Rusya neyin peşinde?
Dünya siyasetindeki belirsiz gerginlikler devam ediyor. Rusya Ortadoğu`da belirleyici bir güç haline gelmek mi istiyor; yoksa Batı`dan intikam mı almaya çalışıyor; ya da Batı ile birlikte anlaşmalı mı hareket ediyor? Ne olursa olsun Rusya attığı adımlarla bölgede gerginliğe sebep oluyor.
Riyad Makaev - Doğruhaber/Analiz
Rusya Kırım`ı ilhakının üçüncü yılını coşkulu bir şekilde kutlarken Batı, Rusya`nın Kırım yarım adasının ilhakının uluslararası hukuka aykırı olduğu söylemini yenileyerek tanımadıklarını dile getirdi. Türkiye de bu açıklamalara katılan ülkelerden biri oldu. Ancak, Rusya sözde Batı`nın uyduğu uluslararası hukuka hiç uymuyor ve kendine has bir güçlünün hukukunu ortaya koymaya çalışıyor. Rusya Ukrayna`ya bağlı özerk bir bölge olan Kırım`ı bir kurşun bile atmadan ilhak ederek dünya siyasetinde demokrasinin garantör rolünü kendinde gören Batı`nın sözünün beş para etmediğini göstermiş oldu. Batı`nın Kırım ilhakından sonra Rusya`ya yönelik ekonomik yaptırımlar uygulaması Rusya`yı daha da agresif hale getirdi. Rusya Suriye`ye hiç müdahale etmezken, birden Suriye`ye girdi ve Batı`nın tüm planlarını altüst etti. Zor olmasına rağmen Rusya tüm bu ekonomik yaptırımlarla beraber Batı`yı karşısına aldı ve Batı`nın bulunduğu her yere çomak sokmaya başladı.
BATI GERGİNLİĞİ NETİCESİNDE RUSYA NELERE EL ATTI, BİR BAKALIM:
- Rusya elinde her türlü istihbarat bilgileri olduğu halde Suriye`deki DAEŞ örgütüne katılmak üzere Rusya`dan ayrılan vatandaşlarına engel olmadı. DAEŞ örgütünün içinde Rusya ve BDT ülkelerinden gidenlerin sayısı on binlerle ifade ediliyor.
- Rusya Kırım`ı ilhak etmekle kalmadı, Batı`nın ve Ukrayna`nın yakınlaşmasını durdurmak amacıyla Ukrayna`nın doğusunda yaşayan Rus azınlığı destekleyerek savaş başlattı. Donetsk ve Lugansk bölgelerindeki Rus yanlısı gruplara ağır silah ve finans sağladı.
- Rusya ani bir karar alarak Suriye rejimine fiili bir destek vermek için Suriye`ye girdi. Suriye`de askeri üsleri kurarak tüm dengeleri altüst etti. Düşmek için gün sayan Esed`in konumunu değiştirerek Batı`nın ve müttefiklerinin elde ettiği başarıyı birkaç ayda çöpe attı. Stratejik kentlerini ve bölgelerini ele geçirdi.
- Cenevre görüşmelerinde Suriye rejiminin yanında yer alarak görüşmeleri pasif bir hale getirmeyi başardı. Suriye`ye S-400 füzelerini yerleştirdi. Koalisyon güçlerinin desteklediği muhalif grupları hiç kimseye aldırmadan hedef aldı ve muhalifleri darmadağın etti. Türkiye ile yaşanan uçak krizi ile birlikte soğukkanlı davranarak Suriye`de en güçlü oyuncu olan Türkiye`yi kendi tarafına çekmeyi başardı.
- Koalisyonun terör listesini tanımadı ve kendi terör listesini oluşturarak DAEŞ örgütünün dışında olan diğer örgütlere de havadan saldırmaya başladı. Sivilleri bombaladı, okulları, hastahaneleri, fırınları, yardım konvoylarını, camileri bombaladı ama hiç birini tanımadı ve “ben yapmadım dedi.” BM`ler de Suriye`ye yaptırımlar kararlarını veto ederek Batı`nın planlarına izin vermedi.
- Esed`siz çözüm önerilerini dışlayarak Suriye`deki siyasi gidişatı istediği yöne çevirdi. Bu etkiyle birlikte koalisyon ülkeleri ve Türkiye, Suriye politikasını değiştirmek zorunda kaldı.
- ABD Başkanlık seçimlerine karıştı. Hala Başkanlık seçimleriyle ilgili Rusya`nın müdahalesi araştırılıyor ve Başkan Trump`ın Başkanlığı bile tartışma konusu yapıldı.
- AB ülkelerindeki seçimlere de siber saldırılar üzerinden müdahale yapılacağı yönde gündem oluşturdu. Fransa, Almanya, Finlandiya, Rusya`nın siber saldırılarına karşı önlemler almak zorunda kaldı.
- Cenevre görüşmelerde alınan ateşkes anlaşmasına rağmen Halep`i muhaliflerden tamamen alarak, Türkiye ve İran ile birlikte Cenevre`ye alternatif olarak yeni Astana görüşmelerini başlattı.
- Batı`nın yakın ilişkiler kurduğu PYD-YPG ve diğer Kürt gruplarıyla ilişkiler kurarak yeniden ilişkilerini düzenlediği Türkiye`ye aldırmadan Kürtlerle yakından ilgilenmeye başladı. Moskova`da Kürt örgütlerinin temsilcilerini çağırarak toplantılar düzenledi. Son olarak YPG`ye askeri eğitim vereceği yönünde açıklamalar yaparak tansiyonu iyice yükseltiyor.
- Ayrıca, Afganistan`da ve Libya`da yakın temaslar kurarak o bölgelere de gireceklerinin sinyallerini veriyor.
- NATO karşısında Batı sınırlarına S-400 ve ağır silahları yerleştirdi. Nükleer füzelerin geliştirilmesi için yeni bir dönem başlattı.
- Şimdi Batı ile gerginlik yaşayan Türkiye, Çin ve Hindistan`la S-400 füzeleri konusunda görüşmelere başladı.
RUSYA ÜRETİCİ DEĞİL, YIKICIDIR
Rusya böylece Ortadoğu ülkelerine ve diğer emperyalist güçlere karşı olan ülkelere tam bağımsızlık kazanmaları için yapılması gerekenlerin ne olduğunu göstermeye çalışıyor. Ayrıca, ABD`nin prestiji Rusya`nın son iki-üç yıl içinde yaptığı hamleler neticesinde epey geriye düştü. ABD eskisi gibi artık istediğini elde edemiyor. Ancak, Rusya`ya yine de güvenilir mi? sorusuna; Rusya Batı karşısında attığı her adımla Batı karşıtları tarafından alkışlansa da, Rusya dünya siyasetini ve ekonomisini ele geçirmesi halinde daha büyük problemleri yaşatır. Çünkü Rusya üretici değil, yıkıcıdır. Rusya`nın yapabildiği tek şey silahtır. İnsan hayatı için ürettiği herhangi bir şey bugüne kadar görülmemiştir. Rusya bugün PYD`ye askeri eğitim yapmayacağım diyorsa, tam tersini yapar ve yaptığını da kabul etmez. Kendi çıkarı için neyi uygun görüyorsa onu yapar, yanındaki dost mu, değil mi düşünmez ve aldırmaz.
SONUÇ
Rusya tüm bunları tek başına mı yapıyor yoksa ABD ile gizli bir anlaşması var mı bilinmez ama Rusya ile Batı`nın bugün yaptıkları İslam dünyası için hiç de hayra alamet bir durum değildir. Özellikle Türkiye için çok hassas bir dönem. Düşman çok, dost hiç yok. Dünya değerleri artık parayla ölçüldüğü için her an her şey değişebilir. Allah, İslam dünyasını beterinden korusun, bu yaz sıcak geçeceğe benziyor.