• DOLAR 32.446
  • EURO 34.737
  • ALTIN 2440.848
  • ...
İslam medeniyetinde sakalar
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

YUSUF TOPRAK / DOĞRUHABER

Saka, “sakka” kelimesinden gelir. “Su taşıyan, su getiren” anlamına gelmektedir. Hayata bakışı insanlara iyilikte bulunmak, ahiret azığı edinmek olan, hayırda yarışmayı hayatın bir parçası haline getiren bir medeniyetin evlatları, toplumu hayır ile yoğurmuşlardır. Herkes kendi varsıllığına ve gücüne göre İslam toplumuna katkıda bulunmuştur. Elbette ki kadim zamanlarda herkesin cami, hamam, köprü, çeşme, imarethane, şifahane vs. yaptıracak gücü yoktu. Fakat bu gücü olmayanlarda kendi güçleri nispetinde hayır ve hasenatta bulunmuşlardır.

Bir de hayırda bulunacak bir şeyi olmayan kimseler vardır. İşte bu kişilerin bir kısmı; toplumun her köşesinde işleyen hayır ve hizmetten mahrum kalmamak için sakalık yapmışlardır. Sıcak bir günde çarşı ve pazarda susayanlara, yoldan gelen yabancılara Allah rızası için su dağıtmışlardır. Bu devirlerde her evde su bulunmazdı. İstanbul gibi bir yerde binlerce çeşme bulunsa dahi her ev çeşmelere yakın değildi. Her vakit çeşmeye gitmek mümkün değildi. İşte sakalar kuruyan gönüllere bir yudum su vererek, insanların zaruri ihtiyacını karşılayarak topluma büyük bir hizmette bulunmuşlardır.

15.yüzyılda “sakalar loncası” adıyla sakalık hizmeti yapılmaktaydı. 19.yüzyılın sonlarına kadar süren bu hizmette evlere su taşınıyordu. Atlı ve yaya sakalar olmak üzere iki türlü saka vardı. Bu sakalar düzenli bir biçimde çalışır ve sırtlarında meşin su kırbası, ellerinde bakır tas, sokak sokak gezer ve su dağıtırlardı.

Gün gelip de ne sakadan ne sebilciden eser kalmadığı bu zamana ayak bastık da ne kırba kaldı ne elinde bakır tas… Sokakları arşınlayıp Allah rızası için su dağıtan kimseler de kalmadı…

Bu haberler de ilginizi çekebilir