Mücahide Bacımız
Bir akşam vakti herkes işten çıkıp eve doğru giderken ben ise işe doğru gidiyorum. Tramvay tıklım tıklım dolu, Hava basık ve nemli insanların yüzlerinde yorgunluk, stres donuk bakışlar…
Bir akşam vakti herkes işten çıkıp eve doğru giderken ben ise işe doğru gidiyorum. Tramvay tıklım tıklım dolu, Hava basık ve nemli insanların yüzlerinde yorgunluk, stres donuk bakışlar… Derken aniden yükselen bir sesle hayal âleminden sıyrılıp başımı önümden kaldırarak meraklı gözlerle ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Bacımızın son sözü beynimi allak bullak ediyor. Meğer kendini bilmez biri puslu havayı fırsat bilip şehvet dolu bakışlarla bacımıza bakıp elini O’nun elinin üzerine koymaya çalışıyormuş. Hemen birkaç kişi ile beraber bu kendini bilmezi tramvaydan indirdik; ama onca insanın duyarsızlığı: “Aman canım ne olmuş elini değdirmişse sanki bir şey mi oldu?” diyen bakışları gördükçe kahrolup gidiyorum.
Bunun en basit çözümü kadınlara ayrı erkeklere ayrı ulaşım olanakları oluştursa kıyamet mi kopardı yoksa kendi heba ve heveslerine göre oluşturdukları düzenleri mi yıkılırdı?
Ben bunları düşünürken yanımda duran uzun boylu siyah saçlı yüzü esmere çalan bir genç cebinden çıkardığı mendili ağlayan bacımıza uzatınca bacımız bir yandan sağanak yağmur gibi boşalan gözyaşları dökerken bir yandan da mendil uzatan gence:
-“Siz sadece mendil uzatmasını bilirsiniz tepkinizi ortaya koysaydınız ya! Bu mendilleri daha ne kadar uzatacaksınız bunlar mı çözüm?” der demez içimden Allah’u Ekber! Nidası yükseliyor. Artık fazla söze ne hacet…
Bu düzen kurulduğundan beri en sağlam sütunlarını, reklamlarını yaşam mücadelesini kadıları soyarak iş hayatın ayrılmaz parçası yapıp aile içinde bile giyilmeyecek şeyleri sokaklarda giydirerek ayakta kalma çabası verirken artık görüyoruz ki zamanın Zeynepleri tepkisiz kalmadığını Hüseyinler ise biran bile boş durmadıklarını görünce heyecanımız artıyor umutlarız yeşeriyor yüzümüzü taze bir kan kaplayıp gür bir eda ile haykırıyoruz:
Hak gelince batıl yok olup gider adaletsizliğin yüzüne derin bir hançer iner.
Cuma Karakoç / Yaş 27