• DOLAR 32.56
  • EURO 34.928
  • ALTIN 2441.129
  • ...
Beterin Beteri !
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

TUBA SAVRAN / Doğruhaber

Geçtiğimiz gün, insanlar arası muhabbeti zedeleyen faktörlerin bahsedildiği bir ortamda ' Hayatı daha çok televizyon mu esir almış internet mi ? ' diye bir soru ortaya atıldı. Bu soru bizi bir  sonuca bir de gerçeğe ulaştırdı. O da; Her ikisininde hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldiği gerçeğidir. Fakat internetin daha bir yaygın olup televizyonu arattığı, beterin beteri olduğu sonucudur. 

 Birine hükmedemiyorsunuz diğeri emrinizde ( ! ) . 

Emrimizde olduğunu sandığımız fakat esiri olduğumuz bu iki unsurla karşı taraf istediği mesajı, subniminal, görsel, yazılı ve sözlü yolla  iletip bizi  yönlendirebiliyor.

 Evlerimizin başköşesine koyduğumuz televizyon ve evin tam merkezine yerleştirdiğimiz sınırsız ( ! ) WiFi vb. şeylerle evlerimiz sokaktan daha tehlikeli bir hal almış durumda.

 Günümüz çocukların doyumsuz istekleri ve huzursuz yaşamlarının internet ve televizyonun önünde geçirilen vaktin bedeli olduğu kanaatindeyim. Bir anaokulu veya çocuk kulübünde bir çocuğun çok mutlu ve huzurlu olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Çünkü ilgisi altında olduğu bir çift göz ve kendisini ifade edebileceği, çılgınca koşacağı bir alanın sakini. Fakat aynı çocuk kendi evinde bambaşka bir profil oluşturmaktadır. Huzursuzdur ve sürekli rahatsız edici tavırlar sergilemektedir. Çünkü anne ve babasının ödül (!) olarak verdiği tablet veya bilgisayarın esiri. Ne ifade edebiliyor kendisini, ne ilgisi altında bir anneye sahip ne de ev kirlenecek dağılacak korkusuyla koşup oynayabiliyor. Evinde adeta avına yakalanmış bir kurban gibi kıskıvrak bir köşede saatlerini heba edebiliyor. 

Bir ziyarete eve gittiğimizde artık cıvıl cıvıl çocuk sesleri yok. Parklar ve sokaklar bomboş.  Çünkü çocuklar evlerinde sessiz sedasız  ( ! ) oturmakta. Doğru ya bu durum tam da annenin istediği gibi ; Çocuğum gözümün önünde olsun, evi dağıtmasın ve sessiz olsun. Lisan-ı hal ile ' Bedenine bir zarar gelmesin beyni ve ruhu çok da önemli değil ' diye haykırmakta adeta.

 Bu durumun çocuklarımız ve gençlerimizi etkisi altına aldığını bildiğimiz gibi yaşlılarımızın da  eksik kalır yanının olmadığını gözlemleyebiliyoruz. Çocuklar ve gençler daha çok internet ve tenhayı tercih ediyorken, yaşlılarımız televizyon karşısında saatlerce süren bir dizi önünde yorum yapmayı bunun üzerinde konuşmayı tercih ederler. 

Yavaş yavaş bütün evlerden aynı şikayetler gelmeye başladı. ' Çocuğum çok huzursuz, kızım ve oğlum artık yanımıza gelmiyor, eşim benimle ilgilenmiyor, ailede saadet diye bir şey kalmadı.' 

Aslında herkes sorunun farkında fakat kimse çözüm odaklı değil. Herkes çözümün internet ve televizyonun sınırlandırılmasında olduğunu biliyor fakat kimse cesaret edemiyor. Çünkü artık  bir ailenin bütün fertleri birer teknoloji bağımlısı ! 

Devam edecek..

Bu haberler de ilginizi çekebilir