Belki ilk defa akıl ile nefsin, nefis ile kalbin ve kalp ile dilin anlaştığı konudur asr-ı saadet. Nihayetinde Resuli Ekremin zat-ı a’lisi vardı o sayfalarda. Deyip durdu; derin bir iç çekerek arkadaşının tatlı simasına bakarak, sanki aynı düşünceleri aynı duyguları paylaşıyorlardı. Aslında diyerek sözüne devam etti; asr-ı saadet o dönemle sınırlı kalmamalıydı. Belki aramızda Resuli Ekrem yoktur ama kardeşleri olan bizler varız. Onun yolunu sürdürecek davasını devam ettirecek ve İslamı yaşayıp yaşatmayı şiar edinecek bizler. Evet bizde sıkıntı çektik hakaret gördük sürgün, işkence, zindan ve tatlı son olan şehadeti bizde tattık. Ama rehavet denen bu illetten kurtulamadık. Onu da alt etmeyi başarabilsek tamamdır.

 

Güler yüzlü olan genç arkadaşına öyle bir bakış attı ki; bu bakış kurşundan hızlı bıçaktan keskindi. Ne yani şu an sıkıntı çekmiyor muyuz? “Sözde yüzde doksandokuzu Müslüman” olan bir ülkede yaşıyoruz ama İslami bir kutlu doğum programını düzenlemek için deve oldurulup iğne deliğinden geçiriliyoruz. Legal olan bir dergiyi sırf İslami olduğu için yanımızda bulundurmaktan içerilere tıkılıyoruz. Yine legal olduğu halde sırf İslami olduğu için dernek binalarımız sanki terörist barındırıyormuş gibi basılıp kapatılıyor. Yine camide Ku`ran dersi verdiği için ceza evlerinde onlarca Müslüman bulunuyor. Ve yine kız kardeşlerimiz yaşamın her alanında var olan ilahi emre itaat edip okulda başörtülerini taktıkları için onlarca hakarete maruz kalıyorlar. Bu yetmiyormuş gibi ikna odaları ve sürgünler yaşıyorlar. Şimdi soruyorum sana Allah için sıkıntı çekmek asr-ı saadet değil de nedir? Biz Asr-ı Saadeti Yaşıyoruz Dostum…

 

Rıdvan Öztürk / İstanbul (Sultanbeyli) - Yaş: 21