Sırat-ı Müstakim amaçların en yücesidir
Allah Teala`dan sıratı müstakime hidayeti olunmayı istemek amaçların en yücesi ve ona ulaşmak en şerefli bağış ve lütuf olunca, Allah, kullarına hidayetin nasıl isteneceğini öğretmiş, onlara kendisine öncelikle övgü ve senada bulunmalarını ve şanını yüceltmelerini emretmiştir, sonra onlara nasıl kullukta bulunacaklarını, Allah`ı nasıl birleyeceklerini hatırlatmıştır.
Kulluk ve tevhid maksada ulaştıran birer vesiledir. Bunlardan biri, Allah`a isimleri ve sıfatları ile tevessül etmek, diğeri O`na kullukla tevessülde bulunmaktır. Bu iki vesile ile yapılan dua rededilmez. İbn Hibban`ın Sahih`inde, imam Ahmed ve Tirmizi`nin de kitaplarında rivayet ettikleri iki ism-i azam hadisi bunu teyid eder.
Birinci hadis: Abdullah b. Büreyde`nin babasından rivayet ettiği hadisdir:
“Nebi (s.a.v) bir adamı şöyle dua ederken işitti:
“Ey Allah`ım, senden başka ibadete layık ilah olmadığına, senin ehad, samed, doğmamış ve doğrulmamış ve dengi olmayan Allah olduğuna şehadet ederek senden istiyorum”
Rasulullah:
Nefsim kudretinde bulunan Allah`a yemin olsun ki ism-i azamla Allah`tan istedi bu isimle dua edilince, Allah icabet eder. istenince verir, buyurdu”(Tirmizi,Dua,64,Müsned,V,360)
Bu, Allah`ı tevhid etmekle ve O`nun birliğine şehadet etmek suretiyle dua edenin tevessülüdür. Bu ayrıca Allah`ın sıfatlarına delalet eden “Samed” ismiyle tevessüldür.
İbn Abbas`ın da dediği gibi:
“Allah ilmi mükemmel olan alim, kudreti kamil olan kadirdir”.
İbn Abbas`dan gelen bir başka rivayete göre:
“O, bütün efendilik nevilerinde mükemmel olan efendidir”
Ebu Vail de:
“O, bütün efendiliklerin kendisinde son bulduğu efendidir” der.
Said b. Cübeyr de:
“O, bütün sıfatlarında, fiillerinde, kavillerinde kâmildir”, demiştir.
“O`nun hiç bir dengi yoktur” ayetiyle teşbih ve temsil, Allah`tan nefy edilmiştir, işte bütün bunlar ehli sünnet akidesinin tercümesidir. Allah`a bu şekilde iman ve şehadetle tevessül etmek ismi-i azamdır.
İkinci hadis:
“Rasulullah bir adamı şöyle dua derken duyar:
“Ey Allah`ım hamd sana mahsustur, senden başka ibadete layık ilah yoktur, sen mennansın, çok lutfedensin, yerin ve semaların yaratıcısı, ikram ve celal sahibi sensin. Bütün bunlarla senden isterim, ey diri ve kendi kendine var olan Allahım! “
Rasulullah bu adam için Allah`tan, ismi azamı ile talepte bulundu, buyurur”. (Ebu Dua, Salat, 358; İbn Mace, Dua, 9)
İşte bu dua Allah`a isimleri ve sıfatları ile tevessül etmektir.
Şüphesiz Fatiha Suresi bu iki vesileyi de ihtiva etmektedir. Bunlar Allah`a hamd, sena ve O`nu şanını yüceltmekle tevessül, O`na kulluk ederek ve O`nu birleyerek tevessüldür. Gayelerin ve amaçların en önemlisi olan hidayeti istemek bu iki vesileden sonra gelir. Bu şekilde dua eden icabete layık olur.
Bunun bir benzeri Rasûlullah`ın gece namaza kalkınca yaptığı duadır. Bu duayı sahihinde Buhari İbn Abbas`dan rivayet eder.
“Ey Allah`ım hamd sanadır, sen göklerin ve yerlerin ve ikisi arasındakilerin nurusun. Hamd sanadır. Sen göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Kayyumusun(ayakta tutanısın) Hamd sanadır, sen Hakksın, vaadin haktır, sana kavuşma haktır, cennet haktır, cehennem haktır, nebiler haktır, kıyamet haktır, Muhammed (s.a.v) haktır, ey Allah`ım sana teslim oldum, sana inandım. Sana tevekkül ettim. Önce ve sonra, açık ve gizli yaptıklarımı bağışla, sen benim ilahımsın. Sana yöneldim, derdimi sana arzettim, seni hakem kabul ettim, senden başka ibadete layık ilah yoktur.”(Buhari, teheccüd, 1; Müslim, Salatül-müsafirin, 199; Tirmizi, Salat, 341; Ebu Davud, Salat, 340; Muvatta; Kur`an, 34)
Rasulullah burada hamd, sena ve kulluğuyla Allah`a tevessül etmiş, bağışlanmayı O`ndan sonra taleb etmiştir.
MEDARİCU`S SALİKİN
İBNİ KAYYIM (R.A)