Darbenin medya ayağına müebbet
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, kapatılan Zaman gazetesinin eski yönetici ve yazarlarına yönelik yürütülen soruşturma tamamlandı. İddianamede, FETÖ/PDY medyasında darbe çağrışımı yapacak yayınlar yapıldığı, şüphelilerin malvarlıklarını usulsüz devrettiği vurgulandı. Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Ali Bulaç`ın da aralarında bulunduğu 30 şüpheli hakkında 3`er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi.
Zeki Aras- Doğruhaber
Kayyuma devredildikten sonra kapatılan Zaman gazetesinin eski yönetici ve yazarlarından oluşan 30 şüpheliye yönelik "darbe girişimi" ve "FETÖ/PDY üyeliği" suçlarından hazırlanan iddianamede, FETÖ/PDY medyasında darbe çağrışımı yapacak yayınlar yapıldığı, önceki darbelere destek olunduğu belirtilerek, şüphelilerin kayyum atanmasından önce sahip oldukları malvarlıklarını usulsüz devrettikleri vurgulandı. İddianamede, Mümtazer Türköne, Ali Bulaç ve Şahin Alpay'ın da aralarında bulunduğu 21'i tutuklu 30 şüphelinin, "darbeye teşebbüs" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
ÖRGÜT AMACI DOĞRULTUSUNDA POLİTİKA İZLENDİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından İsmet Bozkurt tarafından hazırlanan ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, Sızıntı dergisi ile başlayan ve Zaman gazetesi ile birlikte hızla büyüyen FETÖ-PDY medyasının, örgütün gayrimeşru faaliyet, beklenti ve hedeflerinin meşrulaştırılarak geniş kitlelere ulaştırılması noktasında son derece önemli misyona sahip olduğu, ilkesel bir yayıncılık yerine tamamen stratejik olarak örgüt amacı doğrultusunda yayın politikası izlediği kaydedildi. İddianamede, 2012 yılı sonlarına doğru özel dershanelerin kapatılmasına dair düşüncelerin gündeme gelmesiyle bu kurumlardan yüksek gelir elde eden ve insan kaynağını devşiren FETÖ/PDY medyasının, elebaşı Fetullah Gülen'in talimatları doğrultusunda devlet adamlarına basın yayın özgürlüğünün sınırlarını aşacak şekilde hakaret ve saldırılar yönelttiği, akabinde örgütün komplo ve kumpaslarla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, hükümetini ve anayasal kurumlarını ortadan kaldırmayı hedeflediği, örgüt medyasının da bu amaçlar doğrultusunda asli bir işlev gördüğü anlatıldı.
TOPLUMSAL MÜHENDİSLİK ÇALIŞMASINI YÜRÜTTÜLER
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin örgüt menfaatleri aleyhine aldığı kararlar karşısında rövanşist bir tavır sergileyen FETÖ/PDY ve medyasının harekete geçtiği; eş zamanlı, sistematik, planlı ve programlı bir biçimde yürütülen komplo, kumpas ve kurgu ürünü "MİT tırları operasyonu", sözde "Selam Tevhid-Kudüs Ordusu" ve "17-25 Aralık soruşturmaları" ile Türkiye Cumhuriyeti hükümetine ve anayasal düzene karşı darbe gerçekleştirmeyi planladığı aktarılan iddianamede, bu noktada örgüt medyasının, hedefe yönelik fonksiyonel bir araç olarak kullanıldığı, örgütle iltisaklı gazeteci ve yazarların başlattıkları toplumsal mühendislik çalışmasının özellikle Zaman gazetesi ve yazar kadrosunun desteğiyle yürütüldüğü kaydedildi.
REKLAM FİLMLERİYLE DARBE ÇAĞRIŞIMI
FETÖ/PDY medyasının nüvesini oluşturan Sızıntı dergisinden itibaren Türkiye'de yapılan antidemokratik darbeleri desteklediği, örgüte yönelik operasyonların ardından yürüttükleri saldırı kampanyalarının başarısız olması ve kamuoyunda taraftar toplamaktan ziyade tepki çekmesi nedeniyle askeri darbe çağrışımı yapacak bir yayın politikasına yöneldikleri, sembolik darbe mesajlarının medya aracılığıyla tabana iletildiği, orduyu tahrik etmeye ve kamuoyunu baskı altında tutmaya yönelik bir yayın politikası izlendiği anlatılan iddianamede, Zaman gazetesinin 2013 yılı Kasım ayı içerisinde "Kardeşlik Zamanı" başlıklı sloganıyla hazırladığı reklam afişinin, Aksiyon dergisinin 2014 yılı Ocak ayı reklamının, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden 9 ay 10 gün önce yayınlanan Zaman gazetesi reklam filminin ve Sızıntı dergisinin 2016 yılı Mayıs sayısı için seçilen kapaktaki görselin darbe çağrışımı yaptığı ya da bu yönde mesaj veremeye yönelik olduğu, ayrıca Gülen ve örgütünün bu minvalde medya üzerinden üstü kapalı tehditler yönelttikleri ifade edildi.
TİRAJ HİLELERİ
"FETÖ-PDY üst düzey üyelerinin baskılarıyla örgüte kazandırılan şahısların Zaman 53 gazetesine abone yapılması, abone kayıtlarının tutarsız oluşu, gazetenin meccanen abonesi olmayan muhtelif kurumlara, hatta apartmanlara bırakılması dahi tirajların sorgulanması için yeterli nedenlerdi." denilen iddianamede, bu nedenlerle ilk dönemlerde ABC Tiraj Denetleme Kurulu'nun Zaman gazetesine sertifika vermediği ancak örgütün muadil kurumlardan sertifika aldığı kaydedildi. İddianamede, FETÖ/PDY medyasının asimetrik saldırılarına karşı anayasal kurumların harekete geçtikleri, inceleme ve denetimler neticesinde bahsi geçen medya organlarının kendi tabanı dâhil olmak üzere toplumsal dinamikleri lehlerine yönlendirebilmek maksadıyla geçmişten bu yana basın-yayın organlarının tirajlarını manipüle ettikleri ve ilgili organlara kayyumların atanmasından önce sahip oldukları malvarlıklarını usulsüz devrettiklerinin ortaya çıktığı belirtildi.
Zaman gazetesinin abonelik sisteminin de FETÖ/PDY politikalarına uygun olarak psikolojik baskı, şantaj, dışlama, iltimas, tehdit gibi yöntemler üzerine kurulu olduğunun tanık ifadelerinden anlaşıldığı aktarılan iddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığında yürütülen soruşturma kapsamında ifadelerine müracaat edilen emniyet görevlilerinin, "Zaman gazetesine zorla üye yapıldıklarını, kabul etmeyenlerin ise dışlandıklarını ve zor işlerde görevlendirildikleri"ni anlattıkları bildirildi.
İş adamlarının Zaman gazetesinin temsilcilerinin ve yakın arkadaşlarının psikolojik baskıları ve ticaret hayatlarında örgütün gazabına uğramamak için bu gazeteye abone olmayı kabul ettikleri anlatılan iddianamede, gazeteye zorla abone olduklarını beyan eden müştekilerin ifadelerine de yer verildi.
ZORLA SATILAN GAZETELERDEN YUMURTA KARTONU YAPILMIŞ
Zorla satılan gazetelerin, paketler halinde hiç açılmadan kâğıt niyetine İstanbul'un çeşitli bölgelerindeki kâğıt hurdacılarına (toplayıcılarına) ve geri dönüşüm firmalarına satıldığı, buralarda işlenerek yumurta kartonu vesaire yapıldığı anlatılan iddianamede, FETÖ/PDY'nin Ataşehir'de bu işlemler için özel bir depo kiraladığı, Amasya'nın merkez ilçesindeki TOKİ konutlarında Zaman gazetesinin ambalajlarının açılmadan depolandığı, belli periyotlarla kamyonetlere yüklenerek hurdaya verildiği, abone olduğu iddia edilen kişilerin karşılığının olmadığı vurgulandı.
KAYYUM ÖNCESİNDE MALVARLIKLARININ USULSÜZ DEVRİ
İddianamede, FETÖ/PDY medyasının bağlı olduğu şirketlerin malvarlıkları 2014 yılına kadar olağan şekilde değişme kaydederken, örgütün 2013-2014 yılında hükümeti devirmeye yönelik teşebbüslerinin başarısız olmasının ardından 2015 yılı içerisinde söz konusu şirketlerin bilançolarında bulunan ve "Maddi Duran Varlık" bölümünde yer alan "bankalar", "binalar", "arsalar", "taşıtlar", "tesis, makine ve cihazlar", "amortismanlar" gibi kalemlerdeki malvarlıklarının olağan dışı ve usulsüz bir şekilde devredildiği, el değiştirdiği ya da azaltıldığı anlatılarak, "alınan çekler" ve "diğer çeşitli alacak" kalemlerinin ise olağan dışı bir şekilde arttığının MASAK raporları ile tespit edildiği vurgulandı. Söz konusu Feza Gazetecilik, Cihan Haber Ajansı, Cihan medya Dağıtım adlı şirketlerin malvarlıklarını sattıkları gerçek ve tüzel kişilerin FETÖ/PDY aidiyetleri, iltisakı ve irtibatları bulunduğu, söz konusu şirketlere kayyum atanmadan önce gerçekleşen bu büyük çaplı değişikliklerin şüpheli olduğu anlatılan iddianamede, bunların örgütün finansmanında kullanılmasının ve örgüt amaçlarına hizmet etmesinin kuvvetle muhtemel olduğunun denetçiler tarafından saptandığı vurgulandı.
İddianamede, kayyumların atanmasıyla FETÖ/PDY mensuplarının harekete geçerek, gazete ve dergi abonelikleri iptal ettirmek ve iade yapmamak suretiyle bir yandan tahsil edilen ücretleri örgüte aktararak örgüte mali kaynak sağlarken, diğer yandan gazete ve dergi tirajlarının düşmesini hedefleyerek kayyumda bu medya organlarının zarar ettiği algısını oluşturmaya çalıştırdıkları belirtilerek, ''Kayyumların atanmasıyla örgüt ile iltisaklı kuruluşların önemli kayıtlarının tutulduğu harddisklerin çalınmış olması da saklanmak istenen bilgiler olduğu yönünde ciddi kuşkulara neden olmaktadır.'' ifadesine yer verildi.
ÜÇER KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET TALEBİ
iddianamede, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Ali Bulaç, Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut ve Zafer Özsoy tutuklu "şüpheli", Ahmet İrem, Ali Hüseyinçelebi, Süleyman Sargın, Osman Nuri Arslan, Osman Nuri Öztürk, Lalezer Sarıibrahimoğlu, Nuriye Ural ve Orhan Kemal Cengiz ise tutuksuz "şüpheli" olarak yer aldı. İddianamede, hakkında yakalama kararı bulunan İhsan Duran Dağı ise "firari" olarak belirtildi.
İddianamede, şüpheliler hakkında "anayasal düzeni, TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da ayrı ayrı 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Başsavcıvekili İsmail Uçar tarafından onaylanan iddianame, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Mahkeme heyetinin, 15 gün içerisinde incelemesini tamamlayarak, iddianamenin kabulü veya reddi yönünde karar vermesi bekleniyor. İddianamenin kabulü halinde şüpheliler ilerleyen günlerde hakim karşısına çıkacak. Bu arada aralarında Ekrem Dumanlı'nın da bulunduğu bazı yazar ve yöneticiler hakkındaki soruşturmanın sürdüğü belirtildi.