Şeyh Şamil ve Bilinmeyen Yönleri
30 yıllık mücadelesi boyunca Ruslara kök söktüren Kafkas kartalı Şeyh Şamil`in vefatının 215. yılına girilirken, İmamın hayatı, mücadelesi, kurdurttuğu medreselerle eğitime verdiği önem ve savaş dehası ile İmam Şamil, adını tarihe altın harflerle yazdırmıştı. İşte bilinmeyen birçok yönüyle Kafkas kartalı Şeyh Şamil…
Riyad Makayev / Doğruhaber
İmam Şamil, 1797 yılında Dağıstan’ın Gimri köyünde dünyaya geldi. Babası bölgenin yerli halklarından Avar Türklerine mensup Dengau Muhammed’dir. 15 yaşında iken at binerek kılıç kuşandı. 20 yaşına geldiğinde iki metreyi aşan boyu ile atlama, ateş etme, güreş, koşu, kılıç gibi spor dallarında üstün yetenek sahibi olmuştu.
İmam Şamil, öğrenimine bilgin Said Harekani’nin yanında başladı. Daha sonra kayınpederi olan Nakşibendi Şeyhi Cemaleddin Gazi Kumuki’nin öğrencisi oldu. Kendinden önce İmamet makamında bulunan Gazi Muhammed ve Hamzat Beg’in müşavirliğini yaptı. Son derece sade ve kanaatkar bir hayatı vardı.
İmam Şamil, muhtelif zamanlarda beş defa evlenmiş ve bu izdivaçların bazıları dini ve siyasi sebeplerle olmuştu. Şamil’in Fatimat, Cevheret, Zahidet, Emine ve Şovanat ismindeki zevcelerinden Ahmed Cemaleddin, Muhammed Gazi, Muhammed Said, Muhammed Şefi, Cemaleddin ve Muhammed Kamil isimli altı oğlu ile Fatimat, Nafisat, Necabat, Bahu-Mesedu ve Safiyat isimli beş kızı oldu.
DEVLET BAŞKANI SEÇİLDİKTEN SONRAKİ İCRAATLARI
Şamil, İmam yani devlet başkanı seçildikten sonra ilk iş olarak içişlerini ele aldı. Ruslara karşı daha etkili savaşmak için lüzumlu idari ve askeri teşkilatları yeni esaslara göre tanzim etti. Bir taraftan askeri tedbirler alıp düşmana karşı savunma savaşları verirken, diğer taraftan da muntazam adli ve idari sivil bir devlet mekanizması geliştirmiş, medreselerde eğitime önem verdirmiş, fikir ve sanat alanında da büyük adımlar atılmasını sağlamıştır. Döneminde tophaneler, baruthaneler, silahhaneler yapılmış, muntazam birlikler halinde askeri teşkilat kurulmuştur.
Güçlü hitabeti, kararlı tutumu ve askeri dehasıyla büyük başarılar kazanmış, ünü kısa zamanda yayılarak, otoritesi Dağıstan civarında yaşayan geniş topluluklar tarafından kabul edilmiştir.
İMAM ŞAMİL’İN BAZI NAİPLERİ
İmam Şamil, idare sistemini yeniden düzenlerken, ülkeyi naiplik ve vilayetlere ayırarak bunların başına hem askeri, hem de sivil yetkilerle donatılmış naipleri getirdi. Üç veya dört naiplik bir vilayet idi. Vilayetlerin başındaki naibin rütbesi daha yüksekti. Ayrıca, her biri birer savaş kahramanı olan bu yüksek rütbeli naiplerden Ahverdil Muhammed, Kabet Muhammed, Şuayıb Molla, Taşof Hacı, Danyal Sultan, Nur Muhammed, Hitinav Musa, Sadullah, Duba Hacı, Hacı Murat ve Şamil’in büyük oğlu Muhammed Gazi, Gazavat, adı anılması gereken başlıca kahramanları oldular.
KIZ VE ERKEKLERE ÖZEL MEDRESELER KURDURTTU
İmam Şamil sadece savaşla ilgilenmedi. İmam, özellikle çocukların yetiştirilmesine özen gösterdi. Eğitime ilk başladığı yer, çocuğun kendi ailesi ve özellikle annesi olduğu için, kız çocukların eğitimine özen gösterdi. Dağlıların ruhu, cesareti, kültürü ve adaleti anne sütünden geçer diyen İmam, kızlara eğitim vermek için özel medreseler kurdurttu.
İlköğretimi zorunlu kıldı ve her çocuğun okumasına imkan sağladı. Erkek çocuklar için de Devlet tarafından ve ülkedeki zenginler tarafından tüm masrafları karşılanan medreseler kurdu. Bu medreselerde sadece dini dersler değil, özellikle matematik, felsefe, edebiyat, tarih, kimya ve farklı bilimler okunuyordu. İmam döneminde okuma yazma bilmeyen hiç bir kız çocuğu kalmamıştı. Medrese sonrası okumaya devam etmek isteyenler için de imkanlar sağlanıyordu ve ülkedeki tanınmış alimlerin oluşturdukları halkalara katılarak özel dersler alma imkanları vardı.
‘EĞİTİM HANÇERDEN DAHA DAYANIKLI VE GÜÇLÜ BİR SİLAH’
İmam Şamil’in kendi de uzun yıllar eğitim görmüştü. İmam Şamil Devlet için eğitimin hançerden daha dayanıklı ve daha güçlü bir silah olduğuna ve cehaletin de en büyük düşmanı olduğunu biliyordu. Eğitimsizliğin devletin utanç ve zaafiyeti olacağına inanıyordu. Neredeyse onun müridleri ve yardımcıları istisnai zihinsel yeteneğine sahip ve iyi eğitimli insanlardı. Herkesin zengin kütüphaneleri vardı. O dönem yazarlar tarafından kaleme alınmış çok sayıda kitap, kronolojiler, dönemin şiirleri, çıkan bazı kaza ve olaylara rağmen kurtarıldı. Halen o dönemde yazılan kitaplar ve şiirler, paha biçilmez eserler olarak duruyor.
EĞİTİM VE ÖĞRENİM DİLİ KUR’AN DİLİ ARAPÇA’YDI
Eğitim ve öğrenim dili Kur’an dili Arapça’ya dayanıyordu. Devlet resmi dili olarak Arapça benimsenmişti ve tüm yazışmalar Arapça yapılmaktaydı. Ayrıca, dini, bilimsel ve tarihi eserler de Arapça yazılıyordu ve böylece halklarının edebiyatı kuruldu. Daha sonra, “A’jam” tasarlanmıştır –Arab alfabesine dayalı Dağlıların dillerinde bir dilbilgisi. Arap ülkelerinin konuştuğu mevcut Kur’an Arapçası, Kafkasya’da bozulmamış olarak muhafaza edilmiş oldu...
DAĞLILARIN OKUR-YAZAR OLUŞU RUSLARI ŞAŞKINA ÇEVİRMİŞTİR
Dağlıların evrensel okur-yazar oluşu o zaman ki Kafkasya ile ilgilenen Rus bilim adamlarını şaşkın bir şekilde bırakmıştı. Kraliyet yetkilileri pek alışa gelmiş bu durumla karşı karşıya kalmamışlardı. Oysa genellikle Kafkas halklarını vahşiler ve barbarlar diye isimlendirmişlerdi. Kafkasyalılar bellerinden hiç ayırmadıkları hançer gibi eğitimi de benimsemişlerdi. Bilim, kitap, bir şeyler yazmış olduğu herhangi bir kağıt parçasına bile saygı göstermek, onların karakteristik özelliklerindendir.
CEHALET, RUSLARIN İŞGALİ İLE GELDİ
Ne zaman anlaşılmaz bir dilde bir şeylerin yazılı olduğu bir kağıt parçası ile karşılaşırlarsa, bu harflerin, Allah’ın adının yazılmış olabileceği korkusuyla o kağıt parçası çok saygılı bir şekilde saklanırdı. Bu saygı geleneği şimdilerde bile Kafkasya’daki halklar arasında devam etmektedir. Özellikle yaşlı olanlar Arapça bir şeyler görürlerse onu çerçeveletip saklarlar.
Cehalet Kafkasya’ya, Rusların işgali ve İmam Şamil’in kurmuş olduğu sistemin değiştirilmesi yani Latin alfabesine sonrada kirile geçiş yaptıktan sonra geldi. Dağlılar (Çeçenler ve Dağıstanlılar) sudan çıkarılmış balık gibi kaldılar.
TAM TEŞEKKÜLLÜ BİR İSLAM DEVLETİ KURMUŞTU
İmam Şamil Çeçenistan’ı ve Dağıstan’ı kapsayan tam teşekküllü bir İslam devleti kurmuştu. Bu devlet yaklaşık 30 sene fiili olarak yaşamış ve tarihe geçmişti. Dost ülkelerden hiçbir yardım göremeyen İmam Şamil’in, nihayet elindeki bütün kuvvet ile kaynakları tükenir ve 1859’un 6 Eylül’ünde Gunip’te Prens Baryatinsky komutasındaki 70 bin kişilik Rus ordusuna, yanında birkaç yüz kişi kalıncaya kadar direndikten sonra teslim olur.
RUS ÇARI’NIN İMAM’A HAYRANLIĞI
İmam Şamil, aile efradı ve 40 kadar adamı Petersburg’a, Çar’ın sarayına götürülür. Rus Çarı II.Aleksandr tarafından sarayın kapısında hayrete düşülecek derecede nazik karşılanır. Çar, babası 1.Nikola’ya ve ihtişamlı ordularına tam otuz beş yıl Kafkasya’yı zindan eden, zamanının bu en büyük kahramanını karşısında görür görmez, yüzünden ve sakalından hayranlıkla öpmekten kendini alıkoyamaz.
İmam Şamil bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga’ya gönderilir. Ancak Şamil ve ailesine esaret çok ağır gelir. İki yıl içinde Şamil’in simsiyah saçları beyazlar. Büyük kızı Nafisat ile gelini Muhammed Gazi’nin hanımı Kerimet, üzüntüden vereme yakalanarak vefat ederler.
ON YIL ARADAN SONRA HAC’CA YOLCULUK
Aradan ancak on yıl geçtikten sonra Çar, İmam Şamil’in Hac’ca gitmesine izin verir. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şefi’yi alıkoyar ve Hacc’ı ifa ettikten sonra derhal Rusya’ya dönmesini şart koşar. İmam Şamil, 1870 yılında maiyetindeki adamları ile birlikte Rusya’dan ayrılarak önce İstanbul’a uğrar. Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlanır. Şamil’in İstanbul’a uğradığı haberi duyulduğunda şehirde yer yerinden oynamış, halk bu büyük kahramanı görebilmek için saray kapılarına akın etmişti.
Şeyh Şamil, aşkına düştüğü son menzile bir an evvel varmak için Sultan’ın kendisine tahsis ettiği gemi ile yola koyulur. Cidde limanında Mekke Emiri, şehrin ileri gelenleri ve mahşeri bir kalabalık tarafından törenlerle karşılanarak Mekke’de Şürefa dairesinde misafir edilir. Hac sırasında orada bulunduğunu duyan, dünyanın dört bir yanından gelmiş yaklaşık yüz bin Müslüman’ın onu görmek için oluşturduğu izdiham sonucu, hükümet makamları İmam Şamil’i Kabe’nin üstüne çıkarmak suretiyle bu hayran kalabalığın arzusu ancak tatmin edilir.
BÜYÜK DEHA HAYATA GÖZLERİNİ YUMUYOR
Şeyh Şamil, hac farizasını yerine getirdikten sonra Medine’ye geçer. Medine günlerinde son derece takatten düşer, çektiği büyük ızdırap artık tahammül edilemez bir hal alır ve hastalanarak yatağa düşer.
Bütün hayatını ülkesinin bağımsızlığına adayan, askeri dehasını bütün dünyaya ve bizzat ebedi düşmanı Rus yüksek makamlarına dahi kabul ettiren, adını dünya tarihine “gelmiş geçmiş en büyük gerilla lideri” olarak yazdıran İmam Şamil, 4 Şubat 1871’de 74 yaşında iken hayata gözlerini yumar. Allah gani gani rahmet eylesin.