• DOLAR 32.56
  • EURO 34.98
  • ALTIN 2440.267
  • ...
HÜDA PAR`dan gündem değerlendirmesi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Doğruhaber / Haber Merkezi

Hür Dava Partisi ( HÜDA PAR ) Genel Merkezi Üç aylar, Kutlu Doğum Mevsimi, darbe tehlikesi ve tasfiye edilmeyen yapılar, Suriye meselesi, Fırat Kalkanı Harekâtı'nı sona erdirilmesi ve suçluların iadesine ilişkin Rusya - Türkiye arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İşte HÜDA PAR'ın bugün (03.04.2017) itibariyle yaptığı gündem değerlendirmesi

ÜÇ AYLAR VE KUTLU DOĞUM MEVSİMİ

Zulmün her çeşidinin yaşandığı dünyamızda insanlık değerleri adeta iflas etmiş durumdadır. Dünyevileşmenin bünyeleri kasıp kavurduğu bir zaman diliminde insanlık, insan eliyle meydana gelmiş en büyük krizlere şahitlik etmektedir. Ümmet bilinci ve kardeşliğin ağır yara aldığı İslam âlemi, böyle bir vasatta üç aylar ve Kutlu Doğum Mevsiminin rahmet ve merhamet iklimine girmiş bulunmaktadır. “Herkesin kazancının kendisine eksiksiz geri verileceği ve hiç kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı”, “Kalplerde gizlenenlerin ortaya çıkacağı”, “Yüzlerin kararacağı veya ağaracağı O gün`e” hazırlık yapmakla emrolunan Mü`minler açısından dünya, ahiret yurduna hazırlık yerinden başka bir şey değildir.

Dünyada Müslümanlar arasında kardeşliği, insanlar arasında ise adaleti tesis etmekle emrolunan ve böylece en nitelikli davranışları sergileme imkânı verilen her bir fert veya cemiyet, bu kutlu iklimi özüne dönmeye vesile kılmalıdır. Bizler de bu günler vesilesiyle medeniyet değerlerimizin hayata hâkim kılınmasını ve insanlığın adalet ve merhamet iklimine kavuşmasını Cenab-ı Allah`tan niyaz ediyoruz.

DARBE TEHLİKESİ VE TASFİYE EDİLEMEYEN YAPILAR

Halka sorulmadan ilan edilmiş ve halktan kopuk sistemler geleneğinden gelen Türkiye siyasetine yapılan müdahaleler, maalesef teamül haline gelmiştir. Dış güçlerin desteği ile yapılan askeri darbelerle millet iradesi yok sayılmış; halkın inanç ve değerleri başta olmak üzere her türlü hak ve hukuk ayaklar altına alınmıştır.

15 Temmuz işbirlikçi/emperyalist darbesi ile aynı senaryo bir kez daha uygulamaya konulmak istenmiş; ancak Cenab-ı Allah`ın yardımı ve Müslüman halkın destansı direnişi ile bu menfur girişim, amacına ulaşamamıştır.

Vesayet rejiminin devamından yana olan güçlerin tamamen deşifre olmuş Batılı ülkelerin desteklerini de arkalarına alarak tekrar bir kalkışmada bulunabilmeleri mümkündür. Hükümet, bu gerçeklikten bir an dahi gaflete düşmemeli ve bu konuda gereken bütün tedbirleri almalıdır. Özellikle gereksiz yere darbe söylentileri çıkarıp meseleyi “Yalancı Çoban” vakasına vardırmaya ve böylece bu işi sulandırmaya çalışan çevrelere de fırsat verilmemelidir.

Öte yandan devletin kılcal damarlarına kadar sirayet etmiş ve tamamen tasfiye edilememiş farklı yapıların devlet imkânlarını kullanarak eski alışkanlıklarını sürdürmek istedikleri dikkatlerden kaçmamaktadır. Yargı ve kolluk eliyle şiddete başvurmayan/şiddeti bir yöntem olarak kabul etmeyen sivil organizasyonlara ve siyasi kişiliklere yönelik son günlerde artan hukuksuz uygulamalar endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Kimi STK mensuplarının geçmişteki usulsüz dinlemelerden yola çıkılarak, yargılaması yapılmış ve beraat ile sonuçlanmış dosyalar yeniden ele alınmak suretiyle aynı gerekçelerle tekrar soruşturulmaları açık bir hukuksuzluktur. Bu hukuksuzluğun referandum öncesi yapılması ise manidardır.

Yapılması gereken, gerek emniyet gerekse de yargı ayağı olmak üzere bu tür kumpas girişiminde rol alan herkesin ortaya çıkarılarak yargılanmalarının sağlanmasıdır.

SURİYE MESELESİ, CENEVRE SÜRECİ VE FIRAT KALKANI HAREKÂTI`NIN SONA ERDİRİLMESİ

İsviçre`nin Cenevre kentinde 22 Mart`ta başlayan Suriye konulu 5`inci görüşmede ilk kez geçiş süreci ve anayasal prosedürlerde taraflar arasında ilerleme sağlanmış olması olumludur. Astana sürecinde ortaya konulduğu gibi, siyasi bir çözüme odaklanılması, ateşkesin kalıcı hale getirilmesi ve barışın sağlanması, Suriye başta olmak üzere bütün İslam Âleminin lehinedir.

Bölgede yaşanacak etnik ve/veya mezhepsel bir parçalanmanın hem ABD hem de Rusya`nın lehine olacağı kuşkusuzdur. Beyaz Saray`dan yapılan “Esad`ın meşruluğu politik gerçeklik” açıklaması bir taraftan ABD`nin bize göre baştan belli olan Suriye konusundaki siyasal tercihini ortaya koyarken diğer yandan da Suriye`nin işgali hususunda ABD ile Rusya arasında adı konulmamış bir anlaşmanın varlığına işaret etmektedir. Böyle bir vasatta İslam ülkelerinin bütün yaşanmışlıklara rağmen bu meselenin kendi iç meseleleri olduğunu görüp kendi aralarında çözmeye odaklanmaları zaruret haline gelmiştir.

İslam ülkelerinin yöneticileri, ülkelerinin fiilen işgal edilmesine sebebiyet veren ve hem kendilerine hem de halka ağır bedeller ödeten yanlış politikaları ile yüzleşmelidirler. Bu bağlamda emperyalist ülkelerin İslam ülkelerini birbirine düşürerek coğrafyalarını işgal etme planının en sinsi ve tehlikesinin icra edildiği Suriye`de, hiçbir bölge ülkesi ile karşı karşıya gelmeden Fırat Kalkanı Harekâtı`na son verdiğini açıklaması olumlu bir gelişmedir.

SUÇLULARIN İADESİNE İLİŞKİN RUSYA-TÜRKİYE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMA

Moskova ile Ankara arasında geçen ay suçluların iadesine ilişkin imzalanan anlaşma onaylanarak yürürlüğe girmiş durumdadır. Türkiye`nin bütün ısrarlarına rağmen PYD`nin Moskova bürosunu dahi kapatmayan Rusya`nın özellikle Çeçen mücahitlerin iadesi konusunda ısrarcı olduğu bilinmektedir. Ülkelerine yönelik işgallere karşı çıkarak inanç ve değerleri doğrultusunda bir hayat sürmek istediği için muhacir duruma düşürülmüş tek bir mücahidin dahi bu anlaşma gerçekçe gösterilerek iade edilmesini zulüm olarak görüyor ve kabul edilmez buluyoruz.

Hükümeti bu tür uygulamalardan sakınmaya ve bu gerekçelerle ülkemize sığınmış bütün muhacirlere daha fazla kol kanat germeye davet ediyoruz.

Kaynak: http://hudapar.org/

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir