• DOLAR 34.543
  • EURO 36.66
  • ALTIN 2920.324
  • ...
Hukukun Üstünlüğü Mü, Üstünlerin Hukuku Mu?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
İbrahim Toprak / Doğruhaber
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un darbe suçlamasıyla tutuklanması bazı hukuk ve yasal tartışmaları da beraberinde getirdi. Bazı kesimler Başbuğ’un Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde değil de Yüce divanda yargılanması gerektiğini belirtiyor. Bu tartışmalar da “birileri hukukun üstünlüğünü değil de üstünlerin hukukunu mu istiyor” sorusunu akıllara getiriyor. İlker Başbuğ’un tutuklanması ve gelinen noktada yaşanan hukuk tartışmalarını Doğruhaber’e değerlendiren hukukçular, “Bu sızlanma hukukun üstünlüğünü kabul etmeyenlerin tavrıdır” dediler.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ İSTEMİYORLAR
Başbuğ’un tutuklanmasıyla Türkiye’nin farklı bir noktaya geldiğini söyleyen Emekli Savcı Reşat Petek, “İlker Başbuğ’un tutuklanmasını, üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne, hukuk önünde eşitlik ilkesinin hâkim olmaya başladığı döneme geçiş için önemli bir adım olarak görüyorum” diye konuştu.

Halk ve hukuk üstünde vesayeti isteyenlerin bu durumdan rahatsız olduğunu ifade eden Petek, “Bu durumdan rahatsız olanlar var mıdır? Tabii ki var.
 
Vesayetin devamını isteyenler, Türkiye’de normal yollarla iktidarı elde etme ümidi olmayanlar, halkla aralarında derin uçurumlar oluşturup halkına yabancılaşan kesimler elbette ki bu durumdan memnun değil. Böyle olunca milletin karşısına geçip, ‘herkesin ne suçu varsa hukuk neyi gerektiriyorsa adalete hesabını versin’ diyemiyorlar” dedi.

Bugün Başbuğ’un tutuklanmasından rahatsız olanların geçmişte yargıyı kendi arka bahçesi olarak gördüğünü söyleyen Petek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasa referandumu ve Yargıtay’daki yeni atamalar ve yapılanmalar olmadan önce Yargıtay’ı sanki bir arka bahçe gibi görerek bu şekilde davranan kişiler şimdi diyorlar ki, ‘Başbuğ Anayasa Mahkemesi’nde yargılansın.’  Yani asli yargıda yargılanmasın. Burada Anayasa Mahkemesi’nde yargılansın diyenlerin hukuki bir dayanaklarının olmadığını söylemek istiyorum.”

28 ŞUBATÇILAR VE E-MUHTIRACILAR DA YARGILANMALI
Kenan Evren’in yargılanma sürecinin başlamasını da değerlendiren Petek, 30 yılda ancak bu noktaya gelindiğini belirtti. 28 Şubat süreci ve 27 Nisan E-Muhtırasını da hatırlatan Petek, “28 Şubatta Batı Çalışma Grubunu, Cumhuriyetçi Çalışma Grubunu kuranların, yönetenlerin hiçbir hukuki dayanağı yoktu.
 
Ne anayasa tanıdılar, ne kanun tanıdılar, ne hukuk tanıdılar. Bir hukuk devletinde bunların hesabı mutlaka sorulmalıdır.  Ayrıca 27 Nisan bildirisini hazırlayan ve televizyonlara çıkıp ‘ben yazdım’ diyen ve siyasi iktidarı tehdit eder bir üslupla bu bildiriyi yazıp Genelkurmay’ın sitesine koyan Genelkurmay Başkanı da yargılanmalıdır” diye konuştu.

DAHA ÖNCE NEREDEYDİNİZ?
“Başbuğ tutuklanmalı mıydı, tutuklanmamalı mıydı?” tartışmalarını değerlendiren Hukukun Üstünlüğü Platformu Başkanı Rıza Saka, bugün İlker Başbuğ tutuklanmasın diyenlerin geçmişte yaşanan adaletsizliklere ses çıkarmadığını belirterek ortaya çıkan çelişkinin altını çizdi. Avukat Saka, “Tutuklama konusu, Türkiye’de daha önceki dönemde de gerçekleşen, maalesef adeta ceza olarak uygulanan, tedbir olmaktan çıkmış bir uygulama haline gelmişti.
 
Bugün farklı kişiler veya kamuoyu tarafından tanınan, bilinen kişilerin tutuklanmasıyla sanki bu tutuklanma yeni uygulanıyormuş gibi bir hal aldı. Oysa geçtiğimiz dönemlerde mahkemelerimiz tutuklamaları cezaya dönüştürdü diye birçok davada bunu eleştirdik. Bugün bu tutuklamaları eleştirenler geçmişte bunu dikkate almamışlardı. Bu nedenle aslında ifrat tefritten ziyade bence tutuklamalar tedbir olmaktan başka bir yöne gitmemeli” dedi.

KİMİN HUKUKU, KİMİN MAHKEMESİ?
Bugün birilerinin “Benim mahkemem senin mahkemen, benim hukukum senin hukukun” şeklinde bir tartışma yürüttüğünü söyleyen Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, bu tartışmaları yapanların vesayetçi bir yaklaşıma sahip olduğunu dile getirdi. Tanrıverdi, “Yüzde 47 oy almış bir partiye kapatma davasının açılması veya TSK içerisinde bir kısım askerin hiç savunmalarının alınmadan, yargılanmadan ordudan atılmaları durumu ortaya çıktığında, tarafsız hukuktan, egemenlerin hukukundan bahsetmeyenlerin, bugün bundan bahsediyor olmaları, benim mağdurum senin mağdurun, benim mahkemem senin mahkemen şeklindeki tartışmaları siyasi olarak görüyorum” dedi.

BUGÜN YARGILANANLARIN AĞA BABASI 28 ŞUBATÇILARDIR
Devam eden Ergenekon, Balyoz ve İnternet Andıcı gibi davalardan dolayı yapılan yargılamaların 28 Şubat uzantısı olduğunu vurgulayan Tanrıverdi, “Yani 28 Şubat olmasaydı bunlar olmazdı. Dolayısıyla bugün yargılananların ağa babası 28 Şubatçılardır. Bundan dolayı 28 Şubatçılar da bir an önce yargılanmalı. Ayrıca TSK üzerindeki 28 Şubat vesayeti de ortadan kaldırılmalıdır. Ama unutulmamalı ki emir komuta zinciri içerisinde hukuksuzluklar yapıldı. Ancak önemli olan TSK içerisindeki cuntacıları bulup çıkarmaktır” ifadelerini kullandı.

YENİ ANAYASAYLA VESAYET ORTADAN KALDIRILMALI
28 Şubattan sonra ciddi bir kadrolaşmanın yaşandığını belirten Tanrıverdi, bu kadroların hala iş başında olduğunun altını çizdi. Başbuğ’un Ağır ceza mahkemesi yerine Yüce Divanda yargılanması isteğinin de bu kadrolaşmadan kaynaklandığını dile getiren Tanrıverdi, “Bugün askeri vesayetin oluşmasına neden olan yasal mevzuat, ideolojik kadrolaşma ve istikrarsızlık yeni Anayasa ile değiştirilmeli.
 
Bugün yasal dayanaklar mevzuatta hala duruyor. Kadrolaşma da duruyor, hala kırılmadı. Ancak ülkede istikrar olduğu için bu vesayeti uygulayamıyorlar. Eğer istikrar bozulursa değişmeyen mevzuat ve kadrolaşma nedeniyle yeni başa dönme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız” şeklinde konuştu.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir