• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
İşkence mahkemelik oldu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ERKAN YAVUZ- İSTANBUL

Bakırköy Adliyesi önünde düzenlenen basın açıklamasına HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük, Mazlum-Der Genel Sekreteri Avukat Kaya Kartal, Av. Murat Sadak ve Doğruhaber Gazetesi Genel Koordinatörü Abdullah Aslan ile bazı hukukçu ve mağdur yakınlarının da katıldığı görüldü. Geçen hafta cuma günü iftara 15 dakika kala emniyetin rutin uygulamasına takılan ve burada polis şiddetine maruz kalan Efrahim Yakar`ın yaşadıkları tüm Türkiye`yi rahatsız etmişti.  Yakar`ı evinin önünde tekme tokat döven, yaşlı annesini yerlerde sürükleyen polisin insanlık dışı tavrı karakolda da sürmüş; Yakar saatlerce işkence görmüş, başındaki örtüsü polisin çekmesi sonucu yırtılan annesinin başörtüsü talebi yerine getirilmemiş ve yaşlı kadın saatlerce o şekilde bekletilmişti.


HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük

 “BAZILARI OHAL`İN VERMİŞ OLDUĞU YETKİLERİ KÖTÜ KULLANIYOR”

Olayı ilk günden itibaren takip ettiklerini belirten HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı Erdal Elibüyük, “Bu davayı hem siyasi anlamda hem hukuki anlamda takip etmeye devam edeceğiz. Şunu da ifade edelim ki biz bu olayı bir bütün olarak emniyet teşkilatına yıkmıyoruz. Sadece burada çürük elmalar var, bu çürük elmaların ayaklanmalarını istiyoruz. Vatandaşına işkence eden değil, hizmet eden memurların olmasını diliyoruz. Bir kısım polislerin OHAL`in vermiş olduğu bazı yetkileri çığırından çıkararak kötü anlamda kullandıklarını görüyoruz. Bu konuda bize de ciddi anlamda şikayetler geliyor, ihlaller noktasında. Hükümet emniyet içerisine çöreklenmiş bu ve benzeri oluşumlar hakkında gereken soruşturmayı yapmalı, gereken cezayı vermelidir. Çünkü bu hükümet yola çıkarken bizim de destek verdiğimiz ‘İşkenceye sıfır tolerans` sloganıyla çıktı. Bunun gereğini yerine getirmelerini bekliyoruz.” şeklinde konuştu.
Doğruhaber Gazetesi Genel Koordinatörü Abdullah Aslan

“POLİS EKİBİNİN ANNEYE DAVRANIŞI ANLAŞILIR GİBİ DEĞİLDİR”

Medeniyet şehrinde iftar vaktine kısa bir süre kala böyle bir olayın vuku bulmasının üzücü olduğunu ifade eden Doğruhaber Gazetesi Genel Koordinatörü Abdullah Aslan da, “Hukukun ve adaletin egemen olması gereken medeniyet şehrinde böyle bir olayın yaşanmış olması oldukça üzüntü vericidir. Basın olarak olayı ilk saatlerinden itibaren takip ediyoruz. Gerek mağdurlar ile gerekse de görgü tanıkları ile konuşma fırsatı oldu, kendilerinden olayla ilgili bilgiler aldık. İftar vaktine az bir süre kala böyle bir şiddettin yaşanması bizi üzdü. Neticede burası dağ başı değil, oradaki insanlar da ‘terörist` değil, bu ülkenin insanlarıdır. Elinizde güçlü bir delil olmadan insanları evlerinin önünde böyle bir rencide ederek muamelede bulanamazsınız, buna hakkınız yok. Hele ki burada evladını bu halde gören bir annenin tepki vermesi kadar doğal bir şey olamaz. Oradaki polis ekibinin anneye davranışı anlaşılır gibi değil.  Hele başörtüsünü çıkarmalar, yerden sürüklemeler kabul edilemeyecek davranışlardır. Günümüz Türkiye`sinde böyle uygulamaları görmek bizi üzüyor. Umuyoruz ki yetkililer vatandaşına bu muameleyi yapan polisler hakkında gereken işlemi yapar.” diye konuştu.  

OHAL DÖNEMİNDE BU KONUYA İLİŞKİN ÖRNEKLERDE ARTIŞ YAŞANMAKTADIR

Mağdurlar adına basın açıklamasını okuyan Avukat Murat Sadak, “Malumunuz üzere son zamanlarda vatandaşlarımıza yönelik polisin şiddeti ve kötü muamelede ciddi bir artış gözlemlenmektedir. Özellikle OHAL döneminde bu konuya ilişkin örneklerde artış yaşanmaktadır. Geçen hafta medyaya yansıyan ve Van`da meydana gelen köylülere yönelik işkence görüntüleri hafızalardan daha silinmemişken geçtiğimiz Cuma günü İstanbul`da Yunus polisleri diye tabir edilen motorize ekipler tarafından müvekkillere karşı yeni bir şiddet ve işkence eylemi icra edilmiştir.


Avukat Murat Sadak

16.06.2017 tarihinde saat 20.30 sıralarında müvekkil müşteki Efrahim Yakar evinin bulunduğu Yenigün Mah. 589. Sk. No:2 Bağcılar/ İstanbul adresindeki evine doğru seyir halindeyken arkasından gelen yunus ekipleri tarafından aracı durdurulmuştur. Yapılan aramadan sonra müvekkilin "aracımızı niye böyle dağıttınız, ne arıyorsunuz" söylemi üzerine polisler tarafından sokak ortasında darp edilmiş ve gözünün içine biber gazı sıkılmıştır. Olaya müdahale eden Efrahim Yakar`ın annesi Gülsen Yakar ise yine aynı polislerce darp edilmiş, kafası kaldırıma vurularak yaralanmıştır. Yine Gülsen Yakar polisler tarafından başörtüsü çekilerek çıkarılmış, saçından tutularak yerlerde sürüklenmiştir.  Diğer müştekiler ise yine aynı şekilde sokak ortasında darp edilmiştir. Bununla birlikte müştekilere yönelik tehditler, hakaretler ve sinkaflı küfürler edilmiştir. Müştekiler, aynı polislerce "size arabada ve sokakta rahat vuramıyoruz, karakola gidelim size o zaman göstereceğiz"   şeklinde tehdit edilmiş ve akabinde Efrahim Yakar ve Mahmut Alkış karakola götürülerek gözaltına alınmış ve gece yarısına kadar her ikisine en az 10 polis tarafından sistematik bir şekilde işkence yapılmıştır. Daha sonra müvekkil müşteki Bilal Acet de gözaltına alınmış ve o da işkencelerden nasibini almıştır.” dedi.

“İŞKENCE İNSANLIK ONURUNA KARŞI ALÇAKÇA BİR SUÇTUR”

İşkencenin insanlık onuruna karşı işlenen alçak bir suç olduğunu belirten Sadak, sözlerine şöyle devam etti: “Hal böyleyken polisler kendi yapmış oldukları işkence ve diğer suçları örtbas etmek amacıyla müvekkil müştekiler hakkında "Görevi Yaptırmamak İçin Direnme" suçlamasıyla soruşturma başlatmış ve açılan soruşturma sonucunda müvekkillerden Efrahim Akar ve Mahmut Alkış adli kontrol karşılığında serbest bırakılmıştır. İşkence İnsanlık onura karşı alçakça bir suçtur. İşkencenin nedeni, mazereti ve meşruiyeti olamaz.  Türkiye'de polis memurlarının her geçen gün dozajı artan bir şekilde şiddet eylemleri gerçekleştiriyor olması sadece münferit vakıalar olarak adlandırılamaz ve sadece polis memurlarının sorumluluğuna bırakılamaz. Zira AİHM kararlarına da konu olduğu üzere; Türkiye'de bir suçun faili polis memuru olduğunda soruşturma gerektiği gibi yerine getirilmemekte ve çoğu zaman suçun faili cezasız kalmaktadır. Bu durum bir cezasızlık kültürü yaratmakta ve polislerin şiddet içeren eylemleri her geçen gün sayıca artış göstermekte, kapsamı büyümekte ve şiddet oranı daha da yükselmektedir. Ortaya çıkan bu sonuçtan polis memurları kadar, görevini gereği gibi yerine getirmeyen yargı mensupları da sorumludur. Türkiye`de işkenceci failler neredeyse her dosyada yargı tarafından korunarak aklanmıştır. Hatta işkence mağdurlarına,  "neden uslu uslu işkenceye teslim olmadınız, haddinizi aşarak bir de itiraz ediyorsunuz"  diyerek cezalar da verilmiştir. Bu benzeri eylemleri tekrarlanmaması, sistematik hale gelen ve önü alınamayan polis şiddetine dur diyebilmek için bu olayın sorumlularının tespiti ile derhal soruşturma başlatılması, bu vahşi davranışların sahibi kolluk personelinin görevden el çektirilerek başka vatandaşlara karşı da bu suçu işlemelerinin önüne geçilmesini talep etmekteyiz. Bu güne kadar benzer olaylarda göstermelik soruşturma ve davalarla olayların üstünü kapatan yargının artık buna dur diyerek, önü alınamayan şiddet eylemlerine bir dur demesi ve sorumlularını şiddete meyli olan diğer kolluk personeline örnek olacak şekilde cezalandırmasını temenni ediyoruz.”

Efrahim Yakar ve beraberindeki bir grup avukat yapılan kanunsuzluğu ve işkenceyi protesto ettikten sonra şikâyet dilekçesini savcılığa verdi.

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir