Komşunuzun Haklarından Haberiniz Var mı?
Emekli İmam Hatip Sadık Kaya, "Eskiden komşu ve akrabalar arasında güzel dini sohbetler olurdu. Herkes birbirini görür ilgilenirdi. Ama maalesef çağa uyduk bunları terk ettik, unuttuk ve yalnız kendi nefsimizi düşünür olduk. Ama Allah`ın rızasını kazanmak istiyorsak akraba ve komşu haklarına riayet etmeli onları koruyup gözetmeliyiz"
Emrah Tel / İstanbul
Her evin başköşesinde yer alan televizyon, internet, şehir merkezlerinde yükselen binalar, gün geçtikçe insanları yalnızlığa doğru itiyor. Akrabalık bağları zayıflıyor, komşuluk ilişkileri kopuyor. Birbirlerine yabancılaşan insanlar, sevinç ve hüzünlerini yalnız yaşamayı tercih ediyorlar. Ancak dinimiz, akrabalar ve komşular arasında belirli haklar bırakarak, bu haklara riayet edilmesi ve insanların sevinç ve üzüntülerini ortak yaşamalarını önermektedir. Öyle ki komşuluk, İslam kardeşliği haklarının dışında bir takım haklar da içermektedir. Biz de Allah’ın komşular hakkında yüklediği bu sorumlulukları İstanbul Eyüp’te bulunan Defterdar Mahmut Efendi Camii Emekli İmam Hatibi Sadık Kaya Hoca ile konuştuk. Komşu haklarına riayet edilmesi gerektiğini vurgulayan Sadık Hoca, “Mutlulukların en güzeli kazandığını, elde ettiğini komşusuyla, akrabası, arkadaşıyla paylaşmanın verdiği mutluluktur” diyerek komşuluğun önemine dikkat çekti.
Her evin başköşesinde yer alan televizyon, internet, şehir merkezlerinde yükselen binalar, gün geçtikçe insanları yalnızlığa doğru itiyor. Akrabalık bağları zayıflıyor, komşuluk ilişkileri kopuyor. Birbirlerine yabancılaşan insanlar, sevinç ve hüzünlerini yalnız yaşamayı tercih ediyorlar. Ancak dinimiz, akrabalar ve komşular arasında belirli haklar bırakarak, bu haklara riayet edilmesi ve insanların sevinç ve üzüntülerini ortak yaşamalarını önermektedir. Öyle ki komşuluk, İslam kardeşliği haklarının dışında bir takım haklar da içermektedir. Biz de Allah’ın komşular hakkında yüklediği bu sorumlulukları İstanbul Eyüp’te bulunan Defterdar Mahmut Efendi Camii Emekli İmam Hatibi Sadık Kaya Hoca ile konuştuk. Komşu haklarına riayet edilmesi gerektiğini vurgulayan Sadık Hoca, “Mutlulukların en güzeli kazandığını, elde ettiğini komşusuyla, akrabası, arkadaşıyla paylaşmanın verdiği mutluluktur” diyerek komşuluğun önemine dikkat çekti.
Hocam, öncelikle dinimizin komşuluk ilişkilerine verdiği önemden söz eder misiniz?
Cenabı zülcelâl insanoğlunu toplu olarak cemiyet halinde yaratmış ve bir arada huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşayabilmeleri için bazı emir ve yasaklar koymuştur. Örneğin Allah Teala Nisa Suresinin 36. ayetinde, “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez” buyuruyor. Bu ayet komşularımızla ilgili sorumluluklarımız olduğunu hatırlatıyor. Yine bu ayetten anlaşıldığı üzere bir cemiyeti cemiyet yapan yegane unsur, o cemiyet fertleri arasındaki manevi bağlardır. Bu bağlar ise fertler arasında yerine getirilmesi gereken haklar ve vazifeleri belirler. Bu vazifelerin yerine getirilmesinde ise komşuluk ilk sıralardadır. Cenabı hak bizlere komşuluk haklarına riayet etmeyi onları koruyup gözetmeyi kesin bir şekilde emretmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Cebrâil bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım” buyuruyor. Başka bir hadisi şeriflerinde Peygamber Efendimiz (s.a.v) ‘Vallâhi imân etmiş olmaz. Vallâhi imân etmiş olmaz. Vallâhi imân etmiş olmaz’ buyurdu. Ashab: ‘Kim iman etmiş olmaz, ya Resulallah?’ diye sordular. Resulullah (s.): ‘Yapacağı fenalıklardan komşusu emin olmayan kimse!” buyurmuşlardır.
KOMŞU HAKLARINA RİAYET EDİN
Peki Hocam, komşunun komşu üstünde ne gibi hakları vardır?
Efendimiz (s.a.v) Müslüman’ın derdi ile dertlenmeyen onlardan değildir. Komşusu aç iken karnı tok yatan bizden değildir” buyuruyor. Bu hadisi şerif gösteriyor ki Allah, komşularımızla ilgili bazı haklar ve sorumluluklar yüklemiştir. Kişinin komşusu hastalandığı zaman ziyaretine gitmesi, cenazesine iştirak etmesi, hakkını helal etmesi, arkasından dua etmesi, komşusunun hak ve hukukunu gözetmesi, yardım dilediğinde veya ihtiyacı olduğunda yardımcı olması, zulüm gördüğünde destek olması, davet ettiğinde icabet etmesi ve hayırlı işlerinde onu tebrik etmesi komşunun komşu üzerindeki haklarından bazılarıdır. Bizim de bu haklar çerçevesinde Allah’ın ve Peygamber Efendimiz’in emirlerine riayet etmemiz gerekir. Komşularımıza iyi davranmalı, kimi zamanlarda akrabalarımız kadar yakın olduklarını unutmamalıyız. Bir Kudsi Hadisi Şerifte ise ‘Allah kullarına şöyle sorar; ey kulum hastalandım, beni ziyaret etmedin. Kulu; Ya Rab Sen Âlemlerin Rabbisin, Seni nasıl ziyaret edebilirim. Allah; komşun hasta oldu onu ziyaret etmiş olsaydın Beni de ziyaret etmiş olurdun. Ben aç kaldım karnımı doyurmadın. Kulu; Ya Rab, Sen Rabbül âleminsin, Senin karnını nasıl doyurabilirim. Allah; komşun aç kalmıştı onu doyursaydın beni doyurmuş olurdun” buyurmuştur. Bu da gösteriyor ki komşu hakları ve hasta ziyaretleri dinimizin emrettiği önemli konulardandır. Bizim de bu hassasiyetleri olağan bir şekilde gözetmemiz gerekiyor. Allah bizleri, komşularımıza iyi davranan onların haklarına riayet eden, hastaları ziyaret eden onların hal ve hatırlarını soran ve garibanlara yardımcı olanlardan eylesin.
ALLAHIN RIZASINI KAZANMAK İÇİN KOMŞU HAKLARINI GÖZETİN
Akrabalık ilişkileriyle beraber komşuluk ilişkilerinin de yavaş yavaş yozlaştığına şahit oluyoruz. İnsanlar yalnız yaşamayı tercih ediyorlar. Bunun sebebi nedir?
Evet, özellikle son dönemlerde, komşu, akraba hasta hakları gibi haklara riayet edilmediğini görmekteyiz. Eskiden olduğu gibi insanlar bir araya gelmiyor, dertlerini, sevinçlerini beraber yaşamıyorlar. Tabi bunun da sebepleri vardır. Televizyon ve internet gibi yayın organlarının çoğalması, dolayısıyla insanların maddeci yönlerinin artması, yani yalnız maddeye önem vermeleri insanları birbirlerinden uzaklaştırdı. Bu süreçte insanlar akrabalığı, komşuluğu ve hasta ziyaretlerini unuttular. Hatta öyle durumlar yaşanıyor ki, komşusu öldükten ancak birkaç ay sonra haberdar olabiliyor. Komşular, karşı karşıya geldikleri zaman selam dahi vermiyorlar. Bu da gösteriyor ki biz lakayt davranıyoruz. Komşumuzun, hal hatırını sormalıyız. Çünkü komşunun hal hatırını sormak, Allah rızasını kazanmaktır. Nitekim Allah Resulü bir hadisi şerifte, komşuluk haklarını Allah’a ve Ahiret gününe imana bağlayarak, ‘Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya hayır söylesin veya sussun!” buyurur. Yine başka bir hadsi şerifte “Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkadaşı için en hayırlı olandır. Allah katında komşuların en hayırlısı da komşusu için en hayırlı olanıdır” buyrulmuştur. Ama biz maalesef bu hususu gözardı ediyoruz. Eskiden komşu ve akrabalar arasında güzel dini sohbetler olurdu. Herkes birbirini görür ilgilenirdi. Ama maalesef çağa uyduk, bunları terk ettik unuttuk ve yalnız kendi nefsimizi düşünür olduk.
Peki, hocam bunun karşısına nasıl geçilebilir, eski günlerdeki o canlılığı yeniden nasıl yaşatabiliriz?
Evlere yerleşen televizyon ve teknolojinin de etkisiyle artık İslam’ı yüzeysel yaşamaya başladık. Ancak Kur’ân’a ve sünnete uygun hareket edersek göreceğiz ki daha mutlu ve huzurlu bir hayat yaşamış olacağız. Böylece komşularımızla muhabbeti de yeniden kazanmış oluruz. Bakın dikkat ederseniz artık ziyaretleşmiyor, komşumuzla muhabbet etmiyor, hasta ziyaretlerinde bulunmuyor ve cenazelere iştirak etmiyoruz. Hatta bayramlarımızı dahi yalnız geçirmeyi tercih ediyoruz. Böyle bir mutluluk olabilir mi, böyle yaşayan bir mutlu ve huzurlu olabilir mi? Bakın mutlulukların en güzeli kazandığını, elde ettiğini komşusuyla, akrabası, arkadaşıyla paylaşmanın verdiği mutluluktur. Bundan daha güzel bir zevk olabilir mi? İslam ve sünneti uygularsak o söz ettiğimiz mutluluğu, güzelliği de yaşamış oluruz. Belki bu komşu diyalogları eskisi gibi olmayabilir. Çünkü basın televizyon ve teknoloji vs. çok etkiliyor. Ama en azından Kur’ân ve Sünneti uygulamaya çalışırsak ya da bunları uygulayan hayatında yaşayan nice kardeşlerimiz var, bunlarla diyalog halinde olursak bir şeyleri değiştirmiş oluruz.
HASTALARINIZ İÇİN ŞİFA DİLEYİN
Hocam son olarak hasta ziyaretlerinin öneminden söz eder misiniz?
Yine Peygamber Efendimiz’in ifadesiyle bir kimse bir hastayı ziyaret ettiği zaman Allah o kimseye 70 bin melek gönderir eğer ziyareti sabah yapmışsa o melekler akşama kadar, akşam yapmışsa sabaha kadar o ziyaretçi hakkında istiğfar eder ve dua ederler. Ek olarak Allah bizlere sürekli bizimle olan kâtip melekler vermiştir. Güzel kâtipler var, onlar da daima bizimle ve yaptıklarımızı kaydederler. Hasta ziyareti çok önemlidir. Hastanın hal hatırını sormak Allah’tan onun için şifa dilemek gerekir. Peygamber Efendimiz hasta ziyaretine gittiği zaman “Ya Rabbi dert veren de, şifa veren de Sensin, bize acil şifa ver ve bu kardeşimizi eski sağlığına kavuştur” diye dua ederdi. Bu duayı sıkça yapmalıyız. Daima iyimser, merhametli davranarak ona duacı olmak ve teselli vermek çok hayırlıdır. Dünya ve ahiretimiz için de bu hayırdan mahrum kalmamalıyız.