• DOLAR 32.494
  • EURO 34.989
  • ALTIN 2431.985
  • ...
 Nasr Süresi ve Hatırlattıkları
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Rabbimiz Nasr süresinin 3. ayeti ile bizden hamd ve tesbih ile beraber tövbe ve istiğfar etmemizi istiyor. Bir önceki ayetlere (Nasr, 1-2) baktığımızda hamd ve istiğfarın özellikle Allahın yardımı ve fethi geldiği zaman, insanların; kabileler, bölükler, cemaatler gruplar halinde dine girdiklerinin görüldüğü zaman yapılması emrediliyor. Şükür, hamd, tesbih ile beraber istiğfar ve tövbe talebinin hikmetini iyi tefekkür etmek gerekir…

Allah daha iyi bilir; Evvela: Fetih, yardım ve ihtida karşısında hamd ile beraber istiğfarın zikredilmesi verilen nimetlerin külfete dönüşmesini engellemek içindir. Müminleri şeytanın vesvesesinden ve ahlakından uzak tutmak içindir. O şeytan ki; kendisine makam ve şeref nimeti verilmişken Allah’ı tesbih ediyordu. Ne zaman ki bu nimeti Allah’ın isteğinin ve rızasının aksine kullanmaya başladı. O anda nimet onun için artık külfet oldu. Şayet Şeytan kendisine verilen nimete karşı tesbih ile beraber istiğfar etmiş olsaydı kendisine verilen nimeti kendi eliyle kazanmadığını, nimetin artmasıyla imtihanında artacağını, güzelliklerin Allah’tan olduğunu iyi anlardı ve Allah’ın isteğine rızasına, aykırı davranmazdı.

Saniyen: Hz. Muhammed (s.a.v) ve ashabı Mekke’yi Allah’ın yardımı ile fethettiğinde Mekke’ye -sakalı bindiği devesinin hörgücüne değecek kadar başını eğip- hamd ve istiğfar ederek girmiş. Çünkü Hz. Muhammed Aleyhisselatu Vesselam ve ashabı Allah’ın vermiş olduğu fetih ve ihtida nimetine şükrederken, zaferi akıl ve kuvvete dayandırmaktan sakınarak Allah’a istiğfar ediyordu.

Hülasa: Allah tarafından kula bir nimet ulaşırsa bu nimete karşı kulun hem şükür hem de istiğfar etmesi elzemdir. Şükredecek; Çünkü nimetler, güzellikler Allah’tandır. İstiğfar edecek; Çünkü verilen nimeti külfete çeviren kulun ta kendisidir. Bu sebeple İslam davasını sahiplenen davetçiler davayı tebliğ edebilecek imkânlara eriştiği vakit Nasr süresini hatırdan çıkarmamalı ve iyi tefekkür etmelidir. Dava yolunda kullanılan araç ve gereçlerin davaya aykırı kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Nitekim araçlar amacına uygun olarak kullanılmadığı zaman ifsat ve bozgunculuk meydana geleceği gibi amaca ulaşmakta mümkün olmayacaktır. Öyle ise davetçiler imkânlarını dava amacına ve metoduna uygun olarak kullanmalıdır. Aksi takdirde Allah tarafından bir yardım ve zafer olarak bize verilen davet araçları dolayısıyla Allaha karşı şükrümüzü, tesbihimizi ve istiğfarımızı eda etmemiş oluruz. Allahın bizden istediği hamd, tesbih ve istiğfar, ancak verilen nimeti Allahın rızasına uygun olarak kullanmakla mümkündür.
 
HAFTANIN YAZISI
MUHAMMED İHYA / DİYARBAKIR - YAŞ: 24

Bu haberler de ilginizi çekebilir