• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.98
  • ...
"Dünya ve ahret hayatını kazanmada emeklilik yoktur"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İlkokulu bitirdikten sonra çırak olarak başladığı terzilik mesleğini 53 yıldır devam ettiren 67 yaşındaki Halit Memiş, büyük emekler vererek öğrendiği mesleğini severek yaptığını ve ömrü yettiği müddetçe yapmaya devam edeceğini söyledi.

Küçük yaştan itibaren başladığı terzilik mesleğinde bir süre çırak olarak çalıştıktan sonra 1976 yılında açtığı iş yerinde müşterilerine tam 41 yıldır aynı dikiş makinesi ve ütüsüyle hizmet vermenin gururunu yaşayan Halit Usta, çırak olarak başladığı mesleğini büyük bir heyecan ve aşkla sürdürüyor. Yıllardır dikiş makinesi başında terzilik mesleğini sürdüren Memiş, hava şartları ve yaşadığı sağlık sorunlarına aldırış etmeden her gün 6 kilometre uzaklıktaki evinden gelip iş yerini açarak akşam namazı saatlerine kadar mesai yapıyor.

Terzilik mesleğinin insana hayatı öğrettiğini ve hayat tecrübesi kazandırdığını belirten Memiş, "Terzilik güzel bir meslek ve bir altın bileziktir. 53 yıldır mesleğimi severek, bıkmadan ve usanmadan yapmaya devam ediyorum. Elim ayağım tuttuğu sürece de terzilik yapmaya devam edeceğim." dedi.

"Mesleğimize olan ilgi gittikçe azalıyor"

Hazır giyim sektörünün öne çıkması ile bir zamanların gözde mesleği olan terziliğin zor günlerden geçtiğini belirten Memiş, "Bu mesleğe 1965 yılında başladım. Yaklaşık 50 yılın üzerinde de terzilik mesleğini yapıyorum. Mesleğimiz güzel sanatların bir koludur ve en güzel meslekler arasındadır. İnsanlara hizmet ediyoruz, süslüyoruz ve hem de para kazanıyoruz. İnsanların hem teşekkürlerini hem dualarını alıyor hem de para kazanıyoruz. Fakat hazır giyimin ilerlemesinden dolayı ısmarlama da gün be gün zayıflıyor. Mesleğimize olan ilgi gittikçe azalıyor. Fakat yine de terziler çalışıyor. Şalvardır, cübbedir, tamirattır bunları yaparak yine de çalışan terziler var." şeklinde konuştu.

Küçük yaştan itibaren başladığı terzilik mesleğinde bir süre çırak olarak çalıştıktan sonra 1976 yılında kendi işyerini açtığını belirten Memiş, "1965 yılında biz Şanlıurfa`da ikamet ederken terzilik mesleğini o dönem ilkokulu bitirir bitirmez ustamın yanında öğrendim. 7 sene boyunca askere gidene kadar o ustamın yanında çalıştım. Askere gidip geldim. Şanlıurfa`da iken evlendim. 1974 yılında Gaziantep`e göçtük. Gaziantep`te de 2 yıl bir terzide kalfa olarak çalıştım. Daha sonra 1976 yılında kendi işyerimi açtım. Bugüne kadar da çalıştırıyorum." ifadelerini kullandı.

"Terzilik saygı gören istisna mesleklerdendir"

Geride bıraktığı yıllara rağmen mesleğini ilk günkü heyecanla sürdürdüğünü ve altın bilezik olarak da nitelendirilen terziliğin güzel bir meslek olduğunu ifade eden Memiş, "Mesleğin her türlüsü güzeldir. Sanat altın bileziktir. Sanatın olduğu müddetçe hiçbir sermayeye gerek yok. Örneğin uzak bir ülkeye gittin, elinde altın bileziğin var. Hemen bir dükkâna gider çalışmaya başlarsın. Böylece geçimini sağlamaya başlarsın. Meslek öğrenmenin aynı zamanda çok güzel yanları da var. Toplumda bir saygı ve itibar kazanıyorsun, hem de geçimini sağlıyorsun. Özellikle terzilik mesleği ile ilgileneler daha başka bir saygı görüyor. Her meslek böyle saygı görmüyor. Terzilik, saygı gören istisna mesleklerden bir tanesidir." diye konuştu.

"İki günü eşit olan ziyandadır"

Terziliğin peygamber mesleği olduğunu ve ilk terzi olan Hz. İdris`in mesleğini yapmaktan dolayı da mutlu olduğunu belirten Memiş, dünya ve ahret hayatını kazanmada emekliliğin olmadığını söyleyerek, şunları ifade etti:

"Boş durmanın hiçbir kârı yoktur. Hep zarardır. Ölene kadar çalışmak lazım. Çünkü insan çalışarak hem hizmet ediyor hem de çalışmak insanı dinç tutuyor. Boş insanlar hep stres ve sıkıntıya düşüyorlar. Arkadaşlarımız, bizi de işi bırakmama konusunda devamlı olarak ikaz ediyor. Onun için biz çalışmadan yanayız. Peygamber efendimiz de zaten ‘İki günü eşit olan ziyandadır` demiştir. Dünya ve ahret hayatını kazanmak için emeklilik diye bir şey yoktur."

Ailelerin çocuklarını bir mesleğe yönlendirmesi gerektiği tavsiyesinde de bulunan Memiş,  "Çocuklar bir meslek sahibi olmayınca vasıfsız işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Çocuğu korumak için bir meslek öğrenmesi gerekiyor. Çalışmak insana bir şey kaybettirmez. Çalışmayan insanın toplum nazarında da bir değeri yoktur." diye belirtti. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)


















 

Bu haberler de ilginizi çekebilir