• DOLAR 32.788
  • EURO 35.16
  • ALTIN 2457.99
  • ...
Bu ZULME Dur Diyecek Bir Ehli Vicdan Yok mu?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Doğruhaber / Fikret Özkan / Van
Geçtiğimiz günlerde Rana Baran, Diyarbakır Cezaevindeki oğlu İhsan Baran’ın hiçbir sebep ve gerekçe yokken Bayburt’a sürgün edilmesinden dolayı aşırı stres ve üzüntüden dolayı ağır bir hastalık geçirmiş ve günlerce medya aracılığıyla oğlunu son bir kez ölmeden önce görmesi için yetkililerden izin istemişti. Ancak bu istek karşılık bulmamış, hatta cevap verilme ihtiyacı dahi hissedilmemişti. Rana Teyze, İhsan’ına hasret vefat etti. İhsan Baran’a ise annesinin mezarı dahi gösterilmedi. Yaşanan bu iki dram gözleri cezaevlerinde yaşanan diğer sorunlara çevirdi. Haberal Yasası hala belirsizliğini korurken sevk zulümleriyle gelen mağduriyetler yürek yakmaya devam ediyor. Yüreği yanık bir ananın feryadı da Van’dan yükseldi. Piruze Ana, Bitlis’ten Tokat’a sürgün edilen oğlunun hasretiyle yanıyor. Hastalığı ve maddi durumu sebebiyle oğlunu 6 ayda bir görebilen Piruze Ana yetkililere seslenerek, “İnsafa gelin, vicdan edin, Allah’tan korkun. Daha ne zamana kadar analar evlatlarının hasretiyle eriyip gidecek, onların isimlerini sayıklayarak bu dünyadan gözleri açık gidecekler. Bize ve evlatlarımıza yapılan bu zulme Allah için bir dur diyecek bir ehli vicdan yok mudur?” dedi.

MÜSLÜMAN OLMANIN SUÇ OLDUĞUNU BİLMİYORDUM
Askerlik yaptığı birlikten alınarak aylarca çeşitli işkencelerden geçirildikten sonra cezaevine atılan ve 12 yıldır cezaevinde tutulan Cömert Yorgun’un acılı annesi Piruze Yorgun, evladının neden cezaevinde tutulduğunu dahi bilmediğini söyledi. “Ben bu memlekette Müslüman olmanın suç olduğunu bilmiyordum” diyerek şaşkınlığını dile getiren Piruze Ana, “Biz çok eziyet çektik. Ben çocuğumu mahkûm etsinler diye askere göndermedim. Ben çocuğumu arkasından dualar ederek askere gönderdim. Onlar çocuğumu alıp işkenceden geçirdikten sonra zindana attılar. Ona bu ihaneti yapacaklarını bilseydim askere göndermezdim. Onun tek suçu vardı o da camiye gitmek” şeklinde konuştu. Sadece evlatlarının değil kendilerinin de mağdur edildiğini, sebepsiz sevk zulümleriyle de kendilerinin cezalandırıldıklarını söyleyen Piruze Ana, “Cömer`timi almış ta bilmem kaç kilometre öteye Tokat’a götürmüş, onu bize bizi de ona hasret bırakmışlar. 6 ayda bir ya gidiyorum ya da hiç gidemiyorum. Allah’tan korksunlar, bir anaya bu yapılır mı? Görüşe gitsek bile 45 dakikalık bir görüş ile birbirimize olan hasretimizi nasıl giderelim bilmiyorum ki?” dedi.

2 TANE RAPORUM VAR YOLCULUK YAPAMIYORUM
3 erkek 3 kız evlat sahibi olduğunu ve büyük sıkıntılar içerisinde yaşadıklarını belirten Piruze Ana, yaşanan depremle beraber mağduriyetlerinin de katlandığını söyleyerek, “Eşim zaten çalışamıyor. Benim de yaşım geçmiş. Kolesterol ve kalp hastalığından 2 tane raporum var. Uzun yolculuk yapamıyorum. Dediğim gibi deprem sonrası evimiz ağır hasar gördü ve yıkım kararı çıktı. Şimdi ise ziyarete nasıl gideceğimizi düşünüyoruz. Eğer yakın olsaydı, hiç olmazsa her ay gider çocuğumuzu ziyaret ederdik. Ancak Tokat’a sürgün edilmiş. Ne biz gidebiliyoruz. Ne de onu bırakıyorlar gelsin. Hem ona hem de bize zulmediyorlar. Yarab! Sen bu zulümlerini kabul etme. Hakkımızı Sen onlardan sor” dedi.

DEFALARCA YOLDA KALDIK

12 yıl boyunca çektikleri acıları anlatan Piruze Ana, “Defalarca yolda kaldık. Binecek araç bulamadık. Karakışlarda soğuktan donacak duruma geldik. Ancak evladımızı ihmal etmedik. Bitlis’te olduğunda hiç olmazsa sıkıntıya rağmen gidip görüyorduk. Bu ziyaretler hem onun için hem de bizim için bir teselli oluyordu. Ancak şimdi bu da kalmadı. Dediğim gibi hem ben hem de eşim hasta. Bu konuda devletin yetkilileri kim ise onlara sesleniyorum. Çocuklarımızı görebilmemiz için ya bu sevkleri geri alın ya da izin verin onlar yanımıza gelsinler” dedi.
İSNAT ETTİKLERİ SUÇU İSPAT EDEMEDİLER
Yaşanan hukuksuzluk ve haksızlıkları dile getiren acılı baba Mirza Yorgun ise “Oğlumun en büyük suçu Müslüman olmaktı, namaz kılmaktı” dedi. Oğulları Cömert’in haksız yere cezaevinde tutulduğunu dile getiren Mirza Yorgun, “Çocuğum yıllarca mahkemelerde süründürüldü. Çocuğuma bir suç isnat ettiler ama isnat ettikleri suçu ispat bile edemediler. çevremizdeki insanlar benim çocuğumu tanırlar. Bir gün olsun hiç kimseye bir zararı dokunmamış, bir tek insan dahi ondan şikâyetçi olmuş değil. Böyle bir insanı cezaevine atanlar hiç mi Allah’ tan korkmadılar. Ben onları Allah’a havale ediyorum” şeklinde konuştu. Baba Mirza Yorgun sözlerini şöyle sürdürdü; “Rabbime hamd olsun kıt kanaat da olsa geçiniyoruz. Ancak bize yapılan bu zulmü unutmamız mümkün değil. Müslüman olduğu için sadece evladımız değil, onunla beraber biz de cezalandırıldık. Oğlum sürgünden sürgüne gönderildi. Sanki bize de böyle bir evlat yetiştirmenin cezası verildi. Ama olsun. Allah’ın bizim adımıza onlardan hesap soracağı günü düşündükçe, Allah’ın izniyle acılarımız hafifliyor. Varsın onlar sonlarını düşünsünler. Dünya dediğin nedir ki, her günü ateş olsa bile bir gün sonu yok mu?..”
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir