• DOLAR 32.495
  • EURO 34.821
  • ALTIN 2441.303
  • ...
Mazlum Kürd Halkını Duyan Olmadı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

 182 bin kişi katledildi, 3 bini aşkın köy ve kasaba ortadan kaldırıldı. İnsanların bazıları tutuklanıp bilinmeyen bir yerlere götürüldü, bazılarıysa başka ülkelere hicret etti. Operasyonun parçası olan ve tarihin en büyük katliamlarından olan Halepçe katliamında dünyanın gözü önünde kimyasal silahlar kullanıldı. 16 Mart 1988 günü atılan kimyasal bombalar sonucu Halepçe’de yaklaşık 5000 kişi öldü, 7000 kişi yaralandı.

Yıllar boyunca Saddam’ın zulmüne uğrayan Kürtler 1980’de başlayan Irak-İran savaşında İran tarafını desteklemişlerdi. Saddam ordusuna karşı savaşmaya başlayan Peşmergeler, onları kendi topraklarından atmayı başarmıştı. 14 Mart’ta Halepçe’ye giren peşmergeler iki gün sonra burayı terk ederler. (Halepçe, İran sınırına yakın Bağdat’tan 150 km. uzakta 70 bin nüfusu olan bir kasabadır. Halepçe halkı İslami hassasiyetiyle tanınır.) Irak ordusu Halepçe’yi kimyasal bomba olan Hardal ve Sarin gazlarıyla bombalar. Üç gün süren bombalamalar sonucunda 5 bini aşkın kişi katledilmiş, binlercesi yaralanmıştı. Halepçe katliamının yapıldığı bir zamanda Irak-İran arasında ateşkes antlaşması için müzakereler yapılmaktaydı. Katliamdan 2 ay sonra savaş bitmişti.

Enfal Operasyonu

Saddam Hüseyin emrindeki askerler Enfal operasyonu adı altında Kürd vatandaşlarına reva gördüğü soykırım tarihin en büyük olaylarındandır. Mazlum Kürd halkından 182 bini katledilmiş ve 3 bini aşkın köy ve kasaba ortadan kaldırılmıştı. Enfal operasyonları boyunca çeşitli kimyasal silahlar kullanılmıştı. Kimyasal silah üretemeyen Saddam, bu silahları Batı ülkelerinden özellikle de ABD’den temin etmişti. Dünyanın gözü önünde bu silahlar kullanılmış lakin kimse buna karşı çıkmamış ve durdurmaya kalkışmamıştı. Enfal operasyonlarından sağ kurtulanlar yıllarca bu travmadan kurtulamamış, kimyasal silahların bıraktığı izleri hayatları boyunca taşımışlardı. Binlerce insan Türkiye ve İran sınırlarından kaçarak canlarını ancak kurtarabilmişlerdi. Tutuklanan yetişkin erkekler toplu halde bir yerlere götürülmüş ve bir daha kendilerinden haber alınamamıştı. Genç kız ve kadınlar da aynı akıbete duçar olmuşlardı. Küçük yaştaki çocukların izlerine çok sonraları Körfez ülkelerinde rastlanmıştı.

halepe-1Kimyasal Silahların Vahameti

Ölenlerin derileri garip bir hal almış, gözleri neredeyse yuvalarından fırlayacak gibi olmuş, ağızlarından grimsi bir sıvı sızmıştı. Bazılarının ağzından beyaz bir köpük çıkıyordu. Hayvanlar telef olmuş, sular zehirlenmişti. Yaşayan insanlar, hayvanlar, ağaçlar ve bitkiler dahil her şey, solmuştu. Hayat namına ne varsa hepsi yok olup gitmişti.

halepe-3Peşmergeler Ve Hicret

Behdinan bölgesine 200 bini aşkın Irak askeri ile saldıran Kimyasal Ali, önüne ne geldiyse yakıp yıkmıştı. Ekin tarlaları bile yok edilmişti. Behdinan halkı, Türkiye sınırına doğru kaçmaya başlamıştı. Kaçanların önünü kesmek için onların geçiş yolları bombalanmıştı. Her ne kadar çoğu yolda ölmüş, bazıları yakalanmış ve diğerleri takip edilip savaş uçaklarınca taranmış olsa da 65.000 ile 80.000 arasında Kürt, sınırı geçmeyi başarmıştı. Mülteci akınını engellemek için sınırlarını kapatan Türkiye, mülteci akınının yoğunluğu karşısında sınırlarını açmak zorunda kalmıştı. Diyarbakır, Kızıltepe ve Muş illerinde ikamet eden muhacirlerin imdadına yöredeki Müslüman halk yetişti. İhtiyaçlarını karşılamaya çalışan Müslümanlar, dükkân dükkân dolaşarak yardım toplayıp kardeşlerine sahip çıktılar. Muhacir Kürd halkı buna rağmen zor şartlarda hayat mücadelesi verdiler. İnşaatlarda çalışarak ailelerinin geçimlerini sağlamaya çalıştılar. Dört yıl boyunca sürgün hayatı yaşayan muhacirler yitirdikleri yüzlerce akrabalarını bu topraklarda gömerek ülkelerine geri döndüler.

Bölge İnsanı Saddam Zulmü Mağdurlarına Yardım Elini Uzattı

“Katliam sonrası Kızıltepe’de hükümet kendilerine çadır kurarak kamp yaptı. Ancak hükümetin mültecilere desteği yetersiz kalıyordu.  Kızıltepe’ye gelen Kürtlerin kampına ziyaretler gerçekleştiriyorduk. Giyim, yemek, gıda ve battaniye türünden kendilerine acil lazım olan malzeme yardımında bulunuyorduk.  Bazen kamp sorumluları bizlere gelerek ihtiyaçlarını listeler halinde bildiriyorlardı. Bizler de insanlık namına bölgenin bütün esnaf ve zengin kişileri teker teker dolaşarak bu mağdur ve mustazaf halk için yardım toplama girişimlerinde bulunduk. Topladığımız yardımların tamamını bize gelen kamp sorumlusuna teslim ediyorduk. İçler acısı olan hallerini görünce bazen kendi ev eşyalarımızı ve hatta kendi ev malzemelerimizi (battaniye, elbise, gıda vs.)  götürerek paylaşıyorduk.

Onları birçok kez kendi evimizde misafir olarak ağırlıyorduk. Memleketlerine dönene kadar bu tür yardım ve desteklerimiz her zaman oldu ve yardımlarımızı eksik etmedik. Bu sene zarfında ilişkilerimiz ve karşılıklı ziyaretlerimiz sürekli devam ediyordu. Onlar bu yardım ve desteklerimizden dolayı büyük bir hoşnutluk duydular. Hatta Kürtler kendi memleketlerine gittikten birkaç sene sonra ziyaretlerine gittiğimizde destek ve yardımlarımızı görenler büyük saygı, kıymet ve hürmet göstererek bizleri ağırladılar.    (O dönemin sıcak şahidi olan bir okurumuz )

*   *   *

“Halepçe katliamından Türkiye’ye zorunlu gelen peşmergeler, çok perişan ve muhtaç idiler. Cami cemaati ile dayanışarak yardım toplamaya çalıştık, aralıklar ile 2 kamyon erzak onlara teslim ettik. Allah onların hakkını bırakmaz inşaallah ve bırakmadı da.” (İdris Bayram (Tepebaşı Cami İmamı)

*   *   *

“Hatırladığım kadarıyla geldiklerinde çok acıklı bir haldeydiler. Ben ve meslektaşlarım onları beşer bazen de yedişer gruplar halinde tarlalarımızda çalıştırıyorduk. Yatmaları için, battaniye ve döşekler vererek yardım etmeye çalıştık.”  (M.Sait Gümüş (Çiftçi)

*   *   *

“Çok hazin bir durumdaydılar. Allah’a şükür ki bizim Kürt ve Arap halkı yardımsever ve fedakâr olduğu için, herkes kendi çapında bir şeyler oluşturup kamp ahalisi sorumlularına teslim ediyorlardı. Çadır Kampında oturan çok kıymetli bir Seyda vardı. Seydayê A. Hamit güzel bir ilme sahipti, kampta cemaat ile namaz kıldırır ve cuma namazlarını irad ederdi. Bu âlim zat duvar ustalığı yaparak alın teriyle ailesine sahip çıkıyordu. Bu zat şu anda Irak’ın Dühok şehrinde bir Üniversitede halen Dekanlık yapmaktadır.” (A.Selam Yıldız (Esnaf)

*   *   *

“O Yıllarda çadır kamplarında yaşamak zorunda kalan Iraklı Kürt kardeşlerimiz, çok zor şartlarla hayatlarını sürdürmeye çalışıyordu. Resmi Kurumların yardımları yetersiz idi. Kızıltepe ve çevre köyler misafirperverliklerini esirgemeyip, az çok demeden gıda maddeleri, giyim eşyası vb. toplayıp çadır kamp yetkililerine teslim ediliyordu. Yaz aylarında hayat şartları çok zordu, soğutucu olmadığından Kızıltepe halkı tas ve tencerelerle buz yardımında bulunuyordu. Aile reisleri iş bulma umuduyla ilçe merkezine gelerek iş arıyorlardı, onurluydular tevazu içerisinde ne iş olsa çalışır ve ailesiyle paylaşırdı. Aile olarak titiz idiler. Eşlerini, kız çocuklarını zaruret dışında, görmek mümkün değildi.” (Cemal Öz (Esnaf)

Feyzullah Zerey / Doğruhaber

halepe-4

 

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Kategorinin Öne Çıkan Haberleri