Aramızdaki ihtilafların kaynağı Siyonizm ve küresel güçlerdir
İran`ın önde gelen âlimlerinden Mevlevi Abdülmecid ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Ağırlıklı olarak bilimsel çalışmalarına değinen Mevlevi Abdülmecid, İslam dünyası hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Abuzer Atasoy / DOĞRUHABER
İran`ın Belucistan Bölgesinin tanınmış âlimlerinden Mevlevi Abdülmecid, Türkiye`ye gerçekleştirdiği temaslar kapsamında gazetemize ziyarette bulundu. Kendisiyle İran`daki Ehli Sünnet toplumu hakkında konuştuk. Bilimsel çalışmaları, siyasi görüşleri ve İran devleti ile olan ilişkileri gibi birçok konu hakkında bizi bilgilendiren Abdülmecid İslam coğrafyasındaki sorunlara dair önemli açıklamalarda bulundu. “Batılıların İslam coğrafyasındaki siyasetleri çökünce Müslümanları birbirlerine düşürdüler” diyen İranlı alim, Müslüman liderlere seslenerek, Siyonistlerin ve küresel güçlerin İslam dünyasına müdahalesine izin vermemeleri gerektiğini belirtti.
İlk olarak kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Mevlevi Abdülmecid Muratzehi Haşi. Zahidan Darul Ulum Medresesi hocası, Darul Faruk-ul Azam Yayınevi Müdürü, El Murtaza Kültür ve Araştırma Merkezi Başkanı, İran Ehli Sünnet İslam Fıkhı Kurulu üyesi ve Uluslararası İslam Âlimleri Kurulu üyesiyim.
İran`ın hangi bölgesinde oturuyorsunuz?
Biz, İran`ın Sistan ve Belucistan Eyaletinin merkezi olan Zahidan kentinde oturuyoruz. Bu eyalet, Pakistan ve Afganistan sınırında olup İran`ın en büyük eyaletidir.
Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Orada kültürel ve bilimsel çalışmalarımız var. Sistan ve Belucistan Eyaletinde 50`ye yakın medresemiz var. En büyük medrese de Zahidan kentinde bulunan Zahidan Dar-ul Ulum`udur. Buranın başkanı, Şeyhülislam Mevlana Abdülhamit`tir. Bu medresede 1500 erkek talebe ve 1000 kadar kız talebe okuyor. Ayrıca İran`ın en büyük Ehli Sünnet medresesidir.
Zahidan, 1 milyon nüfuslu bir kenttir. İçerisinde 400`den fazla cami bulunuyor. Zahidan, Hafızlar Şehri olarak bilinir. Ramazan`da tüm camilerde teravih namazından sonra Kuran hatmi yapılır. Medreselerde okunan kitaplar, Faruk-ul Azam Yayınevi`nde basılır. Ehli Sünnet camiasına ait kitaplarda bu yayınevinden çıkar.
Bir diğer çalışmamız da, Zahidan Dar-ul Ulum`da mezun olan talebeler için her yıl gerçekleştirdiğimiz bilimsel ve kültürel konferanstır. Bunu Recep ayının 27`sinde yapıyoruz. Bu sene gerçekleştirdiğimiz programda 300 bine yakın katılımcı programa katıldı. 200 erkek ve 100 kız talebe mezun oldu. 50 kişi de Kur`an hafızlığını bitirdi.
Ayrıca büyük bir çalışmamız da Ramazan ayının 29`uncu gecesinde Mekki Camisinde var. Mekki Camii, İran`daki en büyük Ehli Sünnet camisidir. 80 bin kişilik bir kapasiteye sahiptir. Ramazan ayının 29`uncu gecesi tüm camilerin cemaatleri burada toplanır ve Kuran hatmi bu camide gerçekleştirilir. Şehir dışından birçok kişi gelir. Program, dualarla birlikte gece saat 1-2`ye kadar sürer. Programa 200-300 bin kişi katılır. Ayrıca İran Ehli Sünnet Kurulu diye bir fetva kurulumuz var. 23 yıl önce kuruldu. Yeni meseleleri görüşmek üzere senede 1 veya 2 defa bir araya gelip fetva verirler.
Medreselerinizde yaklaşık olarak kaç talebe bulunuyor?
Daha önce de söylediğim gibi Zahidan Dar-ul Ulum`da 1500 erkek ve 1000 bayan talebemiz bulunuyor. Zahidan kentinin genelinde ise 10 bin kadar talebemiz var. Bunların bir kısmı medrese eğitimi görüyor, bir kısmı ise hafızlık yapıyor.
Kendi oluşumunuzu nasıl ifade ediyorsunuz? Bir tarikat, cemaat veya başka bir şey mi?
Biz, İran Ehli Sünnet Topluluğu adı altında çalışıyoruz.
Devletten aldığınız herhangi bir yardım var mı? Nakdi veya Medreselerin yapımında olsun, size herhangi bir katkıda bulunuldu mu?
Dini medreseler, tarih boyunca devletlerden maddi destek almama konusunda fikir birliği içerisindeler. İster Pakistan`da, İran`da veya Hindistan`da olsun, hatta ister Türkiye`de olsun, her zaman böyle olmuştur. Çünkü bu, devletlere bir nevi bağlılık oluşturur. İran`daki Şia medreseleri bile direkt olarak devletten yardım almazlar. Medreseler, bağımsız olmalıdır. Medrese, halkın yardımlarıyla ayakta kalır. Bu durum, yapılan medreselerde de böyledir. Tek kaynağımız, halktır.
Siyasi görüşünüz hakkında bilgi verir misiniz?
Zahidan`daki Ehli Sünnetin lideri olarak Şeyhülislam Mevlana Abdülhamit`in görüşü ve bölgedeki tüm Ehli Sünnetin siyasi görüşü itidal yolu ve vasat yoldur. Şii kardeşlerimiz ve devletle çok iyi ilişkilerimiz var. Ortaya çıkan meseleleri konuşarak hallediyoruz. Geçmiş yıllarda Belucistan`da, Ceyşul Adl ve Cündullah gibi bölgedeki istikrarı bozmak isteyen bazı aşırı yapılar oluştu. Âlimlerimiz ve halkımız onların karşısında durdu. Çok şükür onların şerrinden kurtulduk.
Partisel bir çalışmamız yoktur. Ancak Zahidan halkı Hanifi mezhebine mensuptur. Fikir ayrılığı yaşamıyoruz. Herkes ortak bir düşünceye sahiptir.
İran`da Ehli Sünnetin en büyük özelliklerinden biri de tüm seçimlerde özellikle de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yoğun katılım gösterirler. Son seçimde cumhurbaşkanı olan Hasan Ruhani, Ehli Sünnetin oyuyla seçildi. Ehli Sünnet ortak bir şekilde kendisine oy verdiler ve oradan gelen 5 milyon oy, onun cumhurbaşkanı olmasını sağladı.
İran`da geçmiş tüm cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ehli Sünnetin oylarını alan aday, cumhurbaşkanı olmuştur. Bu yüzden, Ehli Sünnetin oyları, belirleyicidir. Çünkü ortak yönde hareket ederler ve Mevlana Abdülhamit`in kararına güvenirler.
Mevlana Abdülhamit bu konuda resmi olarak açıklama yapıyor mu?
Hayır. Kendisi Cuma İmamı makamında olduğu için böyle bir yetkiye sahip değildir. Bu yöndeki açıklamalar, Ehli Sünnet Topluluğu tarafından yapılır ve halk, bunlara tabi olur.
İran`da devlet Şii olması hasebiyle size yönelik bir baskı oluşturuyor mu?
Bugün dünya üzerinde halkıyla sorunu olmayan bir devlet yoktur. İran`da da her yerde olduğu gibi doğal olarak bazı sorunlar bulunuyor. Ancak dışarıda yansıtıldığı kadar değil. Örneğin, bir defasında Pakistan`da büyük âlimlerin bulunduğu bir toplantıya katılmıştım. Onları İran`a davet ettim. Bazıları gelmek istemediler. Nedenini sordum. “Orada Ehli Sünnetin camileri ve medreseleri yok, devlet çok baskı kuruyor” dediler. Biz de “Siz bir gelip görün, sonra kararınızı verin. Bunların çoğunluğu propaganda” dedik. Zahidan`a geldiklerinde çok şaşırdılar. “Siz burada tamamen bağımsız bir şekilde işinizi yapabiliyorsunuz” dediler.
Ufak tefek sorunlarımızın olduğu doğrudur. Ancak söylentiler, biraz abartılıdır. Örneğin, Diyarbakır`daki Kutlu Doğum Programında bir şey bizi çok üzdü. Böyle büyük ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen bir programda bir tane devlet yetkilisi yoktu. Hâlbuki bizim Zahidan`da gerçekleştirdiğimiz uluslararası konferansa Şii olmalarına rağmen devlet yetkilileri ve milletvekilleri gelirler, vali ve belediye başkanı gelir. Hatta aynı sofrada oturup yemek yeriz. Bu, bir nevi vahdet göstergesidir.
Tahran`da Ehli Sünnete ait bir cami olmadığı doğru mu?
Doğrudur. Tahran`da bir camimiz bulunmuyor. Bu konuda elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. İster Cuma namazlarında olsun, ister medya yoluyla olsun, elimizden geldiğince bu meseleyi yetkililere iletmeye çalışıyoruz. Ancak Tahran`da 40`a yakın mescit bulunuyor. Cuma namazları buralarda kılınıyor.
Son olarak dünya Müslümanlarına yönelik bir mesajınız var mı?
Allah`u Teâla`nın Kur`an`ı Kerim`de buyurduğu üzere tüm insanlar muvahhit olarak yaşamazlar. Allah`u Teala Peygamberleri insanları hidayete davet etmeleri için gönderdi. Yol bellidir, isteyen iman eder, isteyen etmez. Bunda bir zorlama yoktur. Bu dünyada da Müslümanlar arasında farklı inanışlar var. Hanefi olanı var, Şafisi var, Şii olanı var. Herkes diğerlerine hakaret etmemek şartıyla inancına göre yaşayabilir. Tarih boyunca Müslümanlar arasındaki ihtilafların en büyük sebebi, birbirlerinin inançlarına, sahabelere, peygamberin hanımlarına hakaret etmeleridir. Ne Şiiler ne de Sünniler birbirlerinin inançlarına hakaret etmemelidirler. Ancak ister Şii olsun, ister Sünni olsun; halkın birbiriyle bir sorunu yoktur. Bizim akrabalarımızda erkeğin Şii, kadının Sünni olduğu veya babanın Sünni, çocuğun Şii olduğu aileler var. Bu insanlar birbirleriyle sorunsuz bir şekilde yaşıyorlar.
Hem Şiiler hem de Sünniler arasında ifrat edenlerin olduğu, bir gerçektir. Ancak günümüzde fitnenin bu kadar yayılıp tüm İslam coğrafyasını kuşatmasının sebebi, bunun arkasında Siyonizm`in ve küresel güçlerin bulunmasıdır. Batılıların Ortadoğu`daki siyasetleri çökünce, yöntem değişikliğine gittiler. Müslümanların arasında fitne oluşturup bir köşeye çekildiler. DEAŞ isminde aşırı Sünni grubu oluşturdular, diğer yandan Şiilerden aşırı gruplar oluşturdular. Bunların yönlendirmesini de kendileri yapıyorlar. Böylece İslam dünyası birbirine girdi. Hâlbuki bizim kitabımız bir, kıblemiz bir, peygamberimiz birdir. Hepimiz ahirete inanırız.
Tüm görüş farklılıklarımıza rağmen, birbirimizin inançlarına hakaret etmeden ortak inançlarımız etrafında bir araya gelmeliyiz. En iyi yol, Kur`an`da buyrulan vasat yoldur: Biz sizi böylece vasat bir ümmet yaptık, ta ki siz insanlara şahitler olun, Peygamber de size bir şahit olsun. (Bakara 143)
Son olarak İslam ülkelerinin liderlerini, Rusya veya Amerika`dan destek almak yerine, Kur`an, sünnet ve Kâbe`yi esas alarak bir araya gelip sorunlarını halletmeye davet ediyoruz. İslam düşmanlarının, Siyonistlerin ve küresel güçlerin İslam dünyasına müdahalesine izin vermesinler.
Vesselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü...