Unutmayalım ki bir toplumu vezir ya da rezil eden o toplumun kadınlarıdır. Bir toplumda kadın hayâlıysa, aile efradı da hayâlıdır. Kadın hayâsızsa; aile de, toplum da hayâsızdır, bozuktur. Hayâsızlık salgın bir hastalık gibi herkese bulaşmış. Bundan en çok Kur`an ve Sünnet zırhına bürünenler emindirler. Nitekim bu hastalığa yakalanan toplumlarda; aile içi huzursuzluğa, eşlerde güvensizliğe, çocukların ruhsal bozukluğuna ve hatta kadına şiddet ve töre cinayetlerine rastlanmaktadır. Bunun da sebebi günümüz toplumunda, iffetin edebin yozlaştığı bu ahir zamanda, bu erdemlerin misyonunu taşıyanların azlığıdır. İşte bu nedenle hayâ denince, utanmak denince, akla hakkıyla örtüsüne bürünen tesettürlü bacılar gelir. Bu misyonu yüklenerek, örtülerine hakkıyla riayet eden bacılarımızın hayâlarının bununla birlikte imanlarının zirveye çıktığını söylemek abartı olmasa gerek. Zira Efendimiz Aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmuştur: "Ahir zamanda iman bir kor ateş gibi sahibini yakacak." Yine, "Utanmak hayâdan, hayâ imandandır" sözüyle hareket eden bacıların örtünerek sokaklarda, çarşı-pazarlarda varlıklarının hissedilmesi, kinci bakışların küfür dolu sözlerin ateşli oklarına rağmen, imanlarında sebat gösterip yanlarından vakarla geçip hidayetleri için dua etmeleri ve kor ateşi sinelerine basmaları, imanın zirvesi değil de nedir? Evet, unutmayalım ki, Hz. Sümeyye imanının bedelini canıyla ödedi. Varsın bizler de imanımızın, hayâmızın bedelini birkaç incitici söz ve hakaretlerle ödeyelim. Allah`ın rızası için, Resulullah`ın sevgisi için, hayânın hayâsızlara, örtünün örtüsüzlere aksetmesi ve toplumun düzelmesi için buna değmez mi? Bence fazlasıyla değer...

Ey örtüsüne hakkıyla bürünen bacım! Bu hayâsızlık hastalığını ancak sen, senin kızaran yüzün, iffetin sembolü örtünle tedavi edebilirsin. Bunun için, yılmadan yıkılmadan sabır ve sebatla Kur`an ve Sünnet ışığında yoluna devam et. O zaman, göreceksin ki rıza-ı ilahi ve imanın zirvesine ulaşacaksın. Hayânın nuruyla caddeleri, sokakları ve sonra toplumu aydınlatacaksın...