Karar vermede acele etmek
Keşkül / Doğruhaber
Köyün birinde bir yaşlı adam vardı. Çok güzel, beyaz bir atı vardı. Bu atı almak isteyen kral ihtiyara nerdeyse bir servet teklif etti fakat adam satmaya yanaşmadı. Bir sabah kalktığında, bir de baktı ki; at yerinde yok. Köylüler bunun üzerine adamın başına toplandı: “Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın” dediler. Yaşlı adam köylülere: “Karar vermek için acele etmeyin” dedi.
Köylüler yaşlı adamla alay ettiler. Aradan onbeş gün geçmeden at, bir gece vakti kapıya geldi. At çalınmamıştı. Dağlarda kırlarda dolaşmış, oralarda bulunan 12 yabani atı da peşine takıp getirmişti. Köylüler hata yaptıklarını söyleyip yaşlı adamdan özür dilediler. “Atın kaybolması bir talihsizlik değildi, Bak; şimdi bir sürü atın var.” dediler. “Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” dedi yaşlı adam. “Sonrasında ne olacağını bilmiyoruz.” dedi.
Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düştü ve ayağını kırdı. Evin geçimini temin eden oğul, şimdi uzun zaman yatakta kalacaktı. Köylüler yine geldiler yaşlı adamın yanına: “Bu atlar yüzünden biricik oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başka kimsen de yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” dediler.
Yaşlı adam: “Siz erken karar verme hastalığına yakalanmışsınız.” diye cevap verdi. ”O kadar acele etmeyin, oğlumun bacağı kırıldı. Hayat böyle küçük parçalar halinde geliyor ve ondan sonra neler olacağını bilmemiz mümkün değil.”
Birkaç hafta sonra, ülkede büyük bir savaş çıktı. Ülkeye saldıran düşmanlara karşı eli silah tutan her genç askere çağırıldı. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri cepheye götürdüler. Köyü matem sardı. Çünkü giden gençlerin ya öleceğini, ya da esir düşeceğini herkes biliyordu. Köylüler, yine geldiler. “Haklı çıktın” dediler. “Oğlunun bacağı kırık ama, hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla geri dönmeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer.”
“Siz erken karar vermeye devam edin” dedi, yaşlı adam: “Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var, benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah bilir.” Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp, tamamı hakkında karar vermekten kaçının.” dedi.