müslüman zulüm görüyor da gayri müslim rahat yaşıyor. Neden bir Hristiyan sakal bırakınca, rahibe çarşaf giyince yadırganmıyor ve o onların dini gereği oluyor da, benim kardeşim sakal bırakınca ve bacım çarşaf giyince potansiyel terörist muamelesi görüyor? Daha anlatacak ve sorulacak bir sürü soru var değil mi? Evet… Neden…?
Yetim kaldık da ondan. Ümmet uyanıyor diye slogan attık. Gerisini yapmadık. Ama, Emperyalistler önlem aldı. Ilımlı İslam diye bir sürü şey yutturdu bize. Modanın önüne “İslam” kelimesi konuldu oldu sana İslam modası. İşte her şeyin önüne “İslam” kelimesi konularak “al size İslamcılık” denildi. Biz de “elhamdulillah” bakın eskiden bunlar yoktu diyerek hepsini yuttuk. Bunlar hepsi bu 20 yıl içinde oldu. 11 Eylül`den sonra mücahit “terörist” oldu. “Amenna ve Seddekna” dedik ve kabul ettik. Müslüman kardeşlerimizi katledenleri “devlet politikası ve devlet menfaati gereği” diye masamızda ağırladık. Dünkü dostlarımızı ve kardeşlerimizi “terörist” ilan ettik, düşmanlarımızı da dost edindik. Yaptığımız yanlışlara da yağcılığı şeref bilen, mal ve mülk için din tüccarlığı yapanlardan fetva aldık. Dünyada tek olan Kâbe`miz katillerin, zenginlerin, sanatçıların ve politikacıların meşruiyetini kazanabilmek için içine girdiği hale getirdik. Günde beş defa Allah`ın huzurunda “Ancak sana ibadet ederiz ve ancak senden yardım dileriz” dedik ama, gerçek yardımı ABD`den, Rusya`dan diledik. Şair Arif Nihat Asya ne kadar güzel anlatmış halimizi: Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu, Ne olduysa hep bize azar, azar oldu.