Yarım asırdır ilmek ilmek balık ağı örüyor
Diyarbakır`da yaklaşık yarım asırdır balıkçılıkla uğraşan Zülfi Akbaş, balık tutarken kullandığı ağları da kendisi örüyor.
Diyarbakır'dan geçen Dicle Nehri'nde 45 yıldır balık avlayan Zülfi Akbaş, balık tutarken kullandığı misina serpme ağları da kendisi örüyor.
Eğil doğumlu Akbaş, yaptığı işten büyük zevk aldığını, piyasada satılan ağları kalitesiz olduğunu düşündüğü için yaklaşık 40 gün emek vererek kendi ağlarını oluşturduğunu söyledi.
Misina serpme ağları yapmanın büyük emek istediğini belirten Akbaş, "Üzerine attığımda balıkları hapsediyor. Ucuz ve basit ağlar, zararlıdır. Taşların arasına takılarak hayvanların yuvasını bozar. Bu yüzden yasaklanması gerekiyor. Diğer serpmeler tek düğümlüdür ancak bunlar çift düğümlüdür. Bir serpmeyi yapmak ortalama 40 günümü alıyor." dedi.
Serpme ağlarını örerken zaman zaman elini kestiğini aktaran Akbaş, ördüğü bu ağları balık tutmak için de kullandığını ifade etti.
İmal ettiği ağların aynısının piyasada satılması halinde yüksek fiyata bile alabileceğini söyleyen Akbaş, "Piyasada satılanlar, tek dikişli ve kalitesiz oluyor. Benim yaptığım ise solüsyonlu ve masraflı. Sadece 200 TL misina dediğim ipin yerine harcadım. Nereye gitsem, yapmakta olduğum serpmeyi yanımda götürüyorum." ifadelerini kullandı.
Aynı zamanda çok iyi yüzme bildiğini dile getiren Akbaş, "Nehir, göl, deniz fark etmez. Hem balık tutarım hem de iyi yüzerim. Yüzme iyi bilmeyenler için bu iş tehlikelidir, boğulma riski yüksektir. Bu yüzden dikkatli olmak gerekiyor." diye uyarılarda bulundu.
"Misina ağları yapmak matematik isteyen bir iştir"
Misina ağı yapımının ustalık isteyen bir iş olduğunu sözlerine ekleyen Akbaş, "Misine ağları yapmak matematik isteyen bir iştir. Bu ağı cetvel ile santim santim ölçüyorum. 100 sekme, 2 yüz balık tutar. Aynı zamanda misina ağı su tutmaz ve suda görünmez. Kendim için balık tutuyorum, fazla tutarsam da satıyorum. Bazen 25 kiloya kadar da balık tutuyorum. Geceden gidip Dicle Nehri'ne ağımı atıyorum, sabah gidip topluyorum. Her bir ağa 10 kiloya yakın girerse bana yetiyor. Az tutarsam, arkadaşlarımla beraber yeriz. Çok tutarsam satarım. Satılan palamutlar taze olmuyor. Ancak bölgemizin balığı taze ve tatlıdır." diye belirtti.
Balık pişirmenin püf noktalarını da anlatan Akbaş, "Balığın pişirilmesi de ince bir iştir. Balığın kıvamını ve terbiyesini bilmek gerekiyor. Her bir baharatın kendine has bir kıvamı vardır. Balıktan balığa değişir. Kişnişin ölçüsü, nane, zencefil ve diğerleri her biri bir ölçüye göredir. Pulbiber ve kişniş ana temadır, balığı yumuşak pişirir." şeklinde konuştu. (M. Sıddık Bilge, M. Hüseyin Temel – İLKHA)