Bin minareli şehir
DOĞRUHABER / KÜLTÜR - SANAT
Kadim bir nehir, kadim bir şehir ve kadim bir medeniyet, Kahire. Büyülü ve mistik bir şehir. İnsana dair en eski ve en yoğun izlerin görülebildiği bu ülke; MÖ 3000 ile MÖ 332 yılları arasında Firavunlar dönemi yaşanmış, onu MÖ 332 ile MÖ 30 yılları arasında Aleksander dönemi izlemiş. MÖ 30 yılı ile MS 638 yılları arasında Romanın hâkimiyeti söz konusudur. 640 yılından ta 1517 yılına kadar İslam Devletleri hâkimiyeti ve ardından da gene bir başka İslam devleti olan Osmanlı Devletinin varlığı görülmüş. 1517- 1882 yılları arasında İngiliz sömürgesi ve ardından da bağımsız Mısır devleti kurulmuştur. Kısaca tarihi bu şekilde…
Evet, Giza piramitleri, sfenksler, mumyalama tapınağı, Abu Simbel ve Ramsesten günümüze yaşayan upuzun bir tarih kenti. Hz. Musa ve Hz. Yusuf ya da yakın İslam tarihine gidelim. Bin yıl geriye mesela; Fatımiler, Memlukler, Eyyubiler… O günleri geçip gittikten sonra Enver Sedatlı dönemlere, Halit İslambuli`ye, Seyyit Kutubların dönemine bir göz atalım. Çok fazla uzatmaya gerek yok, Tahrir meydanı ve Adeviye meydanına gidelim oradan… Neyse acılarla dolu heyecanımızı bir kenara koyalım bence. Kahire`yi şöyle bir tanımaya çalışalım.
75 milyonluk nüfusun 20 milyonunun yaşadığı bu şehirde halkın büyük bölümü Müslüman. Kahire denince genelde akla ilk gelen Giza bölgesi ve piramitler geliyor. Bu bölgeyi gezerseniz gezmeden önce mutlaka Ali Şeriati`nin meşhur “Mazlum” yazsızını okumayı ihmal etmeyin. Sizler için azıcık bir kısmını yayınlayalım bu sayfa da. Sanırım bu hüzünlü yazıyı hepimiz okumuşuzdur.
Neyse Kahire`ye dönelim. Önce kale gezisi ile devam ediyoruz. Kale, şehre hâkim bir bölge ve oradan şehrin panoramasını görmek mümkün. Kalenin içinde müzeler ve Muhammed Ali Camii var. Bu cami şehirde Osmanlı sitiliyle yapılmış tek cami. Sonra kaleden Sultan Hasan Camisini seyretmek lazım, inanılmaz derecede görkemli. Tabi kalenin 1176 yılında büyük Kürt komutan Selahattin Eyyubi tarafından yapıldığını hatırlatmış olalım. Kaledeki bir birkaç camiden bir diğeri de yeşil kubbesi ile dikkat çeken An Nasır Muhammed Camisidir. Bu caminin terasından 15 km uzaklıktaki piramitleri seyretmek mümkün.
Kaleden inince yukarda seyrettiğiniz Sultan Hasan Camisini gezmek gerekir. Bu cami iki ayrı yapı şeklindedir. Sağ tarafta cami ve hastane, sol tarafta ise cami, medreseler ve kabirler var. İran`ın devrik şahını da buraya gömmüşler!
Şehrin “Bin minareli Şehir” lakabını alması boşuna değil. Buradan biraz aşağı inerseniz İbn-i Tulun camisine rastlarsınız. 876 yılında yapılan bir başka güzel…
Al Fatih Camisi, Amr bin Al As camisi görülecek camiler arasında. Sırada El- Ezher camisi var. Han el- Halil çarşısı ile aynı bölgede olan bu cami 970 yılında yapılmış. Dünyanın en eski enstitüsü olan el- Ezher Üniversitesi de burada.
Mısır müzesi, arkeoloji meraklıları ve tarih eserler görmek isteyenler için tam bir cennet. Sonra Kahire`nin ünlü meydanlarını ve Nil nehri manzaralı sahil şeritlerindeki gezintileri de ekleyin gezilerinize. Özellikle gölge düşen bir saatte yapın bunu, ya da akşam gezin. Nehirde kayıkla gezme şansınız varsa hiç kaçırmayın ama bütün bunları gezerken tarihi hiç unutmayın…