İNZAR DERGİSİ ARALIK 2016 SAYISI ÇIKTI
Bugün ümmetin içine düştüğü durum bunu ifade etmektedir. Müslümanlar izzetini, itibarını kaybetti, kâfirlerin saldırıları ve sömürülerine karşı güçlerini yitirip zayıf düştüler. Bu ay söze böyle başladı. Korkunç bir fitne ve beraberinde büyük bir çöküş yaşayan İslam beldelerinin yaşadığı sorununun kaynağına parmak basıyor. İTTİHAD diyor, başka bir şey demiyor. (Başka bir çözümü olan varsa buyursun!)
Müslümanların birbirleriyle çekişip çatışması, güç ve kuvvetlerinin yitirilmesine ve ümitlerinin kırılmasına sebebiyet verir. Bugün ümmetin içine düştüğü durum bunu ifade etmektedir. Müslümanlar izzetini, itibarını kaybetti, kâfirlerin saldırıları ve sömürülerine karşı güçlerini yitirip zayıf düştüler.”
Bu ay söze böyle başladı. Karanlık bir dönem yaşadığımızın farkında! Korkunç bir fitne ve beraberinde büyük bir çöküş yaşayan İslam beldelerinin yaşadığı sorununun kaynağına parmak basıyor. Sadece söz etmiyor, çözüm de gösteriyor, İTTİHAD diyor, başka bir şey demiyor. (Başka bir çözümü olan varsa buyursun!)
“Kin ve nefretimizi, birlikte secde ettiğimiz kardeşlerimize değil, küfe yöneltmeliyiz.” Diyor başyazıda, sizce de öyle değil mi?
Evet, İnzar Dergisinden bahsediyoruz. 13 yılı geride bırakan ve 147. kez raflarda yerini alan İnzar Dergisi dopdolu bir içerikle siz değerli okuyucuları bekliyor.
İnsanın yeryüzündeki halifeliğini “Görüldüğü üzere insanın yeryüzündeki halifeliği bilgi/ilimle kurulan bir ilişkinin icraatta karşılık bulmasıdır, dolayısıyla bir inşa görevidir.” şeklinde izah ediyor Abdulkadir Turan hocamız.
Mehmet Göktaş hocamız ise “insanda öncelikle bulunması gereken vasıf işte budur, adalet ve insaf. Adalet ve insaf da öncelikle Allah`a karşı gösterilmelidir.” diyor.
Sayfalar arasında gezerken yürüyen şehit olarak bilinen Talha Bin Ubeydullah`ı M.Sait Çimen hocamızın kaleminden okuyoruz.
Her zamanki gibi kâsemizi hikmetle doldurmak için Abdülhakim Sonkaya hocamızın köşesini okuyoruz.
“Zindan, içindeki mahpuslar kadar hayaller doludur… Nice yıllar beton zeminde dört duvar içinde ileri geri volta atılarak hayâller kurulur… Mazide kalan yıllara ait hatıralar ve geleceğe dair meçhul hayâller arasında yaşanan, hüzün, hasret ve hicranlı bir hayat veya memat…” derken Yusuf Akyüz hocamız şöyle devam ediyor zindan hakkında; “Zindan, dünyada kabristana en yakın mekândır… Hayatla memat arasında yaşanan bir berzah; ölmeden önce ölümün temsili bir provası sayılır… Dış dünya kriterlerine göre; kabirdeki mevtalar tıbben ölü, mahpushanedekiler de hükmen ölü kabul edilir ve ancak ölüler kadar değer verilir…”
Bangladeş`i ve Abdulkadir Mollayı okurken duygulandırıyor bizi İbrahim Dağılma. Zindan bahadırı Şehit Hüseyin Akbalık`ın hikâyesini Sadullah Aydın`ın kaleminden dinliyoruz.
Ve daha birçok konu var İnzar Dergisinin Aralık sayısında. Her biri ayrı bir lezzette ve bambaşka bir pencereden bakıyor hayata. Tarihten ilham alıyor ve geleceğe proje üretiyor.