• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
E-Mail Çetesi Yine İşbaşında
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
İbrahim Toprak / Doğruhaber
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Mehmed Göktaş ve beraberindeki beş âlim geçtiğimiz hafta sonu Vahdet Haftası dolayısıyla gittikleri İran dönüşünde Yüksekova’da gözaltına alındılar. Polisin gözaltı gerekçesi ise akıl almaz bir mail ihbarıydı.
 
Yapılan ihbar mailinde “Mehmet Göktaş, Abdussamed Yalçın, Abdurrahim Timurtaş, Kerbela Şanlı, Mehmet Özer ve Cemal Çınar, 4 günlüğüne gittikleri İran ziyaretinde silah eğitimi almışlar” deniliyordu.
 
Akıl almaz iddia gerekçe gösterilerek gözaltına alınan altı âlim 30 saat boyunca gözaltında tutuldu. Operasyonu Doğruhaber’e anlatan âlimler kirli bir oyun tezgâhlandığını belirterek ortaya çıkan komployu deşifre etti.

GÜLÜNÇ BİR İDDİA
Gözaltı gerekçesine dikkat çeken Mehmed Göktaş Hoca, iddianın gülünç olduğunu söyledi. “60 yaşının üstündeki insanlar nasıl silahlı eğitim alabilir” diye soran Göktaş Hoca, polisin tavrına da dikkat çekerek şunları anlattı: “Çok gülünç bir iddia ile bizi gözaltına aldılar. Birinin 11, birinin 7 torunu olan kişilere bunlar silahlı eğitim için İran’a gitmiştir, demek iddiası akıllara durgunluk veriyor.
 
Emniyette üst aramamızı yaparken internete giren polisler benim yazılarımı bana okudular. Ve bu yazılardan birisi bir camia ile ilgili ‘Mutlaka bir siyasi parti kurmalıdırlar’ yazısıydı. ‘Burada ne demek istiyorsun hocam, cübbeli niye tutuklandı biliyor musun?’ şeklinde sorular sordular.”

AMAÇ PROVAKASYON
Vahdet Haftası dolayısıyla İran’a gittiklerini ve bazı âlimlerle ilmi konularda görüştüklerini belirten Göktaş Hoca, operasyonun altında bir provokasyon amacının olduğunu dile getirdi. Geçtiğimiz yıl Mustazaf-Der Yüksekova Şube Başkan Yardımcısının katledildiğini hatırlatan Göktaş Hoca şu noktalara dikkat çekti: “Biz sağlık kontrolünden geçirilmek üzere emniyetten Yüksekova Devlet Hastanesine götürüldük.
 
Bizi oraya götürenler adeta bizi ifşa etmek için çalıştılar. Oradakilere ‘bakın düşmanlarınızı yakaladık, veya ‘bakın bunlar suçlu,’ haberiniz olsun’ mesajı vermek istiyorlardı.

BİZİ RENCİDE ETTİLER
Gözaltına alınma sırasında rencide edildiklerini de aktaran Göktaş Hoca, “Şu bizi çok rencide etti. Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra Yüksekova’dan Van’a gitmek için bir minibüse bindik.
 
Bir anda minibüs uzun namlulu silahları olan polis ve panzerlerle çevrildi. Kimlikler toplandı benimle beraber minibüste bulunan iki âlim arkadaşı daha aşağı indirdiler. İnsanların bu manzaraya çok acayip bir bakışları vardı. Onca insan içerisinde İslami hassasiyetlere sahip oldukları anlaşılan insanlar gözaltına alınıyordu.
 
Bu ne anlam ifade ediyor” şeklinde konuşarak, isteselerdi ilk girişte de bunu yapabileceklerini fakat amacın, insanlar içerisinde kendilerini rencide etmek olduğunu ifade etti.

OPERASYONLA NE AMAÇLANDI?
Marmara İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu Başkanı Cemal Çınar Hoca da büyük bir komplo sürecinin yaşandığını belirterek, şu soruları sordu: “İran’dan Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra devletin eğitmiş olduğu polisler tarafından hem yaş itibariyle hem kimlik itibariyle bir iftiraya maruz kalarak gözaltına alındık.
 
Bu hakaretin anlamı nedir?
İran’la Türkiye’nin arasını bozmak isteyenler mi bunu yaptı?
Biz giriş yaptıktan sonra bizi gözaltına alan memurlar bizi orada gözaltına almadı, niçin Yüksekova seçildi?
Üç yaşlı âlimi insanların gözü önünde gözaltına almak ne anlama geliyor?
Bir mail ile hareket edilerek insanların özgürlükleri kısıtlanabilir mi? Bugün bizi gözaltına alanlar hakkında bir mail atılırsa onlar hakkında bir kanuni işlem yapılır mıydı?”

MAİL ATANLA GÖZALTINA ALANLAR AYNI
Operasyonun saatine de vurgu yapan Çınar Hoca, “Saat 14.05’te biz pasaportlarımızı Türkiye polisine teslim ettik. Orada iki sivil polis vardı.
 
Onlar dışarı çıktılar. Mail de 14.10’da emniyete gönderilmiş. Bu da ihbar edenle gözaltına alanların arasında nasıl bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor, kanaatımca” dedi.

İLGİNÇ BİR HİKÂYE
Çınar Hoca gözaltı esnasında bir polis memuruyla yaşadığı kısa olayı da anlattı. “Sağlık taraması için bizi hastaneye götüren bir memur şunu sordu, ‘Bir kölenin özgürlüğü, zincirinin uzunluğu kadardır’ Üstad bunu söylüyor, dedi. Ben de Üstad bunu dememiş, yanlış biliyorsun, dedim. Memur da, ‘Ben risaleyi çok okumuşum’ dedi.
 
Babasını aradı. Babasına, ‘bu söz hangi risalede geçiyor’ dedi. Polisin babası, ‘böyle pis bir kelimeyi Üstad söylemez. Üstad kölelere haddini bildirmek için değil zalimlerin haddini bildirip köle edilmiş insanların özgürlüğü için çalışan bir insandır’ dedi. İyi biliyormuşsun babam da öyle diyor, diyerek lafı çevirdi.”

MAİL ÇETESİ EMNİYETTEN BAĞIMSIZ DEĞİL
Gözaltına alınanlar arasında Çağrı Tv Yönetim Kurulu Başkanı Abdussamed Yalçın da vardı. Gözaltı gerekçesinin akıl dışı olduğunu belirten Yalçın, mail çetesine dikkat çekerek, “Mail çetesini emniyetten bağımsız olarak düşünmüyorum. Biz bu operasyonla bunu anladık. Bu maili hazırlayanların kendileri olduğunu hatta sınır kapısında bekleyen polisler olduğunu düşünüyorum” dedi.

Polislerin tavırları ‘bir ihbar var, biz de görevimizi yapıyoruz’ şeklindeydi. Ama ortada çok gülünç bir ihbar vardı. Bunu bu kadar önemsemelerine bir anlam veremedim. Olsa olsa tarafların, rolünü oynadığı bir komploydu.

İDDİA, AKILLA İZAH EDİLEMEZ
Operasyon sürecini takip eden Avukat Mehdi Oğuz, iddiaları ve ortaya çıkan sonucu Doğruhaber’e değerlendirdi. Av. Oğuz, operasyonunun bir mail üzerine yapılmış olmasına rağmen emniyetin müvekkillerini tanıdığını belirterek, buna rağmen bir soruşturma yapıldığını söyledi.
 
İhbarın yalan olduğu ortada olmasına rağmen tahkikatın devam ettiğini anlatan Oğuz, “İhbarın yalan olduğu açıkça ortada. Çünkü 60 yaşlarında insanların silahlı eğitim almaları hiçbir şekilde akılla izah edilecek bir durum değil. Tabiri caizse bunlar dört günde ısınamazlar bile” dedi.

ALİMLER KARALANMAK İSTENİYOR
Mailin atılma saatinin de çok şüpheli olduğunu dile getiren Oğuz, “Emniyet güçleri bizlere, ‘Yüksekova halkı bomba patladığı zaman dahi ihbar yapmıyor’ diye yakınırlarken ben de onlara, ‘Bomba patlıyor, ihbar yok ama sosyal konumu belli olan saygın insanlar yurtdışından giriş yaptıkları zaman hemen ihbar geliyor, bu bir tezat değil mi?’ diye sordum” dedi.
 
“Bu planlı yapılmış bir ihbardır” ifadelerini kullanan Avukat Oğuz, “Amaç müvekkillerimi karalamaktır, baskı altına almaktır. Yasal yaptıkları kültürel faaliyetlerin, İslami çalışmaları konusunda onları taciz etmektir. Ben öyle algılıyorum” diye konuştu.

HUKUKLA ALAY EDİLİYOR
Avukat Oğuz, bir ihbar mailiyle operasyon yapılmasını hukukla alay etmek olduğunu söyleyerek, birilerinin sanki “Gerekçe dahi sunmadan, istediğimizi yakalar, mağdur ederiz” anlayışında olduğunu belirtti.
 
Suç yokken delil üretildiğinin altını çizen Avukat Oğuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar bu tür asılsız maillerle alınıp mağdur ediliyorsa, soruşturmalara tabii tutuluyorsa burada hukukla alay ediliyordur. Türkiye ve hukuk açısından utanç duyduk. Zaten son zamanlarda dindar kesime yönelik bu tür keyfi uygulamalar yapılıyor.
 
Doğrusu hiç bir şey yokken insanların suçlanarak gözaltına alınmalarının en kolay yolu için herhalde bir mail sistemi oluşturulmuş. Bu bir anlamda delil üretmeye de girer.
 
Bu sistem, suçsuz insanları suçlama aracı olarak kullanılıyor. Akla mantığa uymayan ve gelen her mail soruşturma konusu yapılırsa bu Türkiye’yi çok daha zor süreçlere sokar” diye konuştu.
-

Bu haberler de ilginizi çekebilir