Ateşkesin sağlanamadığı yerde çatışmasızlık bölgeleri sağlanır mı
Cenevre ve Astana görüşmelerinde Suriye`nin geleceği üzerine pek anlaşamayan taraflar hala bir çözüm arayışında. Taraflar bir çözüm arayışı için görüşürken Suriye rejimi kan akıtmaya devam ediyor. Gündemde ise çatışmasızlık bölgeleri oluşturmak.
Riyad Makaev - Doğruhaber/ Analiz
Suriye savaşı binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu. İslam ümmetinin birliğinin olmayışından kaynaklanan bu katliamlardan belki tüm İslam alemi sorumludur. Suriye savaşı Filistin meselesi gibi çok uzayacak gibi görünüyor. Çünkü “çatışmasızlık bölgeleri” demek çatışmasızlık bölgeleri ilan edilmeyen bölgelerde yine kan akacak demektir. Kazakistan'ın başkenti Astana'da Türkiye, Rusya ve İran, Suriye'nin İdlib vilayetinin tamamı, Lazkiye, Halep ve Hama vilayetlerinin belli bölümleri, Homs vilayetinin belli bölümleri, Şam-Doğu Guta bölgesi ve Deraa ve Kuneytra vilayetlerinin belli bölümlerini kapsayan çatışmasızlık bölgeleri oluşturulmasına ilişkin muhtıra imzaladılar. Astana görüşmelerinde Suriye`de taraflar arasında “ateşkes” anlaşmasına da bu devletler imza atmışlardı ama ateşkes bugüne kadar sağlanamadı. Esed rejimi hala muhaliflerin elinde olan bölgeleri Rusya ile birlikte bombalıyor. Türkiye ve Rusya garantörlüğünde Ateşkes anlaşması imzalandıktan sonra bugün “çatışmasızlık bölge” için konuşulan İdlib`te Esed kimyasal silah kullanmıştı. Türkiye ve Rusya`nın imzaladığı “Kırılgan ateşkes” olarak adlandırılan Astana ateşkes anlaşması ne kadar uygulanabildiyse o kadar başarılı olacak “kırılgan çatışmasızlık bölgeleri” oluşacaktır. Çatışmasızlık bölgelerinin sınırları ve işleyişine ilişkin ayrıntı ve düzenlemeler, üç Garantör ülke arasında tesis edilecek çalışma grubunda belirlenecek. Bu görüşmeler devam ederken ABD ve müttefikleri ve DAEŞ ile en-Nusra ne yapacak, ateşkes anlaşması ne olacak hep birlikte göreceğiz. Muhalefeti temsilen Astana'daki görüşmelere katılan Osama Abu Zaid, Suriye'nin bölünmesine karşı olduklarını ifade ederek, "İran'ın garantör olduğu böyle bir anlaşmaya onay vermeyiz" diyerek bu anlaşmaya karşı olduklarını gösterdi. Ama Osama Abu Zaid geç kaldı. Suriye`nin geleceği Suriyelilerden sorulmuyor. Çünkü Suriye büyük güçlerin poligonu haline gelmiştir.
ÇATIŞMASIZLIK BÖLGELERİ`NİN OLUMLU VE OLUMSUZ YÖNLERİ
Halep düştükten sonra Esed rejiminin mevzileri daha da güçlendi. Halep bugün Suriye rejiminin karargâhı haline geldi. Çatışmasızlık bölgeleri oluşturulursa hayat mücadelesi veren sivil halk için biraz nefes alma fırsatı doğacaktır. Ayrıca bölgelere insani yardımları ulaştırmak daha kolay olacak. Tüm taraflar için istihbarat çalışmaları kolaylaşacak. Ancak, aynı zamanda söz konusu bölgelerde darmadağın olan rejim askerleri için toparlanma ve mevzilerini güçlendirme fırsatı da olacaktır. İdlib`te kimyasal silah kullandıktan sonra çok zor duruma düşen Esed için yeni strateji fırsatı doğmuş olacaktır. Rusya Lazkiye`deki üslerini daha da sağlamlaştıracak ve Rusya`nın gündeminde olan kara kuvvetlerini Suriye`ye yerleştirme fırsatı yakalamış olacak. Soçi`de domates konusu dışında Türkiye ile her konuda anlaşan Rusya bundan sonra daha rahat hareket edecektir. Türkiye`nin endişe ettiği sınır bölgelerinde PYD-YPG konusunda Rusya belki bir adım geri atabilir ama Suriye rejimine verdiği desteğini arttırabilir. Unutulmaması gereken diğer bir konu ise Rusya Türkiye`nin düşürdüğü uçağını asla unutmaz. Putin bugüne kadar söylediklerini yapmamazlıktan gelmemiştir. Kendi vatandaşlarından bile Londra`da, New York`ta intikamını almıştır. Türkiye ve Rusya arasında ne kadar anlaşmalar veya dostane havalar esse bile Putin`in “Sırtımızdan vurulduk” sözünü Rusya asla unutmayacaktır ve her daim buna karşılık vermek için fırsat kollayacaktır. Rusya ile yapılan her anlaşma her zaman “kırılgan” ve Kremlin tarafından devamlı terazi üstünde tutulmaktadır. Bugün böyle icap ediyor ve böyle davranıyor. DAİŞ'le mücadele bahanesiyle Suriye`ye giren Rusya bugün Esed rejiminin yanında uluslararası meşruiyeti olan muhaliflere karşı nasıl savaşmaktaysa yarın Astana`da atılan imzaları hiçe sayarak farklı bir duruş sergileyebilir. Çünkü atılan imzalar üç devlet arasında atılmış değil Türkiye tektir ve diğerleri üçü bir arada olan kahve gibi birdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın söylediği gibi Türkiye milleti bugüne kadar hiç kimseyi sırtından bıçaklamamıştır ama Rusya sırtından bıçaklamasıyla ünlüdür. Resmi ağızlardan Suriye konusunda yapılan açıklamalar ve gösterdikleri çabalar ümit verici görünse de Suriye`de Türkiye, Rusya ve İran dışında da pek çok devlet ve gruplar bulunmaktadır. Allah`tan Suriye`de akan Müslümanların kanını durdurmasını istiyorum. Ama Esed koltuğundan indirilmedikçe “Ateşkes” veya “çatısmasızlık bölgeler”, Cenevre ve Astana görüşmeleri Suriye meselesini hal etmeye yetmeyecektir. DAİŞ ile mücadelesi ise herkes için bir bahanedir!