DİRENİŞİN R4BİASI
Bugün dünyanın gözleri önünde binlerce insanın katledildiği, on binlercesinin de yaralandığı R4bia katliamının 4. yıldönümü. Yani bugün direnişin R4biası R4bai direnişinin 4. yılında meydanları dolduran kahramanlarla o gün yaşananları konuştuk.
ENES DURMAZ – DOĞRUHABER
14 Ağustos, özgürlük isteyen Mısırlıların katliamdan geçirildiği bir feryad, bir çığlık, bir direniş günüdür. O gün R4bia ve Nahda; boynu bükük kızıl bir gül gibiydi. Bugün, 7`den 70`e çocuk, kadın, erkek demeden meydanları dolduran ve direniş için canını ortaya koyan binlerce yiğidin şehadet destanıdır. Bugün direniş günüdür. Bugün direnişin 4. Yılı, yani bugün direnişin R4bia`sıdır. O gün yaşananları ve devrim sürecini, olayları soluk soluğa yaşayan Adalet ve Hürriyet Partisi basın danışmanı Esma Şükrü`ye, Gazeteci Ahmet Atwan ve aktivist/direnişçi Seyyid Hammad`a sorduk.
3 BİN KİŞİ KATLEDİLDİ, 7 BİN KİŞİ TUTUKLANDI
R4bia ve Nahda katliamlarından ayrı beş tane daha büyük katliam yaşandığını söyleyen Gazeteci Ahmet Atwan, “Mesela bir tanesi sabah namazında bir camide yaşandı. R4bia Meydanı'na yakın bir yerde onlarca kişi secde halinde katledildi. Onlarcası tutuklandı. Lassa dediğimiz yerde halk rejimin emirlerine uymayınca katliam yaşandı. En son 14 Ağustos'ta En Nahda ve R4bia meydanında toplanan insanların katliamla dağıtılmasına karar verildi. Burada bir günde 3.000 kişi katledildi. 7.000 kişi tutuklandı. İnsanlar diri diri yakıldı. Keskin nişancılar canlı yayında herkesin gözü önünde halka ateş açtı. Burada da yüzlerce kişi hayatını kaybetti Ayrıca bu büyük olaylardan sonraki Cuma yine olaylar yaşandı ve Ramses Meydanı'nda büyük bir katliam daha yaşandı. Burada dikkatinizi çekmek istiyorum: Sadece R4bia ve Nahda katliamları değil bunların dışında Hacı Murat`ta olduğu gibi yüzlerle ifade can kayıplarının olduğu katliamlar yaşandı.
İHVAN`IN 10 BİN ŞEHİDİ 60 BİN TUTUKLUSU VARDIR
Darbeden sonra İhvan`ın diz çökmesini bekleyen uluslararası firavuni sistemin umduğunu bulamadığını dile getiren Atwan, “Şehitlerin mübarek kanı bereket saçtı ve İhvan`ın önder kadrosu firavunlara boyun eğmeyen bir metanet gösterdi. İhvan son derece umutlu bir harekettir. Mısır'ın bütün bölgelerinde örgütlenmiş durumdadır. Halkın içindedir. Nitekim 5 seçim kazanarak bunu da ispatlamıştır. Halkın teveccühünü kazanmış bir harekettir. Fakirlere yardım eden bir harekettir. İbadet ve ahlak konusunda insanlara yardımcı olmaktadır. Tabii bu da darbeden sonra İhvan'ın doğrudan hedef olmasına neden oldu. Askeri rejim darbeden sonra da İhvan`ın üzerine çok acımasız bir şekilde gitmiştir. İhvan'ın 60.000 tutuklusu vardır. Yine bu süreçte 10.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Şu anda da ihvana yönelik infazlar hala devam etmektedir. İhvan üyesi ya da yöneticisi birçok şahsiyet gözaltına alınmadan ya da tutuklanmadan infaz edilerek katledilmiştir. Bütün bunlara rağmen İhvan mücadelesini hala sürdürmektedir. İhvan üyeleri için kurulmuş özel mahkemeler var. Bunlar zaten doğrudan idama karar veriyorlar. Cezaevi şartları ise zaten oldukça kötü bir durumda.” diyerek İhvan`ın her şeye rağmen sergilediği direnişe dikkat çekti.
O ACI VE ZOR GÜNÜ ASLA UNUTMAYACAĞIZ
O gün meydanlarda olanlardan biri de Adalet ve Hürriyet Partisi basın danışmanı Esma Şükür`dü. Katliam sırasında kendisinin de meydanlarda olduğunu aktaran Şükür, “O an bir kâbus gibiydi. O olaylar gözlerimin önünden geçmiyor. Aslında biz Mısır polisinin gaddarlığını biliyorduk. O döneme kadar Mısır halkının gözünde askerin imajı polise göre çok daha iyiydi. O gün polisin de askerin de gaddarlığına şahit olduk. Ben de o sıralar gazeteci olduğum için şehitlerin resimlerini çekiyordum. Yaşanan vahşeti belgelemeye çalışıyordum. Her taraftan üstümüze kurşun yağıyordu. Bizim saklanacak hiçbir yeriniz de yoktu. Gözlerimizin önünde Sahra Hastanesini basıp yaktılar. Biz kendimizi korumak için yere uzanırken gözlerimizin önünde insanlar şehit oluyordu. İnsanların cesetlerini koyacak bir şey bulamıyorduk, onları çöp poşetlerine koymak zorunda kaldık. Çok sayıda arkadaşım şehit oldu ve o gün gerçekten bizim için çok zor, acı bir gündü ve asla unutulamayacak.” şeklinde konuştu.
MISIR`IN KADINLARI BÜYÜK BİR DİRENİŞ GÖSTERDİ
“Gerek Mursi döneminde gerek sonrasındaki devrim sürecinde kadınlar çok önemli bir rol oynadı.” diyen Şükür, “Tabi Mısır rejimi de kadınlara yönelik gözaltılarda bulundu, işkencelerde bulundu. Rejim iffete uzanacak faaliyetlerde bulundu. Mursi zamanında kadın; kadın olmanın özgürlüğünü elde etti. Mısır kadınları büyük bir direniş gösterdi. Çünkü Mısır kadınları için de devrim tarihiydi. Bunu bilen Sisi rejimi özellikle kadınları hedef aldı. Darbe süresince 3000 kadın gözaltına alındı. Kötü muameleye uğradılar ve şu an Mısır zindanlarında 30 Müslüman kadın bulunmaktadır. Ayrıca 15 kadın ve genç kızımız ise maalesef kayıp ve kendilerinden haber alamıyoruz” ifadelerini kullandı.
AMACIMIZ İNSANLARA ÖZGÜRLÜĞÜN TADINI, İZZETİNİ YAŞATMAKTI
O gün ve sonrasında yaşananları bir de Hürriyet ve Adalet Partisi Üyesi Seyyid Hammad`dan dinleyelim. Çok acıklı ve uzun bir süreç olduğunu anlatan Hamad, “O günlerde askerler muhtıra verdi 48 saat süre tanıdı. Bu süre zarfında Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, sürecin suhuletle çözülmesi için büyük bir gayret gösterdi. Ama maalesef asla işbirliğine ve diyaloğa yanaşmadılar. Tek bir amaçları vardı: darbe yapmak. Bu darbe bize büyük acılara neden oldu. Bizim bir rüyamız vardı. Bizim bir hayalimiz vardı ama ne yapalım ki bu rüyamız sekteye uğradı. Mübarek sonrasındaki devrim sürecinde görevimiz olmadığı halde sokaklara iniyorduk. Sokaklarda çöp topluyorduk, bir şenlik havası vardı. Sudan`dan ucuz et getirip fakir halka neredeyse bedava dağıtıyorduk. Amaç insanlara özgürlüğün tadını izzetini yaşatmaktı. Biz bunun hizmetkârıydık. Mısır zengin bir ülke, kendi kendine yeten, kimseye muhtaç olmayan bir ülke… Biz Mısır'ın izzetli olması için iktidara talip olmuştuk gelmiştik. Dünyevi bir beklentimiz yoktu ama Rabbimiz böyle takdir etti. Hayallerimiz gerçekleşmedi elbette. Bunun acısını çekiyoruz, acısını yaşıyoruz. Ama inşallah bu süreç devam ediyor, yolumuzu sürdüreceğiz, vazgeçecek değiliz…” dedi.
İNŞALLAH BİZ YAŞADIKLARIMIZIN ECRİNİ GÖRECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORUZ
En-Nahda ve R4bia Meydanında bulunan, hürriyeti isteyen iradenin cuntacılar tarafından dağıtılmaya başladığını aktaran Hamad, “Son derece acımasız bir şekilde milli iradeyi savunan kitlenin üzerine yürüdüler. Elbette ben de oradaydım. Arabamla yaralıları hastaneye taşıdım. Orada Hasan diye bir arkadaşım vardı. Şehit olmadan bir gün önce bu arkadaşımla konuşuyorduk. Ona, ‘Sen niye fazla görünmüyorsun. Yoksa bunlardan korkuyor musun` diye sordum. O da bana, ‘Hayır bir insanın yeryüzünde rızkı varsa zaten ölmesi mümkün değil, ama rızkı kesilirse onu ölümden kurtarabilecek hiç kimse de yoktur` dedi ve sonraki gün darbecilere karşı kahramanca direnerek şehit oldu. Benim için çok dramatik bir durum. Arkadaşımın üzerine korkakça ateş ederek onu katlettiler. İnşallah biz yaşadıklarımızın ecrini göreceğimizi düşünüyoruz. Amellerimizin asla kaybolmayacağına inanıyoruz. Bütün şehitlerimize, kahramanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.” ifadelerini kullandı.