ABD Başkanı Donald Trump`ın Riyad`da onlarca Arap liderinin önünde, Hamas`ın bir 'terör hareketi' olduğunu ilan etmesi, Gazze ve buradaki direnişe karşı yeni bir savaş ve saldırı döneminin başladığının işaretinden başka bir şey değildi.

ABD idaresinin Hamas ve bazı liderlerini terörle ithamı ilk değildir. Ancak bunda yeni olan husus, Amerika idaresinin bir Arap ve İslam ülkesinde, Arap liderlerinin yüzüne bunu söylemesidir. Siyonist basının konunun üzerinde fazlasıyla durması ve görülmemiş bir gelişme olarak yansıtması bundandır.

Siyonist işgal rejimi liderleri bölgede kendileriyle işbirliği yapan, kendileri gibi düşünen ciddi Arap liderlerinin olduğunu, Hamas`a yönelik düşünce ve tutumlarında kendileri gibi düşündüğünü söylemeye başladılar. Siyonist Savaş Bakanı Avigdor Lieberman`ın birkaç gün önce “bölgede olup bitenler çıkarımızadır ve bize hizmet ediyor. Araplar kendileri için bizim değil, radikalizmin ve Hamas`ın tehlike oluşturduğunu düşünüyorlar” demesi meseleyi çok iyi özetlemektedir.

Gelişmelerin yarattığı şok daha etkisini kaybetmeden, Cidde`deki Araştırmalar Merkezi müdürü Siyonist işgal rejimindeki Kanal-2 televizyonuna bağlanarak, Hamas ve İslamî Cihad hareketlerine saldırdı ve yeni Ortadoğu`nun çıkarına iki hareketi kökten tasfiye etme tehdidinde bulundu.

Çok geçmeden Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı El-Cubeyr, Katar`dan Hamas ile ilişkilerini kesmesini istedi.

Bu, Arapların yaşadığı birinci Nekse`nin (Kudüs`ün işgal edilişinin) yıldönümünde Arapların yaşadığı ikinci bir Nekse`dir. Araplar Filistin ve Kudüs`ün işgal edilmesinden sonra işgalciyi boykot etmek için güç ve enerjilerini toplamadılar.

Ancak bugün, Filistin direnişini boykot için toplanıp güçlerini birleştiriyorlar. Belki onların Filistin`i kurtarma (!) projelerini bunlar engelliyor.

Bütün bunların ardından bir rapor yayınlayan işgal rejimindeki yaygın gazetelerden Haaretz`in, bölgede olup bitenin Hamas hareketini köşeye sıkıştıracağını belirterek, yakın bir savaşın ufukta olduğuna işaret etmesi boşuna değildir.

Hamas`a yapılan bu saldırılar böyle bir sürecin başlangıcından başka bir şey değildir.

İşler bu kadarla kalmadı. Libya`daki milislerin başında bulunan Hafta, Libya`dan binlerce kilometre uzakta olan, on bir yıldır kuşatma altında bulunan, giriş ve çıkışları kapalı olan Gazze halkına ve direnişe karşı iftiralar atmaya ve yalanlar dizmeye başladı. Hafta, Kassam Tugayları`nın ülkesinde savaştığını iddia etti. Buna delil olarak da Kassam adına savaşanların isimlerini, resimlerini ve silahlarını göstermek yerine, Kassam Tugayları`nın daha önce Gazze`de çektiği ve internet üzerinden yayınladığı bir videoyu gösterdi. Bu bile oynadıkları alçakça tiyatroyu açıkça ortaya koymaktadır.

Görülen o ki, olup biten Filistin direnişini ve Kassam Tugayları`nı şeytanlaştırmak için yapılan planlı ve programlı bir kampanyadır. Birçok tarafın katıldığı bu kampanya büyük bir savaşın habercisidir. Allah`ın izniyle halkın bilinci ve direnişi bunu başarısız kılacaktır. Bunların yaptığı çabalar halkın nezdinde kendilerini deşifre etmekten ve maskelerini düşürmekten başka bir şeye yaramayacaktır.

Bütün bunlar, Filistin davasını tasfiye etmek ve bölgeyi Amerika ve Siyonistlerin arzusuna göre dizayn etmek için “Yüzyılın Anlaşması” olarak adlandırılan anlaşmanın hayata geçirilmesi içindir. Aktörler bu projenin uygulanmasının önünde duran en büyük ve tek engelin Hamas ve direniş olduğunu biliyor, bu engelin ortadan kaldırılmasıyla diğer engellerin ortadan kaldırılmasının çok kolay olacağını biliyorlar. Ancak onlar kendileri için en iyi sonucu aldıkları durumda bile önlerine Ashabı Uhdud gibi bir tablonun çıkacağını bilmiyorlar. Zira ilkelerine bağlı kalarak direnen ve bu uğurda şehit olanlar bu tutum ve duruşlarıyla başka müminlerin doğmasına vesile olacaklardır. Onların şehadeti başkalarının doğumu olacaktır.

Haritada görünmeyecek kadar bu küçük olan bu coğrafya dünyanın değişik noktalarında bulunan ve devasa imkânlara sahip olan bu devletleri rahatsız ediyorsa; karadan, denizden ve havadan kuşatıldığı halde onların güven ve istikrarını tehdit ettiklerini düşünüyorlarsa, bilsinler ki bütün ordu ve imkanlarıyla boş ve hiçtirler.

Önder olarak Hz. Muhammed (s.a.s)`i seçen, gaye ve amaç olarak Allah`ın rızasını tercih eden, en büyük temennileri de Allah yolunda ölmek olan; sloganları zafer veya şehadet olanlar Allah`ın dışında hiç kimseye karşı boyun eğmezler. Allah`ın izniyle onlar ümmetin hayat bulmasına, yeniden doğmasına vesile olacaklar; direnişin öncüleri ve umudu olacaklardır.

Gökte güneş olarak duracak, asla kaybolmayacaklardır…

Rıdvan El-Ahres / Filistin Enformasyon Merkezi