• DOLAR 32.542
  • EURO 34.96
  • ALTIN 2458.81
  • ...
İnandığı dava uğruna şehit olan bir lider - Cevher Dudaev!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Riyad Makaev -Doğruhaber/Analiz

11 Aralık 1994 tarihinde başlayan Rus – Çeçen savaşında Cumhurbaşkanı ve Başkomutan olarak ordusunun başında savaşırken 21 Nisan 1996 tarihinde Çeçenistan`ın Gekhi – Çü köyü yakınlarında haince yapılan Rus füze saldırısı sonucu şehid olan Cevher Dudayev yeni nesillerin yolunu aydınlatmaya devam etmektedir.

Saray kâhinleri bir gün Firavun`a, dünyaya gelecek bir erkek çocuğun kendisinin krallığına son vereceğini söylerler. Bunun üzerine Firavun bütün erkek çocukların öldürülmesini emreder. Bu sırada dünyaya gelen Musa`nın annesi ölümden kurtarmak için onu bir sepete koyar ve Nil Nehri`nin sularına bırakır. Firavun`un karısı Asiye tesadüfen onu görür ve saraya alır, Firavunun himayesinde büyür. Allah (C.C.), Musa`ya Peygamberlik verir. Musa, halkını korumak için Firavun`a karşı çıkar. Bir mucize ile Kızıl Deniz`in suları açılır ve arkasından gelen halkı ile birlikte Sina`ya geçer. Ordusu ile onu takip etmekte olan Firavun ise sulara kapılarak helak olur. İşte Müslümanların efsanevi liderlerinden olan Cevher Dudayev`in de Hz. Musa`nın menkıbesine benzeyen bir hayat hikâyesi vardır.

1944 yılının Şubat ayında ailenin 13. çocuğu olarak dünyaya gelen Cevher henüz 15 günlük bir bebek iken 23 Şubat 1944 günü tüm Çeçen-İnguş halkı ile birlikte Kazakistan bozkırlarına sürgüne gönderildi. Bu yolculuk ve sürgün sırasında yüzbinlerce Çeçen ve İnguş soğuk, açlık ve hastalıktan hayatını kaybetti. Allah ona bu doğal olmayan seleksiyondan sağ olarak kurtulmayı nasip etti. Başkan olduğu zaman 23 Şubat Sürgününü anlatırken şöyle diyecekti:

"Ben o acı dolu günlerin, o insanlık faciası sürgünün çocuğuyum".

1956 yılında 12 yaşındayken Kazakistan`dan Çeçenistan`a döndü. Orta öğrenimini Çeçenistan`da tamamladıktan sonra 1960 yılında Vladikafkas`taki Fen Fakültesinin Fizik-Matematik bölümüne devam etti. Aynı yılın sonbaharında bu okuldan ayrılıp Rusya`nın Tombov şehrinde bulunan Hava Harp Okuluna kaydoldu. Zeki idi ve 1965 yılında Hava Harp Okulunu bitirdi. Teğmen rütbesiyle Rusya`nın Kalujskaya bölgesindeki Şaykovka garnizonuna gönderildi. 1969`da Ryazan şehrinde uzun menzilli askeri uçak komutanlığı eğitimini tamamladı. Aynı sene İrkutsk bölgesinin Usolye-Sibirskoye ilçesinde bulunan Sredneye kasabasındaki askeri üsse gönderildi. 1971`de Gagarin Hava Harp Akademisi imtihanlarına gönderildi ve başarıyla geçerek akademi eğitimine başladı. 1974`te Hava Harp Akademisini başarıyla bitirdi ve birinci sınıf pilot ve mühendis unvanı aldı. Akademiden sonra yine eski yeri olan Sredneye kasabasındaki askeri üsse birlik komutanı olarak gönderildi. 1984`te Poltava şehrine tabur komutanı, 1986`da Estonya`nın Tartu şehrine Garnizon komutanı olarak atandı. 1990`da Cahar DUDAEV`e üstün askeri eğitim ve garnizon düzeninden dolayı Tuğgeneral rütbesi verildi. Ayrıca çeşitli dönemlerdeki üstün başarıları nedeniyle Sovyetler Birliği Hükümeti tarafından kendisine 12 kez madalya verildi. 1989 yılında Baltık ülkelerinde başlayan bağımsızlık hareketini bastırması için Moskova`dan verilen emri reddetti. 1991 yılında Çeçenistan`ın bağımsızlık hareketinin siyasal örgütü Çeçen Milli Kongresi Liderliğine seçildi ve ordudan istifa etti.

19 Ağustos 1991 günü başlayan halk ayaklanması sonucu mevcut yönetim istifa etmek zorunda kaldı. 27 Ekim 1991 günü yapılan seçimlerde büyük bir ekseriyet ile Çeçen-İnguş Cumhuriyeti`nin 1. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. 1992`de İnguşların ayrılması üzerine Cumhuriyetin adı “Çeçen İçkerya Cumhuriyeti” olarak değiştirildi. 1994`te Dudaev`in başkanlığındaki genç Çeçen İçkeriya Cumhuriyetini yok etmek için Rusya Çeçenistan`ı işgal etti. Şehidimiz halka seslenerek şu sözleri söylemişti:

“Bizi öldürebilirler! Ezebilirler! Üstümüzde tanklarla dans edebilirler! Vücudumuzu parçalayabilirler. Fakat bizim özgürlük ve bağımsızlık ruhumuzu asla yok edemezler. Yüz yıl köle olarak yaşamaktansa bir gün şerefli ve başı dik durmayı tercih ederim. Üzerimdeki üniformam kefenim, şehadete talibim. Şehitliği rütbe ve şeref kabul ediyorum. Kanımın son damlasına kadar ülkemin bağımsızlığı ve milletimin hürriyeti için savaşmaya hazırım. Ölecek kadar yaşlı, savaşacak kadar gencim. Cihad'ı anlımızın çatına vurduk ve her sabah şehadeti koyduk duamızın başına. Ben, Allah`a, sonra halkıma verdiğim söze asla ihanet etmem”.

Kremlin`den yapılan bütün baskı, tehdit ve saldırılara rağmen bağımsızlıktan hiç ödün vermeyen; Birleşik Kafkasya idealinin savunucusu olan; Kafkas Halkları Konfederasyonu`nun destekçisi olan; Abhaz-Gürcü savaşında Şamil Basaev`in komutanlığında asker ve silah göndermek suretiyle Abhazya`nın bağımsızlık mücadelesine ciddi biçimde destek veren; Azeri-Ermeni Dağlık Karaabağ savaşında yine Şamil Basayev`in komutanlığında asker ve silah göndererek Azeri kardeşlerine destek veren; Allah korkusundan başka korkusu olmayan doğru ve haklı olarak düşündüğü davasında ölümü de göze alıp geri adım atmayan bir lider idi Cevher Dudaev. Nitekim savaşın en sonuna kadar belki savaştığı sıralarda da dünyadan pek çok değişik yerlerinden, savaşı bırak gel sana ölüp gidinceye kadar her türlü ekonomik ve maddi şartları önüne sunan teklifler geldi. Hepsini elinin tersi ile itmiş, inandığı davada şehit oluncaya kadar orada kalmış ve şehadet şerbetini içmiştir. Cevher Dudaev, memleketi ve milleti için her şeyini feda eden yiğit bir insandı. Tıpkı Hz. Musa`nın(AS) Firavun`a karşı çıktığı gibi Cevher de Kremlin`deki Firavunlara karşı çıkmıştı.

O`nun 1944 yılının soğuk bir Şubat günü Çeçenistan`da başlayıp, Kazakistan`da devam eden, sonra Rus ordusunun en iyi okullarında yetiştirilip Kızılordu efsanesini yerle bir eden ve halkının yüzyıllardır sönmeyen özgürlük mücadelesini 21. yüzyıla taşıyan menkıbesi 21 Nisan 1996`da fiziki olarak noktalanırken yeniden alevlendirdiği özgürlük ateşi bu gün de Firavunları yakmaya ve Kafkasya Müslümanların geleceğini ve yeni nesillerin yolunu aydınlatmaya devam etmektedir. Cevher`in mezarının birkaç Çeçen haricinde nerde olduğunu hala kimse bilmiyor. Rusya şehidimizin mezarından bile korkarak hala onun defnedildiği yeri arıyor.

Bu haberler de ilginizi çekebilir